Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Hürriyetin pratiği: İslâm şartları



Hak ile hürriyetlerin düşünce boyutunu ve özünü iman esasları oluştururken; İslâm şartları, pratiğe dökülmesidir. Zira, ibâdet, dünya ve âhiret saadetlerine vesîle olduğu gibi; dünya ve ahiret işlerini tanzime sebeptir, şahsî ve nev’î kemâlâta vasıtadır.1

Kelime-i şehadet, Allah’ın varlık ve birliğini, Hz. Muhammed’in (asm) onun elçisi olduğunu kalben tasdik, dil ile kabul ettiğinin beyanıdır. Bu yalnızca kâinatın tek olan Yaratıcısına iman etmeyi gerektirir. Kelime-i Şehadet, işte bu açıdan hak ve hürriyetleri gerektirir. Başkalarının keyfîliğine tâbî olmak değil, Allah’ı ve Resûlünü (asm) dinlemektir. Namaz ise, başlangıcından bitimine hürriyet demektir. Her rekâtta, günde kırk defa, “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz” diyerek bu hürriyeti devamlı tadarız. Bu, kula kul olmaktan kurtulmak, yalnız Allah karşısında elpençe divan durmak, yalnız O'nun karşısında boyun eğmek, yalnız O'nun huzûrunda secdeye varmak, demektir. Namaz, ayrıca, maddî ve nefsî arzuların karşısında da hürriyet kazandırır. Namaz kılan, tekbir alarak, madde ile, dünya ve içindekilerle olan bağlantılarını keser. Tek bir noktayla, sonsuz rahmet ve kudretle irtibata geçer.

Cuma namazı kılabilmek için de “hürriyet” şarttır.

Zekât, hırsızlığı, yolsuzluğu, gasp ve sâir kötü duyguları yok ederek hak ve hürriyetlerin şahane yaşanmasına zemin hazırlar. Zekât veren cömert, zekât alan da iyi ve ahlâklı olmak zorunda.

Zekât fakirin hakkı; zengin asla minnet edemez!

Zekât, mal bağımlılığı esaretinden kurtarır.

Oruç; yemek bağımlılığı zincirini kırar.

Oruç, insanın hürriyet düşüncesini de geliştirir. Bu, sadece bir benzetme veya yakıştırma değildir. Zirâ, oruç tutan insanlar, bilirler ve anlarlar ki, bu sayısız ni’met, ihsan, ikramlar Allah’ındır. âciz ve zayıf kulların bunda herhangi bir katkısı yoktur. Onlar sadece bir tablacı, bir hizmetkâr, bir dağıtıcı, bir bekçi, bir nezaretçidirler. Hakikî mal sahibi olmadıklarına göre, onların karşısında eğilmeye, tabasbusa gerek yoktur, ihtiyaç yoktur, fayda da yoktur. Oruç, insana âciz ve zayıf olduğunu hatırlatır. Çünkü vücut zaafiyetlerini ortaya çıkarır. Acz ve fakrını anlayan, güç ve kuvvetini elinde tutamayacağını bilen insan, zulmedemez.

Oruç insanı sabra alıştırır. Böylece her türlü taşkınlıklardan kurtarır, şiddet duygularını törpüler.

Hacca gidebilmek için “hür olmalı”.

Hac, zengin olup, gücü yerinde olan ve bir kısım şartları taşıyıp, hac niyetiyle ihrama giren insanların, Arafat’ta bir miktar durması ve Kâbe’yi usûlü üzere tavaf edip ziyâret etmesidir. Hac yolculuğu boyunca, sabır imtihanını başarıyla veren insanlar, artık tahammül ve hoşgörü eğitimini almış, “musibetlere, günahlara, ve taate sabra” hazır hale gelmiştir. Ve sabır eğitimini alarak memleketine dönen bir insan, dâvâsı ve insanlık için, önündeki engelleri aşmaya, problemleri çözmeye adaydır. Değişik ahlâk ve huydaki insanlarla omuz omuza gelmeye, beraber çalışmaya hazırdır. Hac yoluna düşen bir hacı adayı şunu görür, düşünür, konuşur, meşveret eder: Bu mübarek beldelerde, Hz. Adem’den başlayıp, âhirzaman peygamberi Hz. Muhammed’e kadar (a.s.m.) gelip geçen 124 bin enbiyanın, 124 milyon evliyanın, 100 bini aşkın Sahâbînin hak ve hürriyetler uğruna vermiş olduğu mücâdeleleri, hâtıraları vardır. Zâlim ve haksızlara karşı direnmeleri vardır, insanları hak yola dâvet etme kavgası vardır. Bütün bu hâtıralar hacının dünyasında tekrar tazelenir, canlanır, pekişir.

Dipnot: 1- İşâratü’l-İ’câz, s. 140.

14.04.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.04.2008) - Hürriyetin pratiği: İslâm şartları

  (10.04.2008) - Laiklik ve hürriyet

  (09.04.2008) - Türkiye laik değil ki, laik kalsın!

  (08.04.2008) - Sömürge modeli laiklik

  (07.04.2008) - Partiler kapatılmamalı

  (04.04.2008) - Cüz-i ihtiyârî: Hür irade

  (03.04.2008) - Hak ve hürriyetlerin temel sâiki: Ahirete iman

  (02.04.2008) - Hak ve hürriyetlerin öncüsü: Peygamberler

  (01.04.2008) - Hak ve hürriyetlerin ilk yazılı kaynakları

  (31.03.2008) - Meleklere îmanla gelen hürriyet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri