"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanların ayırt edici özellikleri

Ahmet ÖZDEMİR
01 Kasım 2021, Pazartesi
İnsan, kâinatta varlıkların en şereflisi olarak yaratılmıştır. Bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır: “Şüphesiz Biz insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık.” (İsrâ Sûresi, 70)

İnsanlar böyle yaratılmakla birlikte makamı sabit değildir. 

Buna da şu âyetle işaret edilmektedir: “Şüphesiz o çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzab Sûresi, 72) 

Said Nursî bu âyetlerden hareketle der ki: “Cenâb-ı Hak, kemâl-i kudretiyle, nasıl bir tek şeyden çok şeyleri yapıyor, çok vazifeleri gördürüyor, bir sayfada bin kitabı yazıyor. Öyle de, insanı, pek çok envâ yerinde bir nev-i câmi halk etmiş. Yani, bütün envâ-ı hayvânâtın muhtelif derecâtı kadar, bir tek nevi olan insan ile o vezâifi gördürmek irade etmiş ki, insanların kuvâlarına ve hissiyatlarına fıtraten bir had bırakmamış, fıtrî bir kayıt koymamış, serbest bırakmış. Sair hayvânâtın kuvâları ve hissiyatları mahduttur, fıtrî bir kayıt altındadır. Hâlbuki insanın her kuvâsı, hadsiz bir mesafede cevelân eder gibi, gayr-ı mütenâhi cânibine gider. Çünkü insan, Hâlık-ı Kâinatın esmâsının nihayetsiz tecellîlerine bir ayna olduğu için, kuvâlarına nihayetsiz bir istidat verilmiş.” (Mektubat, s. 555-556) 

İnsanların duygularına hayvanların aksine yaratılıştan bir sınır konulmamıştır. İnsan Allah’ın sonsuz isimlerinin tecellilerine birer ayna olduğu gibi, kuvalarına da sayısız kabiliyetler verilmiştir. Adeta her insan bir kâinat hükmüne geçmektedir. Sanki onların gücünü insanlara vererek, onlardan beklediği neticeleri insanlardan beklemektedir. Hâlbuki diğer hayvanların kuvveleri ve duyguları sınırlıdır. 

İnsana bir dünya verilse hırs ile başka dünyaları da isteyecektir. Nefsine çok düşkün olduğundan başkalarının zararlarına da dikkat etmez. Ahlâksızlıkta sınır tanımadığı gibi, güzel ahlâkta da sıddıklar derecesine yükselebilirler. Hayata lâzım olan şeylere karşı çok cahildir, ama her şeyi öğrenmeye de muhtaçtır ve mecburdur. Bunun için okullar, kurslar açılmıştır. Bazan bir mesleği öğrenmek için hayatının önemli bir bölümünü harcayabilmektedir.

Yerinde harcanmayan gayr-ı meşrû bir sevginin cezası, acımasız bir musîbettir. Yerinde sarf edilen bir muhabbetin sonucu, hurilerle süslenmiş bir Cennettir. Yine insanın bütün arzularına tam cevap verecek yer yine Cennettir. Allah’ı sevmenin ölçüsü, Habibullaha (asm) uymaktır. Yani Sünnet-i Seniyyeye tabi olmaktır.

Kulluk görevi (ubudiyet), geçmişte verilen nimetlerin sonucudur. Biz ücretimizi peşin olarak almışız. Ona göre ibadet yapmakla ve hizmetle mükellefiz. İbadet, lezzetli, nimetli, rahatlı ve hafif bir hizmettir. İnsanlar bunları yapmakta çok defa tembeldir. Biraz ibadet etseler, karşılığında çok şeyler beklemektedirler. Allah, Cenneti ve ebedî saadeti fazl ve keremiyle ihsan eder. İnsana düşen iş, Allah’ın rahmet ve keremine sığınmaktır. 

O’nun şu emrini dinlemektir:

“Ancak Allah’ın lütfuyla ve rahmetiyle ferahlansınlar. Bu onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” (Yunus Sûresi, 58)

Allah’ın ilk emri “Oku!” olduğuna göre her şeyi, her olayı okumamız lâzımdır. Kendimizi okuyabildiysek ne mutlu. 

Bediüzzaman’ın şu sözü çok anlamlıdır: “Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa, hayvan ve camit hükmünde insan olmak ihtimali var.” (Sözler, s. 1121)

Okunma Sayısı: 2761
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı