"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya hasret, ölüm vuslat

19 Aralık 2019, Perşembe 01:27
Ölüm gününü Hakk’a kavuşmak olarak kabul eden Mevlana, dünyanın hasret, ölümün vuslat olduğunu söylüyor.

Asırlardır öğretileriyle Dünyayı aydınlatan Mevlânâ, ölümü farklı bir bakış açısıyla değerlendiriyor. O’na göre ölüm bir kavuşma, buluşma anlamı taşımaktadır. O can alıcı bir mecaz kullanarak bu kavuşmayı düğün gecesine benzetmiştir. “Öğreneceksin yüreğim, Öğreneceksin. Dünyanın hasret, ölümün vuslat olduğunu” der. Ölüm, Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle ‘Allah’a dönüş’ olarak yorumluyor. Mevlana’nın ölüme yüklediği mana, ölüm hakkındaki en derin bakış açılarından birine sahiptir. Onun algısında ölüm, dünya zindanından bostan-ı cinâna, huzur-u Rahman’a kavuşmaktır.

“Mezar, cennetler topluluğunun perdesidir”

Hz. Mevlana bu yüzden öldüğünde ardından yas tutulmasını istememiş, aksine kendisini sevenlerin vuslat sevincine eşlik etmesini arzulamıştır: “Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme. Bana ağlama, yazık yazık deme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır.”

“Cenazemi görünce ayrılık ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda elveda deme; zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya batmadan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür, ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi! Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun! Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryâd etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç. Zira senin hâyu-hûyun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.” Celâleddin, Divan-Kebir, Remzi Kitabevi,İstanbul, 1959 C. III., s. 169)

İman ölümü sevdiriyor

İman derecesi, insandaki ölüm algısını belirleyen önemli unsurlardan biridir: “Ey sevgiliyi görmek için can atan mest! İş o işe derler ki sen o işte iken ölüm bile gelip çatsa sana hoş gelir. Ey genç gerçek imanın belirtisi şudur; o sırada ecelin gelip çatsa, yine de gözüne görünmez. Sen ölümü hoş bir halde karşılarsın. Ona hoş geldin, Safalar getirdin dersin, bağrına basarsın. Ey benim canım! Senin imanın böyle değilse, imanın tam iman, gerçek iman değildir. Olgunlaşmamıştır. Yürü git, dinini ikmale, olgunlaştırmaya çalış. Sen hangi işe girişir de o işi yaptığın sırada ölüm bile gözüne görünmezse işte senin sevdiğin iş o iştir. Ürkmek tiksinmek ortadan kalkarsa, o ölüm ölüm değildir. Görünüşte ölümdür ama gerçekte bir evden bir eve göçüştür.” (Mesnevi, III, 363.)

“Herkesin ölümü kendi rengindedir”

“Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir. İnsanı Allaha kavuşturduğunu düşünmeden ölümden nefret edenlere, ölüme düşman olanlara ölüm korkunç düşman gibi görünür. Ölüme dost olanların karşısına da dost gibi çıkar. Ey ölümden korkup kaçan can, işin aslını, sözün doğrusunu istersen, sen ölümden korkmuyorsun, sen kendinden korkuyorsun Çünkü ölüm aynasında görüp ürktüğün, korktuğun, ölümün çehresi değil, senin kendi çirkin yüzündür. Senin ruhun bir ağaca benzer. Ölüm ise o ağacın yaprağıdır. Her yaprak ağacın cinsine göredir.” (Mesnevî, III, 272. )

HABER: KÜBRA ÖRNEK
[email protected]

Okunma Sayısı: 7291
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı