"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ayva sarı, nar kırmızı

Ali HAKKOYMAZ
08 Kasım 2025, Cumartesi
-Cahit Sıtkı Tarancı’ya…-

Sonbahar dökülür gelir.

Yaz sökülür gelir.

Sen de böylesin.

 

Dişlerin sökülür gelir.

Düşlerin dökülür gelir.

Aynalar neylesin.

 

Bütün mevsimler sen/de…

Bir yanın cıvıl cıvıl bahar…

Bir yanın sonbahar; ağlar.

 

Kış gibi donup kalansın.

Giden gölgelere ağlayansın.

Yapraklar gibi savrulansın.

***

Renkler seni söyler, besteler seni… Mevsim denilen sensin…

*

Dünya kurulduğunda ilkbahar mıydı ki… İlkbahar, yaz, sonbahar, kış diye şiir gibi bir çırpıda sayarız mevsimleri!

*

Ve baş döndüren hızla geçip giden hayatı anlamaya çalışırken ölüm dikilir karşımıza.

*

Aslında mevsimler aynasında kendimizi seyretsek… Hayata ve ölüme arkadaşlığımız pekişecek.

Mütevekkil kuşlar, ağaçlar gibi hayatla konuşacağız.

*

Hâlin dilden üstün olduğunu sarı yaprakların gönüllü gönülsüz kelebekler gibi düşüşünü seyredince daha iyi anladım.

*

Ölümün ve hayatın sadeliğini bir kelebeğin uçuşunda ve ölüşünde okumamak mümkün mü!

*

Şairlerin vedâlara gözyaşlarını bilirsiniz.

“Ayva sarı, nar kırmızı… Sonbahar…”

Neymiş?

Vakitler renkleri; renkler vakitleri söylermiş.

*

Çok kişi, çok şeyi görmeden geçip giderken… Ressamlar, şairler orda durup oya’lanırmış. Bir oya gibi zamanı işlemeden, okşamadan yaşamak mı olurmuş!

*

“Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar…” dediği “tahavvülat” işte; aynalarda gözlerimize düşen.

**

“Neden böyle düşman görünürsünüz;

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?” derken… İçine bir kurt düşmüş demek. Düşer.

*

Ve…

“Yaş otuz beş yolun yarısı eder.” dese de Cahit, kırk altısında bitirir dünyayı. Sonra yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen Ziya Osman düşer peşine bir yıl sonra kırk yedisinde.

*

Dizlerimize ağrılar oturunca gafletimiz “yaralanıyor“ biraz. Yokuşlar yormaya başlayınca… Eski iştahımız paslanınca… Arsız yanlarımız uslanınca…

*

Yok; ne yazsam “o diyeceklerimi” tutturamıyorum. Fâniliği kendime unutturamıyorum.

*

İşe güce koyuluyor gibi yapsam da mezarlar yolumu kesiyor.

*

Esilen “heyecanımı” yerine koymam için dünyanın renkli haline salın diyor içimde bir yerler. Gel gör ki Mecnun’dan beter bende ayrılık yarası.

*

Dünyanın tapusunu neyleyeceksin diyorum da… İğnem düşse gözüm yerde…

*

Faniliğimin aynasında ebediyeti seyretme sermayesi bütün yaralarımı gül gülistan eyliyor.

*

Bunları Cahit’le konuşmak isterdim. Kesin ikimiz de ağlardık. Ağlardık ama geçip gidenlere bağlandıklarımızın boşunalığına…

Okunma Sayısı: 164
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı