Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

İlmi unutmak



İlimlerin şâhı iman ilmidir. Yaratılanların Rabbini tanımayan insanı, öğrendiği hiçbir şey cahilliğin gayyasından kurtaramayacaktır. San’at eserleri ne kadar mükemmel olursa olsun, onların sânii öğrenilmeden değerleri de anlaşılamaz. İnsan önce şu kâinat sarayının ve içindeki bütün mahlûkatın Yaratıcısını tanımak zorundadır.

İnsan, Yaratıcısını bulduktan ve Ona karşı kulluk vazifesini yaptıktan sonra insan olmanın zevkini tatmaya başlayacaktır. Aksi takdirde insan olmak başa belâ olacak, hayvanların bile aldığı hayat lezzetine ulaşılmayacak, böylece dünyada iken cehennemî bir hayat başlamış olacaktır.

İnsan, iman ilmiyle ancak insanlığını anlayabilir. Aksi takdirde hiçbir şey onu kendine getiremez, onu câhillikten kurtaramaz. Allah’ın yüce Habibi Peygamberimiz (asm) “İlim bütün mü’minlere farzdır” buyururken şüphesiz iman ilmini ve ubudiyet yolunu kast etmiştir.

Yunus Emre de “İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin / Bu nice okumaktır?..” derken iman ilminin insan hayatındaki önemini nazara vermek istemiştir. Çünkü ilmin mahiyetini bilmeyen bir insanın ilim öğrenmesinden bahsedilemez. Kendini bilmeyen bir insanın da ilim tahsil ettiği iddiâ edilemez. O halde ilmin mahiyetini bilmeyen ve tahsil ettiği ilimle kendini, insanlığını tanımayan bir insan ilim tahsil etmiş olamaz.

İnsan her şeyden önce kuvvetli bir imana sahip olmalı, ondan sonra da Rabbine karşı kulluk vazifesini yerine getirmelidir. Bunun için de Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın hakikatlerini iyi öğrenmeli, Resûl-i Kibriya’nın (asm) yolunu takip etmelidir. İnsan, Kur’ân ve Sünnete öyle yapışmalı ki, insî ve cinnî hiçbir şeytan onu kandırmamalı, onu doğru İslâmiyetten ayırmamalı.

İman edip İslâm ilminde cehlini devam ettirenler daha kolay bir şekilde İslâm adına yanlış şeylere tevessül edebilirler. Bu sebeple iman ve İslâm ilmi, Kur’ân ve sünnet ölçüleri dahilinde çok iyi bir şekilde öğrenilmeli ve bu hakikatler hiçbir zaman unutulmamalıdır.

İlmi unutmak kendini unutmaktır. İlmi unutmak, kâinatı, var olan bütün varlıkların Yaratıcısını unutmaktır. İlmi unutmak, doğruları unutmak, yanlışların karanlık kuyularında debelenmektir. Kâinatın Yaratıcısı ve emirlerini bilmeyen, yaratılanların neden var olduğunu düşünmeyen insan cahilliğin karanlığı içinden henüz kendini kurtarmamış demektir.

İslâm inancında ilmi unutmak, Allah’ı unutmak, emirlerini önemsememek, asi olmak, günah bataklığına dalıp şeytana oyuncak olmak demektir. Bu sebeple Peygamberimiz (asm), ilmi unutmanın tehlikesini nazara vermiştir: “İlmin tehlikesi unutmaktır; zayi edilmesi, ehil olmayana öğretmektir.”

Öğrenilen iman ilminin, öğrenilen Allah kelâmının ve Peygamber yolunun unutulması büyük bir tehlikedir inanan bir insan için. İnsanı küfrün karanlıklarından kurtaracak, insana insan olduğunu öğretecek, insana kulluk tarîkını gösterecek iman ilmini unutmak tehlikesine düşmemek için bu ilmi her zaman tekrar etmek ve ilmin gerektirdiklerini her zaman yerine getirmek gerekecektir.

Öğrendikten sonra unutmak, öğrenmemekten daha çok tehlikelidir ki, Peygamberimiz (asm) öğrenilen ilmin unutulması tehlikesine dikkatimizi çekmiştir. İlmin ehline öğretilmesi, ilmin ciddî bir şekilde talip olana verilmesi de önemlidir ki, Hadis-i Şerifte, ehil olmayana öğretmek ilmin zayi olması olarak ifade edilmiştir. Bundan da ilme ehil olmanın önemli bir mesele olduğunu anlıyoruz.

Kâinatın Rabbini ve yaratılışın mahiyetini öğrenmek için öncelikle insanoğlu iradesini kullanmak zorundadır. Tercihini iman hakikatlerini öğrenme yönünde kullanan insan artık ilme ehil bir vaziyete gelmiş demektir. Allah’a yönelen ve ona kul olmak isteyen insan tercihini iman ilmi yönünde kullanmış demektir. O artık duâya sarılacak, her şeyin sahibi hakikisi olan Rabb-i Rahimden ilim talep edecektir.

Evet iman, ilmin başlangıcıdır. İmanda terakkî etmek, ilimde ilerlemek demektir. İman zaafı da cahilliğin başlangıcıdır. İmansızlık ise kopkoyu bir cahilliktir.

19.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.02.2008) - İbadete gayretli cahil

  (12.02.2008) - Zalim idareciler

  (11.02.2008) - Dinin felâketleri

  (05.02.2008) - Güzel hasletlerin tehlikeleri

  (04.02.2008) - Ateşe atılanlar

  (29.01.2008) - Cennetin kapısının açılışı

  (28.01.2008) - Niyetin gücü

  (22.01.2008) - Yepyeni hayatlar

  (21.01.2008) - Yaratılış aydınlığı

  (15.01.2008) - İman, Rabbimizin ikramıdır

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri