"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne yazarsan yaz!

Ahmet BATTAL
29 Ekim 2016, Cumartesi
Önceki akşam çevremizdeki eşe dosta sorduk: Cumartesi için ne yazalım?

“Siyaset yazma da ne yazarsan yaz” dediler. 

“Olur” dedik. Söz verdik. 

Ama gözümüz klavyeyi görünce gönlümüz sorulara başladı:

Acaba “siyaset yazma” derken ne kastediyorlardı? Bizim yazılarımızdaki siyasetten mi bıkmışlardı, yoksa memleketteki siyasetten mi? 

“Siyasetçileri eleştirme” mi demek istiyorlardı, “bürokratlara gönderme yapma” mı diyorlardı?

Hatta acaba “devlete hiçbir konuda itiraz etme” mi diyorlardı? 

Ya da mesela “hakim-savcıya akıl vermeyi bırak, sen adalet işlerini onlardan iyi mi bileceksin” mi demişlerdi? 

Sustuk. Düşündük.

“Adalet istemek neden yanlış olsun ki” demedik. 

“Biz eleştiri değil tavsiyede bulunuyoruz, bunun neresi yanlış” da diyemedik. 

Bıkkınlık, yılgınlık, suskunluk yakınımıza kadar gelmiş. Konuşmak zor. 

Susmayı denedik. Klavye izin vermedi. 

O halde ne yazalım?

Müjdeler yazalım.

Öncelikle, bilelim ki hervele zamanındayız. 

Bilenler hatırlar: Hacda, Kâbe-i Muazzama’nın yanındaki Safa ile Merve tepeleri arasında yürümekten ibaret olan say ibadetinde belirli bir mekan vardır. Oraya gelindiğinde beli bükükler bile olabildiğince dik durur. Orada yavaş yürünmez, yavaşça koşulur. Maksat zındık şeytana ve sinsi düşmana sembolik olarak gözdağı vermektir. Zaten Safa ve Merve de semboldür ve Allah’ın şeairindendir.

Milletin imanının takviyesi için önce moralinin yükselmesi lazım. Böyle zamanlarda bilhassa moral yükseltici sembollerin arttırılması lazım.

Nitekim artıyor da.

Biz de bu kapsamda ümitli müjdeleri yazalım dedik.

Mesela Ankara’da hem de “en kara halet”in kaynağına en yakın yerde yapılan cumartesi akşamı sohbetlerine iştirak edenlerin sayısının ikiye katlandığını yazalım, dedik. 

Davet açık. Dileyen gitsin görsün.

Mesela o mübarek yerin hemen altında hem de adı GMK(!) olan bulvar üzerindeki Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesinde mevcut üç sohbet halkasına iki halkanın daha ilave edildiğini yazalım da “yazmak için okuma” yapanların iştahı kabarsın.

Mesela bazı sohbet mekanlarına gelmekten korkan az sayıda zayıfların yerini çok sayıda yeni kuvvetlilerin aldığını müjdeleyelim. 

Bu güzel haberlerin dersi nedir?

Şudur: Merak etmeyin. Kıyamete daha çok var. Herkes işine baksın. Ama asıl işine! 

Okunma Sayısı: 3637
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İmdat

    29.10.2016 16:55:45

    Ozkan Bey'in içten cümleleri gözlerimden yaş damlattı: "tebessüm nasıl bir şeydi, sevinç nasıl bir histi... unuttuk ki..." bir müslümanı bu halet-i ruhiyeyi yaşatanlari bilmem Yüce Allah affeder mi... Dileriz ki o zihniyettekileri o duruma düşürsun... Ahmet Bey siz hakikatı yazmaya devam edin lütfen...Haksızlığa uğrayanların duası ve Kahhar olan Allah'ın da yardımı sizlerledir İnşallah...Bundan daha büyük güç var mı...

  • demokrat

    29.10.2016 12:43:57

    Ne güzel müjdeler bunlar ;yazın hocam yazın,böyle siyaset yazın hep...bizi yıllardan beri siyaset yapmakla suçlayanlar şimdi o siyasetin bataklığının tam da ortasında oturuyorlar "dost"ça...

  • Abdurrahman KOÇAK

    29.10.2016 09:38:51

    Siyaset yazma diyen dostlarınıza vaesefa diyoruz...Yazdıklarınızdan biz çok memnunuz ..Aynı minvalde devam..Kaleminize kuvvet...Allah istikametten ayırmasın....

  • özkan

    29.10.2016 07:21:16

    Ahmet bey; tebessüm nasıl birşeydi, sevinç nasıl bir histi... unuttuk ki...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı