Büyüklerden Rebî bin Heysum evinde bir mezar kazmış; kalbinde bir katılık, dünya heves ve hevesâtına bir arzu uyandığında içine girip tefekküre dalar; sonra da, "Ey Rabbim, beni tekrar dünyaya gönder. Umulur ki terk ve ihmâl ettiğim hususlarda salih amel işlerim" meâlindeki âyeti okur, sonra da, nefsine dönüp, "Ey Rebî, haydi yeniden dünyaya döndün. Yapmadığın ne varsa yap" dermiş.
Böyle demek için bizim de evimizin bahçesinde bir kabir kazmamıza gerek yok. Aklen, fikren, hayalen aynı şeyleri düşünüp nefsimize, "Ey nefis! Ne kadar yapmadığın, ihmâl ettiğin veya yapılmaması gerektiği halde yaptığın şey varsa bir düşün. Kabre girdin, gerçekleri gördün ve sana fırsat verildi, yeniden dünyaya döndün. İşte sana bir fırsat! Artık ömrünü nasıl değerlendirmek gerekiyorsa öyle değerlendir!"
Böyle bir fırsat kimseye verilmiyor. Farz edin ki, örnekte olduğu gibi bir an için öbür tarafa gidip dünyada yapılanların karşılıklarını bir bir görüp geri gelme imkânı olsaydı, neler yapardık?
Herhalde ciddî, samimî bir tevbe yapardık her şeyden önce. Günahlarımız için büyük bir pişmanlık duyar, tekrar onlara dönmemek, Allah'ın emrine uymak noktasında azamî gayret gösterirdik. Bütün hedefimiz Allah'ın rızasını kazanmak olurdu.
Acısıyla tatlısıyla daha yeni bir yılı devirdik. Acaba bize bahşedilmiş olan bu koca yılı gerektiği gibi değerlendirebildik mi? Allah Resûlü (asm) bizleri önceden uyarmış, "Şüphesiz ki sizler, sizden önceki milletlerin kötü âdetlerine karışı karışına, arşı arşınına öyle uyacaksınız ki, onlar bir kertenkele deliğine girseler, siz de arkalarından gireceksiniz"1 buyurmuştu. Acaba nefis ve şeytana mağlup olup dinimizde olmayan şeylere geçici bir süre için de olsa gönül mü kaptırdık, uydum kalabalığa cinsinden onlara mı kapıldık?
Yine Allah Resûlü (asm), "Şüphesiz sözün en doğrusu Allah'ın kitabı; yolun en güzeli de Hz. Muhammed'in (asm) yoludur. Ve işlerin en kötüsü, dinde olmayıp da sonradan uydurulan şeylerdir. Her uydurma şey bid'a, her bid'a sapıklık, her sapıklığın yeri de Cehennemdir"2 buyurmuşken dinde olmayan şeylerin peşine mi takıldık?
Bu Cehennemî hâle hâlâ devam edecek miyiz? Yoksa bu yeni yılın bu yeni imkânında dönüş için bu fırsatı değerlendirmeyip ahirette gözlerimizi açmayı mı bekleyeceğiz? Acaba Allah bizlere yeni bir fırsat daha verir mi?
Oysa Allah Resûlü (asm) hergün ölecekmişcesine ahirete hazırlanmamız telkininde bulunuyor. Nefis ve şeytana mı, yoksa Allah Resûlüne mi (asm) kulak verelim?
Akıllı insan ilerisini görebilen ve ona göre hareket edebilen insandır.
Dipnotlar: 1- Buhârî, Enbiyâ: 50; Müslim, İlim: 6; İbni Mâce, Fiten: 17. 2- Buhârî, Edeb: 70; Müslim, Cuma: 43; İbni Mâce, Mukaddime: 7.
01.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|