Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Sözlerimiz ve duâlarımız



Realiter1 rumuzlu okuyucumuz: “Çoğumuzun dilinde ‘Hay Allah cezanı vermesin’ veya ‘Hay Allah iyiliğini versin’ gibi aslında Allah’ın isimlerini zikirden ibaret sözler dolaşır. Nitekim ‘Hay’ Allah’ın 99 isminden bir tanesidir. Böyle bir durumda Allah’ın iki ismini birden kullanıyoruz. Peki, kızdığımız zaman hâşâ ‘Hay ben senin gibi…’ diyerek küfür de ediyoruz. Burada ne denmek isteniyor? Bu sözle günahkâr mı oluyoruz? İzah eder misiniz?”

“Hay” Allah’ın doksan dokuz isminden bir ism-i şeriftir. Bilinçli ya da bilinçsiz, dilimizde dolaşan “Hay Allah cezanı vermesin’ veya ‘Hay Allah iyiliğini versin’ gibi cümlelerde Hay ism-i şerifi isabetli düşmüş. Fakat “hay” sözcüğünü bazen bir dil galatı olarak da anlamsız yerlerde kullanıyoruz. Bunlardan birisi de halk dilinde gezen ‘Hay ben senin gibi…’ cümleciklerde kullanılan galat sözcüktür.

Burada da bilinç dışı bir kullanım söz konusudur. Kasıtlı olmayınca günahtan söz edilmez; fakat en azından hoş olmayan bir sözcüktür. Müslümana kullanmamak yakışır.

***

Hakan Akgör: “1- Sadece Cevşen okumak yeterli midir, Büyük Cevşeni okuyorum ancak, içimden hep sadece Cevşeni okumak geçiyor. 2-Duanın kabul olmayışının sebepleri nelerdir, kabul olmayan duada ısrarcı olmak gerekir mi?”

1- Büyük Cevşen’de yer alan duâlardan her birisi ayrı ayrı tesirlere sahip duâlardır. Cevşen de dâhil olmak üzere söz konusu duâlardan her hangi birisini yaparak Allah’a sığınmak bize nafile zikir sevabı kazandırır. İhtiyaç esnasında dilediğimiz duâyı okuyabiliriz.

2- Duâlar Allah’ın Mucib ismine açılan pencerelerimizdir. Allah (cc) her duamıza cevap veriyor. Çünkü Cenâb-ı Allah Mucibü’d-Daavât’tır, yani dualara cevap verendir. Nitekim Kur’ân’da Cenâb-ı Allah “Bana dua ediniz; size cevap vereyim”1 buyuruyor.

Fakat duâlarımızın kabul olup olmaması meselesi Cenâb-ı Allah’ın hikmeti ile ilgili bir meseledir. Kul duâ sevabından mahrum edilmemek kaydıyla; duâsı Cenâb-ı Allah’ın hikmetine uygun düşmüşse kabul edilir, uygun düşmemişse kabul edilmez. Kabul edilmediğinde kul dua sevabından mahrum ediliyor demek değildir. Kul sevabını alır. Fakat duası dilediği şekilde kabul görmeyebilir. Çünkü hayırlısı böyledir. Kul ister; ama hayırlısını bilemez.

Bu açıdan kul duasında hayırlısını istemeli. Hayırlısının ne olduğunun takdirini Cenâb-ı Allah’a bırakmalı. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, kul erkek evlat ister. Cenâb-ı Allah Hazret-i Meryem gibi mübarek bir kız evlât verir. Bu durumda kulun duâsı kabul edilmedi denilmez. Daha evlâ bir şekilde kabul edildi denir. Aksi takdirde Firavun gibi bir erkek evlât verilseydi, adamın duâsında istediği erkek evlat verilmiş olacaktı; ama hayırlısı verilmiş olmayacaktı!

Diğer bir husus: Kimi zaman biz kul olarak duâmızı kabul edilebilir şartlara yaklaştırmıyoruz. Meselâ fiil basamağı olan bir duâ için, fiil basamağını atlayıp doğrudan söz basamağına geçiyoruz. Böyle duâ kabul görmeyebilir. Çünkü fiil gibi önemli bir basamağı eksik bırakılmıştır. Meselâ bir hastanın doktora gitmek gibi bir fiilî basamağı atlayarak, iyileşme için doğrudan sözlü dua yaptığını farz edelim. Bu dua kabul edilebilir şartlara yaklaşmamıştır.

Duâlarımızda iki önemli basamak vardır:

1- Hal ve fiil: Bizzat fiil ve davranışlarıyla uygun tutum sergilenerek yapılan dualar makbule şayandır. Sebepleri bir araya getirmek, Allah’ın istenen şeyi vermesi için görmek istediği bir fiilî dua hâlidir. Meselâ hasta olan birisi doktora, eczacıya Allah’tan şifa talebiyle gider, ilaçlarını Allah’tan şifa talebiyle alır ve kullanır. Hastanın bu hali bir duâ halidir ki, Cenâb-ı Hak katında makbul sayılır. Yine meselâ bir çiftçi, Cenâb-ı Hak’tan bereketli ürün istemek için, toprağı sürmekle rahmet kapısını çalmış olur.

2- Söz ve kalp: Fiil basamağı ile ulaşmaya güç yetiremediğimiz bir istek ve ihtiyaç için nihayet söz dili ile duâ ederiz ve Cenâb-ı Hak’tan isteriz. Kul, güç yetiremediği konularda diliyle ve kalbiyle Allah’ın kudretine ve rahmetine sığınır, Cenâb-ı Hak da bu sığınışı inşallah kabul eder.

Öte yandan, unutmayalım ki: Duâ bir ibadettir ve bütün ibadetlerin gayesi uhrevîdir. Meyvesi âhirette yenecektir. Dünyada meyve yemeye kalkmak ve bunda ısrarcı olmak duâ adabına uygun düşmez.

Ancak hiç şüphesiz, ibadetlerin hususî vakitleri olduğu gibi, duâların da hususî vakitleri vardır. Duâlarımızın hususi vakitleri, duâya ihtiyaç zamanlarıdır. Hususi vakitlerde duâmızı bırakmamalıyız. Meselâ belâların gelmesi, dertlerin inmesi, hastalıkların ve muzır şeylerin musallat olması, konuyla ilgili duaların hususî vakitleridir. Bu vakitlerde Cenâb-ı Hakk’a dua etmeliyiz. Ancak belâlar başımızdan gitmediğinde duayı bırakmamalı, yine duâya devam etmeliyiz. Hiçbir şekilde “Duâm kabul olmadı” demeyeceğiz. Belâ devam ettiği sürece, “Duânın vakti bitmedi” diyeceğiz ve duâya devam edeceğiz. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz.2 Emin olacağız ki, Allah’ın hikmeti uygun gördüğünde duânın vakti bitecek, duâmız kabul olacaktır.

Demek duânın vakti içindeyken, duam kabul olmadı diye kenara çekilmek yok, kabul edilinceye kadar duâya devam vardır.

Dipnotlar:

1- Mü’min Sûresi, 40/60 2- Sözler, s. 287

08.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.08.2007) - Kısa kısa

  (05.08.2007) - Vefa nedir?

  (04.08.2007) - Rahmete muhtacız

  (03.08.2007) - Allah bizden neden ibadet istiyor?

  (02.08.2007) - Mehir meselesi önemlidir

  (01.08.2007) - İbadetten tad almak

  (31.07.2007) - Kısa kısa

  (30.07.2007) - Kabir sualine hazır mıyız?

  (29.07.2007) - Öğle namazının vakti

  (28.07.2007) - Tesbih namazı nasıl kılınır?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri