Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Hür dünya, Kosova'nın yanında



1999'dan bu yana BM'nin himayesi ve NATO askerî gücün koruması altında bulunan Kosova'da Pazar günü bağımsızlık kararının alınması, en çok vahşi Sırplar ile onların sınır tanımaz vahşetlerine daima destek vermiş olan Rusya'yı rahatsız etti.

Rahatsızlık ne kelime, Rusya ve Sırbistan, Kosova'daki bağımsızlık ilânından basbayağı tedirgin oldu. Bu tedirginlik, şu an itibariyle öfke ve hırçınlığa dönüşmüş durumda. Dünyanın lânetini üzerlerine bir daha çekme korkusunu yaşadıkları için, askerî değil, fakat diplomatik savaşı tam bir hırçınlık içinde başlatmış bulunuyorlar.

Ancak, bir halt edemezler. Zira, NATO, AB, ABD, BM, yani neredeyse bütün dünya Kosovalılar'ın yanında yer almış durumda. (Geleneksel Rus–Sırp ittifakı, şimdilik yalnız başına görünüyor.)

Bosna'dan sonra Kosova'yı da kan gölüne çevirme harekâtına girişen Sırplar'ın karşısında hür dünyanın sergilemiş olduğu bu kararlı tavır, elbette ki tebrik ve takdire şâyân bir gelişme olarak görülebilir.

Hür dünya, hürriyetine kavuşan Kosova'da bir bakıma vahşete dur demiş ve gaddar zalimlerin suratına okkalı bir sille vurmuştur.

Biz de bu durumda "Ey dünya ve ey insanlık! Eline, diline sağlık" diyor, bu hayırlı gelişmeye bilhassa öncülük edenleri tebrik ediyoruz.

Osmanlı'dan günümüze

Fatih Sultan Mehmed'in vefatından iki sene evvel (1479, Osmanlı–Venedik İttifak Antlaşması) Osmanlı'ya bağlanan özerk Kosova bölgesi, tam 433 yıl müddetle aynı statüde kalarak uzunca bir huzur ve barış devresini yaşadı.

İlk büyük sıkıntı, 1878'deki Osmanlı–Rus Savaşı (93 Harbi) esnasında yaşandı. Rusya'dan destek gören Sırplar, bölgede hak iddia etmeye başladı. 1912'de patlak veren Balkan Harbinden sonra ise, burası tamamen elden çıktı.

Kosova, 1918'de krallık, 1945'ten sonra ise komünist Yugoslavya'nın hegemonyası altına girdi.

45 yıl müddetle (1990'lara kadar) devam eden komünist dikta yönetimi esnasında, buradaki Türkler ve Müslümanlar çok büyük sıkıntılara, ıztıraplara mâruz kaldı.

Komünizmin çökmesi, demirperdenin yırtılması ve dolayısıyla Yugoslavya'nın dağılması ile birlikte, bu coğrafyada yeni bir durum ortaya çıktı. Sırbistan, eski rejimin bakiyesi üstünde hayatiyetini devam ettirirken, diğer özerk topluluklar birer birer bağımsızlığını ilân etti. Bunlardan Slovenya, Hırvatistan, Voyvodina, Makedonya ve Karadağ'da ciddî bir sıkıntı yaşanmazken, Bosna–Hersek'te 250 kadar Müslüman nüfusun canına kıyıldı.

Halen 2.2 milyon kadar nüfusu barındıran Kosova ise, son halka olarak aynen diğer emsâlleri gibi bağımsızlığını ilân etti... Şu an itibariyle, Türkiye'nin de içinde bulunduğu hür dünyanın desteğini sağlamış durumda.

Temenni ederiz ki, bu destek artarak devam etsin; ta ki, vahşetle şöhret kazanan Sırplar, yeniden harekete geçme ve bu coğrafyada yaşayan farklı unsurlara tekrar saldırma cesaretini bulamasın.

