12 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

İman ilmi


A+ | A-

Nur hizmetinin ve Yeni Asya misyonunun çilekeş emektarlarından Eyüp Otman, Ali Oktay tarafından bestelenip seslendirildikten sonra nurlu kitlelere mal olan “Aziz Üstadım benim” şiirinin iki mısraındaki “İman ilmini verdin, Kur’ân’dan ders alarak” ifadeleriyle çok önemli bir noktayı vurguluyor.

Risale-i Nur’un birçok yerinde geçen “iman ilmi” ifadesi, Üstada has orijinalliklerden biri.

Klasik medrese sisteminde ve buna göre yapılan din tahsilinde dinî bahisler akaid ve kelâm başlıkları altında, konunun kendisine has terminolojisi içinde ele alınıp açıklanır, yorumlanır.

İman esaslarını çocuklara öğretme süreci onlara Amentü metninin ezberletilmesiyle başlar.

Akaid ve kelâmın konusu, bu metinde yer alan, “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine iman” esaslarının izahıdır.

Bu izahlar, asırlar önce oluşturulan kalıpların tekrarı niteliğinde olagelmiş ve özellikle, akıl ve bilimin öne çıktığı, materyalist felsefe akımlarının da bilimi kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalıştığı son çağda, klasik izah yöntemleri ihtiyaca cevap veremez hale gelmiştir.

Aklı ve bilimi kullanarak imanı yok etmeyi amaçlayan saldırgan materyalizm, zaman içinde tahripkâr etkisini nisbeten kaybettiyse de, tortuları inançla aklı ve bilimi ayıran, imanın bilimle açıklanamayacağını savunan laik anlayışın şemsiyesi altında büyük ölçüde devam ediyor.

Aleni saldırganlığın yerine daha farklı bir taktiğe başvurulduğunun ifadesi olan “İnanca saygılıyız, ama iman ayrı, bilim ayrı” söylemleri ve “İnanç akıl ve bilimle açıklanamaz” iddialarıyla.

Said Nursî’nin, büyük ve dâhi Müslüman filozoflardan biri olan İbni Sina’dan aktardığı “Haşir naklî bir meseledir, akıl buna yol bulamaz” sözü, aynı anlayışın imanlı, ama felsefe ile bulanmış bir akıldan sâdır olan farklı bir tezahürü.

Oysa Bediüzzaman, haşri, en başta Allah’ın varlığı ve birliği olmak üzere diğer iman esaslarıyla birlikte “iki kere iki dört eder” kat’iyetinde izah ve ispat ederek inkârcılara meydan okuyor.

Ve Kur’ân’ın insanları, düşünmeye, tefekküre, akıllarını kullanmaya davet eden âyetlerinden hareketle, imanı da bir akıl ve ilim konusu, hattâ başına bir ilim olarak telâkkî ve tavsif ediyor.

Yirmi Üçüncü Söz’deki “İnsan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin (gerçek ilimlerin) esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır” (Sözler, s. 504) ifadeleri bu mânâyı terennüm ederken, iman ilminin de özünün Allah’ı tanımak olduğuna dikkatlerimizi çekiyor.

Zübeyir Gündüzalp’in “Konferans”taki “İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir” (a.g.e., s. 1217) sözü de aynı mânâyı perçinliyor.

İşte bu iman ilmi vurgusu Risale-i Nur eserlerinin ve hizmetinin temelini oluşturan en orijinal hususiyeti ve asırlardır beklenen müjdenin risalelerle tahakkuk ettiği gerçeğini ifade ediyor.

O manidar müjde, Üstadın İmam-ı Rabbanî’den aktardığı sözlerde şöyle ifadesini buluyor:

“Eski zamanda büyük zatlar demişler ki: Mütekellimînden ve ilm-i kelâm ulemâsından (âlimlerinden) birisi gelecek, bütün hakaik-ı imaniye ve İslâmiyeyi (iman ve İslâm hakikatlerini) delâil-i akliye (aklî deliller) ile kemal-i vuzuhla (tam bir açıklıkla) ispat edecek.” (Şuâlar, s. 264)

İşte risaleleri dikkat ve tefekkürle okuyup, her satır ve kelimesinde Kur’ân’dan muktebes ince mânâ ve sırlar yüklü olan o nurlu izahlarla haşır neşir oldukça bu gerçek daha net bir şekilde görülüp hissediliyor ve insan, Âyetü’l-Kübra’daki kâinat yolcusunun, Yaratıcıyı bulup tanımak için yorulmak bilmeden yaptığı nurlu seyahati kendi dünyasına da taşımanın hazzını yaşıyor.

Ve iman ilmiyle girilen atmosfer, insana Cennet lezzetlerini daha bu dünyadayken yaşatıyor.

12.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.07.2009) - Yine HSYK krizi

  (15.07.2009) - Darbe ve demagoji

  (14.07.2009) - Darbelerle hesaplaşmak

  (12.07.2009) - İman ilmi

  (11.07.2009) - Haksız düzen

  (10.07.2009) - Doğu Türkistan

  (09.07.2009) - Değişen birşey var mı?

  (20.06.2009) - Derin mesafe

  (19.06.2009) - Din, siyaset, bürokrasi

  (18.06.2009) - Tesbitler ve sorular

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.