“Menfaat üzerine dönen canavar siyaseti” takip eden insanlık adeta kudurdu… Silâh üretip fakir ülkelere satıyor, iki türlü sömürüyor.
“Avrupa zalimleri ve Asya münafıklarının” yağma ve sömürü düzeni devam ediyor!
Bunun teşhisi şu: “Reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler. Öyle ise, şimdi onların yanındaki akıllarınızla konuşacağım:
Eyyühe’r-rüûs ve’r-rüesa! Tekasülî olan tevekkülden sakınınız. İşi birbirinize havale etmeyiniz. Elinizdeki malımızla ve yanınızdaki aklımızla bize hizmet ediniz. Çünkü, şu mesakini istihdam ile ücretinizi almışsınız. İşte, hizmet vaktidir... (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 77-78)
Müslümanlar cehalet, fakirlik ve ihtilâfın kaos ile krizi, âdeta “cehalet çağı”nı yaşıyor.
Kurtuluşun, asırlardan beri tecrübe edilip sonuç alınan tek formülü var: Asr-ı Saadet Müslümanlığı.
Mâlûmdur ki, insanlarda huy, 40 yaşına gelindiğinde artık damarlara işler ve meleke hâline gelir. İster menfî, ister müsbet olsun, alışkanlıklar artık vazgeçilmez unsur olarak kalıcı olurlar. Yâni, bağışıklık kazanırlar. Dem ve damarlara işleyen alışkanlıklar ne silâh zoru, ne teknik imkânlar, ne ameliyat, ne de “siyaset”le kaldırılabilirler!
Ancak, Asr-ı Saadet iman ve eğitim modeli bizi kurtarabilir. Sigara gibi küçük bir alışkanlığı, büyük ve dirâyetli idâreciler, padişahlar bile kaldıramadılar…
O cehalet devrinde 550’li yılların Arap Yarımadası’na tarihî ve sosyal bir seyahat yapıldığında, şöyle bir manzara ile karşılaşılır:
Bedevî, kavmiyetçi-ırkçı, kan dökücü, faizci, kumarcı... Alkol, fuhuş ve zina gibi ahlâksızlığın en katmerlisi hüküm sürüyor... Sayısız evlilik anlayışı... Kızlarını diri diri gömecek kadar vahşi... Vahşi gelenek ve âdetlerinde mutaassıp... Putperest, fal ve kahinlikte şeytana taş çıkartacak kadar dessas... Ticârette hilebazlık, zorbalık...
Kuvvetli olan zayıfı ezdiği, hayatın yalnız maddî çıkarlardan ibâret olduğu, sair insanların ve varlıkların değerinin olmadığı, yaşayışın mânâsız olduğu ve her türlü sosyal hastalıkların cirit attığı çarpık bir çapulcu topluluk... Diğer toplumların da bundan aşağı kalır tarafları yoktu.
İşte, böyle bir devrede Hz. Muhammed Arabi (asm), rahmeten lilâlemîn olmak üzere kâinata teşrif eder.
Ve 23 sene gibi kısa bir zamanda bütün kötü huyları kaldırıp en güzel ahlâkı yerleştirir.
Asırlardır tecrübe edilip sonuç alınan formül budur.
Peygamberimiz (asm) Cehalet devri ve asırları kurtardığı gibi, bizi de kurtaracaktır!