Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Sivil muhtıra



Anayasa Mahkemesi hangi yönde karar verirse versin kararı krize çözüm olmayacaktır. Bir defa ok yaydan çıkmıştır. Krizin mahiyeti ne hukukî, ne de siyasîdir. Rejim meselesidir. Yani lâiklikle ve onun da açılımı olan hayat tarzıyla alâkalı bir meseledir. En azından ‘lâik’ denilen kesimler meseleyi böyle algılıyorlar. Bundan dolayı da meseleyi hukuk çözemez. Hatta CHP Başkanı Baykal’a göre erken veya zamanında seçimler bile çözemez. Seçimler sadece çözüm için şans olabilir. Bunun tercümesi ve okunuşu şudur: Bizim dediğimiz noktaya gelinmedikçe, yani AKP geri adım atmadıkça ve kazandığı mevkileri geri bırakmadıkça ve devletin sembolü olan Çankaya’ya yürüyüşünü durdurmadıkça bu kriz bakidir. Bu durumda, olayın çözümü AKP’nin geri adım atmasıdır. Bundan dolayı çözüm siyasî veya hukukî değildir.

CHP ve paslaşanlarının zihniyetine göre: Rejim sandıkla korunamıyorsa güçle korunacaktır. Bundan dolayı ilk önce cepheye, AKP tarafından bakanlara göre, bindirilmiş kıtalar veya kitleler olan kadınlar veya siviller sürülmüştür. İlk saf veya yakıt onlardır. Ve bu suretle Türkiye’nin ne kadar kırılgan olduğunu gördük. 5 yıldan beri devam eden istikrar bir e-muhtırayla darmadağın hâle geldi. Demek ki sandık veya diğer unsurlar rejim krizini çözmeye yetmiyor. Buna göre, sandık rejim dışı değil, rejim içi bir yarışın aracıdır. Elbette hükûmetin güç alacağı merci bellidir, o da sandık veya halktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bununla birlikte tek başına bu yöntem kronikleşmiş meselenin çözümü için çare değildir.

Esasında şu yaşadıklarımız, 28 Şubat sürecinin tecil edilmiş, ertelenmiş bir devamıdır. O zaman kavga Başbakanlık düzeyinde idi. Şimdi ise Cumhurbaşkanlığı düzeyine çıkmıştır. 28 Şubat süreci, yenilikçileri üslûplarını değiştirmeye ve uzlaşmaya zorlamıştı. Ve mesele bıçak sırtında devam ediyordu. Bununla birlikte mesele Çankaya’ya gelince zımnî uzlaşmanın ikinci kanadı mızıkçılık yapmaya başladı. Meclis Başkanı Bülent Arınç da bu kesimlerin rahatsızlığını kaşıdı.

***

Mesele hukukî veya siyasî olmadığından dolayı Baykal, Anayasa Mahkemesi’ne muhtıra vermiştir. Baykal Anayasa Mahkemesi’nin, itirazlarını kaale almaması veya hükûmetin lehinde karar vermesi halinde sorumluluğunu hatırlatmış ve ülkenin çatışmaya sürüklenebileceğini haber vermiştir! Türkiye’nin çok tehlikeli sularda yüzdüğü ve bir çatışmaya sürüklenebileceği uyarısında bulunmuştur. Yani Anayasa Mahkemesini baskı altına almıştır. Bunun başka bir izahı var mı? Krizden çıkmak için “Bizim dediğimiz olacak” demektedir. Sanki onlar sistemin, AKP’liler ise makamların sahipleri. Baykal Anayasa Mahkemesine anayasal sorumluluğunu da değil de sanki içtimaî ve ideolojik sorumluluğunu hatırlatmaktadır. Kemal Anadol’un Meclis’e tarihî sorumluluğunu hatırlatması gibi. Bu, 28 Şubat sürecinde dile getirilen ‘kesintisiz darbe’ sürecinin bir başka muhtırasıdır. Artık süreç merkezkaç hâle gelmiştir. Yine isimsiz ve tanımsız bir süreçle karşı karşıyayız. Aynen 28 Şubat sürecindeki gibi. Bundan dolayı da kriz giderek kontrolden çıkma emaresi göstermektedir. Neticeyi güç ve de fiilî durum belirleyeceğinden dolayı AKP sandıkta ne kadar güç tazelerse tazelesin pradigma ve ona bağlı güçler aleyhinde olduğu sürece, süreç içinde nahif tarafı temsil edecektir. Yöntemi yanlış olduğu gibi yöntemi gereği seçtiği kadrolar da öyledir. Karşı taraf gücünü paradigmadan alırken AKP gücünü rantiye siyasetinden almaktadır.

AKP’nin zayıf taraflarından birisi rantçı sermayedarlar gibi özsermayesini değil de toplama sermayeyi kullanıyor olmasıdır. Siyasette bunun getirdiği tortulara veya dolgulara da güven olmaz. Bundan dolayı AKP’nin omurgası zayıftır. Karşı tarafın cesareti de bundandır. İlk krizde saflarını değiştireceklerdir. 27 Nisan veya 28 Nisan sürecinde karşılıklı devşirmeler orta bir noktada buluştular. Ahmet Hakan veya Nuray Mert bunun için örnek verilebilir. AKP siyasî omurgasını veya asabiyetini rant üzerine kurmuştur. Bu yöntemin seri getirisine mukabil seri çözülmesi de vardır. İnkisarı da seri olur. Bu anlamda kritik süreçte istifa eden milletvekillerinden birisi olan Amasya Milletvekili Hamza Albayrak: “Kamusal alan tartışması başlattılar, ama kamusal talana göz yumdular” demiştir.

***

Emin Çölaşan’dan tüyo almış gibi hareket eden kitleler taşıdıkları pankartlarda ABDullah diye Abdullah Gül’ü çekiştirmişler. Neden bunlar Yasemin Çongar’ın ‘Omurga’ yazısını okuma zahmetinde bulunmazlar sahi? Ona göre ABD yönetimi omurgasız çıkmıştır ve zımnen muhtıra sürecini desteklemektedir. Öyleyse ya Çongar yanlış görüyor ya da bindirilmiş kıtalar veya kitleler yine başka bir kayığa bindiler? Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık filminde de bu sahneleri görmüştük! Ama AKP’nin hali pürmelâline baktığımızda sistem karşısında Abdullah Gül’ün durumunun Mandrake’nin Abdullah’ına veya Robinson’un Cuma’sına benzediğini görüyoruz. Bu kutuplaşmada milleti üzen de kızdıran da bu noktadır: Seçilmişlere rağmen paradigma tarafından atanmışların üstünlüğü...

02.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.05.2007) - Gül darbesi

  (30.04.2007) - Tandoğan'dan sonra Çağlayan

  (29.04.2007) - Derhal erken seçim

  (27.04.2007) - Merkeze oturma mı, ele geçirme mi?

  (26.04.2007) - Geri adım, atılımdır

  (25.04.2007) - 12 Eylül’cü konuştu

  (24.04.2007) - Esrarengiz savaş

  (23.04.2007) - Emr-i bi’l maruf ile ulu’l emr arasında

  (22.04.2007) - Yemen ve Zeydiler

  (20.04.2007) - Safeviler-Vehhabiler

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004