GÜNÜN TARİHİ 19 Şubat 1915

Bir ay sürecek "Boğaz Harbi" başladı

Yaklaşık bir ay kadar sürecek ve 18 Mart 1915'te büyük bir zaferle neticelenecek olan Çanakkale Boğazındaki deniz savaşı, müttefik düşman donanmasının saldırısıyla başlamış oldu.

18 Mart akşamına kadar aralıksız süren ve hemen her saniyesi ölüm kusan bu savaşın en çarpıcı neticesi, Çanakkale'nin geçilmez olduğu gerçeğinin bütün dünyaca anlaşılmış olmasıdır.

* * *

İngiliz kumandası altındaki müttefik orduların donanması, esasında daha evvel de bir deneme saldırısında bulunmuştu. Ancak, muvaffak olamayıp geri çekilmişti.

19 Şubat 1915'e gelindiğinde ise, daha kapsamlı bir plan ve daha şiddetli bir taarruzla, Boğaz'a yeniden yüklendiler.

Böylelikle, Osmanlı'yı iyice sindirmek ve tamamen etkisiz hâle getirmek maksadıyla boğazları ele geçirmeyi hedefleyen İngiliz ve müttefiklerinin müşterek donanması, Çanakkale istihkâmlarını bombalayarak topyekûn bir saldırıyı başlatmış oldu. Karşılıklı top ve mermi atışları, bir ay müddetle aralıksız şekilde devam etti.

Sürekli takviye alan İtilaf Devletleri donanması, 18 Mart günü yaklaşık 30 savaş gemisiyle en geniş çaplı saldırıyı başlattı. Çanakkale Boğazına yapılan tahkimat, bu büyük donanma tarafından tam yedi saat süreyle ve hiç fasıla vermeden ateş altında tutuldu.

Düşman cephesi, Nusret isimli mayın gemisinin gizlice döşediği mayınlar ve kıyı topçularının şiddetli savunma ateşi altında, kuvvetinin üçte birini kaybedince geri çekilme sinyalleri verdi. Altı büyük gemiden Bouvet, Irresistible ve Ocean isimli zırhlılar bir bir batırıldı, diğer üçü de kullanılmaz hale getirildi.

Düşman donanmasının ağır zayiat vermesi ve boğazı geçmeye imkân bulamaması üzerine, 18 Mart akşamı geri çekilme başladı ve bu sûretle Çanakkale'deki deniz savaşı da sona ermiş oldu.

* * *

Deniz savaşı zaferle neticelendi gerçi, ancak tehlike hâlâ devam ediyordu. Bir müddet sonra yeniden toparlanan ve yeni takviye birlikleriyle "küçücük bir karaya" yani Gelibolu Yarımadası'na yüklenen işgalci kuvvetler, yine ümitlenmiş görünüyordu.

Ancak, aylar süren çarpışmalar neticesinde, burada da hüsrana uğradılar. Böylelikle, tamamen yüzgeri oldular ve Ege Denizi açıklarına doğru çekilmek zorunda kaldılar.

Mehmed Âkif, bu emsâlsiz savaşı konu edindiği "Çanakkale Şehitlerine" isimli şiirine, şu mısralarla başlıyor:

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

19.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.02.2008) - Damara dokundurmadan

  (16.02.2008) - Korkuların sebebi

  (14.02.2008) - Hilâfeti kaldırma çabaları

  (13.02.2008) - Şahıs velî, dâhî olsa bile...

  (12.02.2008) - Siyaset ve şahsiyet farkı

  (11.02.2008) - Hasmı kadar meddahı da çok Sultan Abdülhamid'in

  (09.02.2008) - Küresel terör: Nikotin

  (08.02.2008) - Açık yara adam öldürmez

  (07.02.2008) - Yasakçı gelenek zorda

  (06.02.2008) - Mağduriyet, din ve hukuk

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri