Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Risale-i Nur’da yoğunlaşmak



Üstad Bediüzzaman, İmam-ı Rabbanî’nin kendisine yaptığı “Tevhid-i kıble et,” yani “En âlâ mürşid ve en mukaddes üstad olan Kur’ân’a yönel, onun arkasından git, başkasıyla meşgul olma” tavsiyesine uyduğunu anlatır ve “ilimlerin şahı ve padişahı” olarak nitelediği iman ilmini elde etmenin en kestirme ve selâmetli yolunun Risale-i Nur’da gösterildiğini ifade ederken, bize de şu önemli mesajı veriyor:

“Kur’ân’ın bu zamanın insanına dersi ve mesajı olan Risale-i Nur size kâfidir; ona kanaat edin; başka adreslere nazarınızı dağıtıp bu külliyattan istifadenizi azaltmayın ve geciktirmeyin.”

Bu mesajı ilk fark edenlerden Ali Ulvi Kurucu Tarihçe-i Hayat’a yazdığı önsözde şöyle diyor:

“Bir Nur talebesine olur olmaz eseri okutturmak ve her sözü dinlettirmek kolay birşey değildir. Zira onun gönlünün mihrak noktasında yazılı olan şu ‘Dikkat!’ kelimesi, en hassas bir kontrol vazifesi görmektedir...” (Tarihçe, s. 17)

Zübeyir Gündüzalp de aynı mânâyı değişik ifadelerle ve farklı bir boyutuyla dile getiriyor:

“Risale-i Nur’a hizmet eden Nurun öyle hakikî talebeleri var ki, onlardan birisine denilse, ‘Risale-i Nur yerine şu kitapları istinsah et de (elle yazarak çoğalt da), Amerikalı milyarder Ford’un servetini sana verelim.’ Risale-i Nur’un satırlarından kaleminin ucunu bile kaldırmadan, o bahtiyar talebe şöyle cevap verecektir:

“ ‘Dünyayı servetiyle ve saltanatıyla verseniz, kabul etmem. Çünkü Cenab-ı Hak, bize Risale-i Nur’un mütalâa ve hizmetiyle tükenmez, bâki bir hazine verecektir. Acaba sizin o dünyevî servetiniz beni mesut edecek midir? Bu şüphelidir. Fakat Rabbimizin ihsan edeceği bâki servet ile hakikî bir saadete kavuşacağımızda şek ve şüphe yoktur...’ ” (Gençlik Rehberi, s. 214)

Telif edilen her yeni risalenin elle yazılarak çoğaltılıp bu yolla teksir edilen kitap sayısının 600 bini bulduğu, Osman Yüksel’e “İman tekniğe meydan okudu” diye yazdıran bu müthiş metodla külliyatın elden ele, gönülden gönüle yayıldığı ilk dönemdeki manevî heyecan ve atmosferi yansıtan bu satırlardaki mânâ ve mesaj, tabiî ki sadece yazma faaliyeti ile sınırlı değil.

Risaleleri dikkat ve tefekkürle okuma bahsinde de aynı mânâ geçerli. Onun için, Risale-i Nur’un kıymet ve ehemmiyetini fark eden bir insanın külliyata muhatabiyeti, yine Gündüzalp’in veciz ve akıcı ifadelerinde şöyle tasvir edilmekte:

“İnsan üzerindeki tesiri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarak teennî ile (acele etmeden) ve lûgatların mânâlarını öğrenerek, dikkatle okuyabilirseniz, geceli gündüzlü çalışan birçok Nur talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursunuz. Hem gayet cevval ve faal bir hale gelirsiniz. O kudsî eserleri günlerce okuyabilmenin ilâhî hazzı ile çırpınırsınız.

“Bu gibi kıymeti ölçüye sığmayan eserlerle meşgul olabilmek için, beş dakikayı bile boşa gidermezsiniz. Ve hem daima cebinizde, çantanızda Nurları taşımak, okumak, daima okumak için, zamanlarınızı büyük bir kıymetle kıymetlendireceksiniz. Nurları okumak sevgisiyle, heyecanıyla, ihtiyacıyla yanacaksınız.” (s. 213)

“Devamlı okumaya, her gün devam ediniz. Kendini tekrar tekrar zevkle ve şevkle okutan bu şaheser külliyatını okudukça anlayışınız ziyadeleşecektir. Anlamanın tek çaresi, Nurlarla başbaşa kalıp, zihnî cehd sarf ederek tekrar tekrar okumak, sevgisiyle payidar olmaktır.” (s. 219)

“O kadar değerli, o kadar kıymettar bir eser külliyatını bir an evvel okumak ve onlardan her gün imanî ve İslâmî gıdalarınızı almak için bütün himmet ve varlığınızla çalışacağınızdan eminim, böyle olmanızı temennî ediyorum. Zira gençlik gidiyor, zamanlar geri gelmiyor.” (s. 220)

Bizler, çocukluğundan beri Üstad gibi çok okumaya meftun bir insan olan ve Nurları tanıdıktan sonra eski kitaplarını bırakıp tamamen risalelerde yoğunlaşan Gündüzalp’in bu heyecanlı tavsiyelerine muhatabiyetin neresindeyiz?

08.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.06.2008) - Gerçek demokrasi

  (06.06.2008) - AİHM çarpıtmaları

  (05.06.2008) - AİHM kararı

  (04.06.2008) - AKP de vebale ortak

  (03.06.2008) - Çoğunluk özgür mü?

  (01.06.2008) - Risale-i Nur kâfidir

  (31.05.2008) - Kemalizm: Kuru ve sığ

  (30.05.2008) - Vurgun çarkı

  (29.05.2008) - Bediüzzaman ve fetih

  (28.05.2008) - Yargı oligarşisi

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır