Kimileri, hak ve hürriyetler konuşulduğunda, “Eğitim şart, okumak şart” diye sıralar kendileri okumasa da…
Eğitim şart. Ama, insanı insan yapan “vasat/denge” durumuna getiren terbiye ve talim şart. Darwinizmden, Kemalizmden arındırılmış bir eğitim. Müstebit zihniyetten kurtarılmış hür, nur bir eğitim.
İlim şart. Ama, fen ilimleriyle din ilimlerinin yan yana, iç içe okutulduğu bir eğitim sistemi: Çünkü, İslâm toplum modeli ve sistemi herkesi kucaklayan ve huzurunu temin eder.
Maârif (ilim, bilgi): Bediüzzaman, öngördüğü devlet ve toplum modelinin güçlü olabilmesi için, gerek ferdlerin, gerekse âile ve cemiyetin, isabetli bir eğitim sistemiyle yetiştirilmeleri gerekir.
Maarifteki temel esprisi de şudur: “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder.” (Bediüzzaman Said Nursî, Münâzarât, s. 127) Yâni, yeni fenleri, fen ilimlerini medreseye sokmak, din ilimlerini de, imân ve ahlâk bilgisini de fen ilimleriyle birlikte vermek...
“Hükûmetin istibdâdı, küçük istibdatların pederidir” (Nursî, age, 33) diyerek, baskı ile değil, eğitim ve hürriyet esasları üzerine müesses olması gerektiğini söyler.
İslâmiyet şart. Ama “doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluk ve istikameti göstermek” şarttır.
Son 15-20 senedir bilhassa siyaset canibinden dinin içi boşaltıldı. Bütün mukaddes değerler siyasete alet edildi! Ve yine ne yazık ki, “dindarlığın” da içi boşaltıldı. Hak-hukuk tanımaz, işi ehline vermez, başkalarının haklarını gasbedenler “dindar!” diye takdim edildi. Oysa, “hakikî dindar bunları yapmayanlardır!” Demek ki, “AKP dinin içini boşaltma ve dindarlığı iğdiş etme projesi!” idi. Ve artık mafyatik ifşaatlarla tamamen maskesi düştü!
“Zaman-ı saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize bildirmiyor ki, bir Müslüman muhakeme-i akliyesiyle başka bir dini, İslâmiyete tercih etmiş olsun ve delil ile başka bir dine dahil olmuş olsun. Dinden çıkanlar var, o başka mesele...” (Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 259)
Evet, önce bizim “anlayarak ve kabul ederek” İslâmiyete girmemiz gerekir ki, nümune-i imtisal olsunlar!