Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Kur'ân'da beş temel emir



İstanbul/Pendik’ten okuyucumuz: “Hadis- i Şerifte İslâm beş temel üzerine kuruludur deniyor. Kur’ân’da namaz kaç âyette emredilmiş? Hac kaç âyette emredilmiş? Zekât kaç âyette emredilmiş? Oruç kaç âyette emredilmiş? Şehadet getirmek kaç âyette emredilmiştir?”

Bir ibadetin farz olması için o ibadetle ilgili emrin Kur’ân’da belirli sayıda değil, “bir” defa geçmesi yeterlidir. Saydığınız ibadetler teşvikler veya emirler tarzında birden fazla sayıda Kur’ân’da geçmektedir. Meselâ namaz genellikle “salât” kelimesiyle seksenden fazla âyette emir veya teşvik olarak geçmektedir. Namazın bir emir olduğunu açık ve net olarak bize bildiren âyet şudur: “Şüphesiz namaz, mü’minler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır.”1 Meselâ adına bir de sûre bulunan hac ibadeti Kur’ân’da toplam yirmiden fazla âyette hacla ilgili emirler ve tavsiyeler şeklinde geçiyor. Kur’ân, otuz civarında âyetle zekâtı emrediyor, on civarında âyetle de orucu emrediyor.

Şehadet kelimesi Kur’ân’da muhtelif şekillerde iman, tevhid ve teslim ve şehadet kelimeleri olarak çok sayıda geçmektedir. Meselâ bir âyette, mü’minlerin diliyle duâ makamında şöyle geçiyor: “Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık. Ve Peygambere uyduk. Sen de bizi Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şehâdet edenlerle birlikte yaz.”2 Diğer bir âyette Rabbimiz: “O takva sahipleri ki, görmedikleri halde Allah’a ve O’nun bildirdiklerine iman ederler”3 buyuruyor.

Bu emirler bize birer ibadet formu veriyorlar. Allah’a kulluğunu göstermek isteyen birisi bu formlardan gücünün yettiklerini yapmaya gayret ederse, inşallah, Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanır ve geçmiş günahları bağışlanır.

***

İsim belirtmeyen okuyucumuz: “Ticaretle iştigal eden ve fakat elde olmayan sebeplerle beş on yıllık zekât borcu olan bir esnaf zekâtını nasıl hesaplayıp verecektir? Önceki zekât borçlarını nasıl ortaya çıkaracak?”

Her amelin cezası kendi cinsindendir. On yıllık zekât borcunuzu, her hangi birisine günlük alış verişlerden doğan on yıllık borcunuz farz edelim. Bunu nasıl öderdiniz? Ya da bir müşterinizin on yıldan beri deftere yazdırarak sizden alış veriş yaptığını ve şimdiye kadar hiç ödeme yapmadığını düşünelim. On yıl sonra bir gün ödeme yapmak isteyen bu müşterinizin hesabını nasıl kapatırsınız?

Zekât vermemenin kefareti, vermediğin günlerin zekâtını hesap edip vermektir. Bu hesaplamanın para üzerinden değil, mal üzerinden yapılması şüphesiz daha gerçekçi olacaktır. Çünkü ülkemizde on yıldan beri paranın değer kaybetmekten kendisini kurtaramadığı açıktır. Paranın on yıllık değer kaybı gözetilerek, bilhassa eski hesaplamalarda mümkün mertebe takviye yapılması fazilet olacaktır. (Güç yetiyorsa paranın değer kaybı oranları gözetilir, eğer buna güç yetmiyorsa, gücümüz nispetinde takviyeli bir hesapla yetinilir. Hesaplama yapılırken mümkün mertebe cömert olunmasında fayda vardır.)

***

Batman’dan okuyucumuz: “Kur’ân’a abdestsiz dokunulur mu?”

Kur’ân’a veya Kur’ân’dan her hangi bir âyete dokunurken abdestli bulunmak farzdır.

Ülkemizde hayli zamandan beri bu konuyu sulandırmak nedense moda oldu. Kur’ân okunurken abdest almanın şart olmadığı işleniyor, “Kur’ân’a ancak temiz olanlar dokunur!”4 âyeti farklı yorumlanıyor. Burada “temiz olanlar” ifadesiyle meleklerin kast edildiği, her insanın Kur’ân okumaya ihtiyacı olduğu, bilmeyenler için abdest almanın zorluk getireceği gibi görüşler ileri sürülüyor.

Oysa bu âyette meleklerin kast edilmesi, mü’minlerin kast edilmediği mânâsını taşımıyor. Bu konuda selef âlimlerinin de görüşleri vardır. Selef âlimlerine göre (dört mezhebin âlimleri) bu âyet, Kur’ân’ı eline almak isteyen Mü'min’in abdest alması gerektiğini hükme bağlıyor. İsabetli olan görüş budur.

Müslüman olmayanlara veya konuyu bilmeyenlere sözümüz yok. Fakat âyetin zahir mânâsının abdestli olmayı hükme bağladığını bilenlerin, eğer su sıkıntısı yoksa abdest alarak Kur’ân’a dokunmaları gerekir. Bunu farz bir emir olarak algılamakta bir zorluk da yoktur!

Diğer yandan, ezberimizde bulunan âyetleri abdestsiz okumamızda zaten bir sakınca yoktur.

Dipnotlar:

1- Nisa Sûresi: 103. 2- Âl-i İmrân Sûresi: 53. 3- Bakara Sûresi: 3. 4- Vakıa Sûresi: 79

20.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.09.2006) - Muhtelif meseleler

  (18.09.2006) - İstihare üzerine

  (17.09.2006) - Muhtelif cevaplar

  (16.09.2006) - Mücedditler zinciri

  (15.09.2006) - Tebbet Sûresi üzerine (4)

  (14.09.2006) - Tebbet Sûresi üzerine (3)

  (13.09.2006) - Tebbet Sûresi üzerine (2)

  (12.09.2006) - Tebbet Sûresi üzerine (1)

  (11.09.2006) - Kaderi anlayalım

  (10.09.2006) - Sorumluluklarımız her yerde birdir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004