Risale-i Nur hizmetlerinin başlangıcında Bediüzzaman’ın her türlü sıkıntılar ve maruz kaldığı hücumlar karşısındaki hissettiği elemleri, üzüntüleri yanında bulunan talebeleri de hissediyorlar ve üzülüyorlardı.
Elbette ki küfrün ve ehl-i daletin en şiddetli hücumlarının yapıldığı zamanlarda Üstadın yanında olmak saff-ı evvel olmak kolay değildi.
Üstad yanında bulunan ve Nur hizmetinde ellerinden geldiği kadar bir şeyler yapmaya çalışan talebelerine daima çok disiplinli davranmıştır.
Evvel-ahir düstur ise iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetinde taviz yoktu! Tembellik, gaflet ve unutmak ise hiç yoktu!
Bediüzzaman’ın yanında hizmetler için bulunan talebelerine müsamahasız davranmasının sebebi ise daha sonra ortaya çıkacak olan dağlar büyüklerindeki imtihanlara karşı kuvve-i maneviyelerini hazırlamaktı.
Bediüzzaman’ın her on beş günde yanında kalan Nur hizmetkârları ile yaptığı toplantılarda onun konuşmasından herkes kendine düşen hisseyi alırdı. Bediüzzaman onları daima Risale-i Nur hizmetleri için ayık tutmaya, gayretli ve şekli olmaya, ümit var olmaya, yeise düşmemeye hazırlardı.
Aradan geçen bu kadar zamana rağmen isim ve resim değiştirmiş iman, Kur’ân düşmanlarının hücumları bitmek bilmeyen küfr-i tazyikleri ve aldatmacaları bitmiş değil; daha çeşitli ve şiddetli bir şekilde devam ediyor.
Öyle ise Risale-i Nurlarla iman Kur’ân ve İslâmiyet hizmetinde bulunduklarını varsayanlar daha başarılı daha dikkatli, daha çok okuyan ve daha çok anlayan hademeler olmak zorundadırlar.
Ebetteki Kur’ân’ın bu zamandaki muhteşem tefsirleri olan Risale-i Nurları çok okuyan, çok anlar, çok anlayan da hizmet eder.
Zaman değişiyor, asır başkalaşıyor, ama Risale-i Nur hizmetlerinin esasları değişmiyor ancak daha çok çalışmak, daha çok gayret ve daha çok dikkat istiyor.
Artık hizmetler süzüle süzüle okuma basamağına kadar inmiştir. Bu basamaklar ise ancak ve ancak çok çok okumakla çıkılır ve hizmet derecesi yükseltilebilir. Gayret, dikkat ve çalışmak bizden, muvaffakiyet ve inayet Allah’tandır…