Benazir Butto'nun katlini, Avustralya'dan dönüş yolculuğunda, uçaktaki ekranlarda yayınlanan BBC haber özetlerinden öğrendik.
Bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesine çıktığı günden beri rahat yüzü görmeyen kardeş Pakistan bu acı olayla bir kez daha sarsıldı.
Gelinen noktaya ve şimdiye kadar yaşanan trajik hadiselere bakınca, insan ister istemez "Acaba Hint yarımadasındaki Müslümanlar ayrı devlet kurmak yerine Hindularla âdil ve dengeli bir paylaşım esasına dayalı ortak bir devlet çatısı altında devam etselerdi daha mı iyi olurdu?" diye düşünmekten kendisini alamıyor.
Şu anda yarımada Müslümanları, üç ayrı devletin sınırları içerisinde dağılmış durumda:
Pakistan, Bangladeş ve Hindistan...
Toplam sayıları 500 milyona yaklaşan Hind yarımadası Müslümanları, yürekleri burkan kanlı bir iç savaş sonucu bölünen Pakistan ve Bangladeş'le Hindistan arasında, birbirine çok yakın rakamlarla taksim olmuş vaziyetteler.
Hepsinin de ortak problemi fakirlik. Buna ilâveten Pakistan'la Bangladeş Müslümanları, bir türlü sonu gelmeyen iç çekişme ve darbelerden muzdaripler. Ayrıca Pakistan, özellikle son dönemde kanlı çatışmalara ve bombalı intihar saldırılarına sahne olmasıyla, ikinci bir Irak ve Afganistan manzarası arz ediyor.
İslâm âleminin başka bazı "uygun" ve hassas yerlerinde de ateşi yanık tutulmak istenen Sünnî-Şiî fitnesi cabası.
Dış destek ve tahriklerle yaptırılan darbeler sonucu işbaşına getirilen askerî yönetimler ise, uyguladıkları baskıcı yöntemlerle toplumdaki gerilim potansiyeli yüksek hassasiyetleri daha da tırmandırarak işi iyice zorlaştırıyorlar.
Nitekim Butto suikastının, sekiz yıl önce darbeyle iktidarı ele geçiren Devlet Bakanı Müşerref'in, sivil yönetime geçiş adımları atması beklendiği bir aşamada OHAL ilân ederek ortamı germesinden sonra gerçekleşmesi dikkat çekici.
Gerçi Müşerref'in girişimi dışarıdan, özellikle de kendisini oraya getiren ve sekiz yıldır orada tutan ABD'den onay ve destek alamadığı için fazla uzun ömürlü olamadı; ancak fay hattını tetikleyerek yol açtığı sarsıntılar hâlâ sürüyor.
İşin ilginç taraflarından biri, Müşerref'in giderek zora girdiğini gören ABD'nin, "demokrasiye geçiş" görüntüsü altında darbeci generali sivil kıyafetle bir müddet daha işbaşında tutabilme senaryosunda rol alması için Benazir'i ikna etmesinden sonra bu suikastın gerçekleşmesi.
Suikast bu planı zora soktuğu gibi, Pakistan'ın sürüklendiği kaostan çıkmasını da iyice güçleştirdi. Bugün için pek göremediğimiz iç dinamiklerden beslenen sağlıklı bir çıkış formülü geliştirilemezse kardeş ülkenin işi çok zor.
Benazir'in babası Zülfikar Ali Butto'yu, bizdeki 12 Eylül döneminde orada iktidarı elinde tutan ve Evren'le içli dışlı olan darbeci general Ziyaül-Hak idam ettirmişti. Baba Butto'nun kızı ise, kaderin hazin bir tecellîsi ile, çeyrek asır sonra, Türkiye'nin 28 Şubat sürecini yaşadığı günlerde darbeyle Pakistan'da iktidarı eline geçiren ve 1999'dan beri ipleri elinde tutan Müşerref'in siyasî ömrünü uzatma planının kurbanı oldu.
Temennî ve niyaz edelim ki, zor günlerimizde bizi yalnız bırakmayan kardeş Pakistan halkı, bu kaostan bir an önce çıkıp huzura kavuşsun.
01.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|