Huzmeleri, mahmur gözlere düşen “gün”ün, günü…
Hiçbir insan kusurdan, kabahatten, günahtan hali olmadığından, bazı günler ve geceler arınmak için önemli bir fırsat oluyor; Rabbimiz, bu fırsatı kullarına sunuyor. Ve “Haydi!” diyor, “Yok mu isteyen?” buyuruyor.
Kul olmanın acziyetiyle, insan olmanın zafiyetiyle her haltı işleyen beşer, döner, nadim olur; Sultanının kapısına başvurur.
İşte, bu gece de, böyle gecelerden bir gece; Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağını umduğu Berat Gecesi idi...
Yaşadığımız hayat sahneleri ve dolayısıyla, hasaret perdeleri bir bir hayalimize geldi, kusurlarımız, bütün çıplaklığıyla gözümüzün önüne serildi bu gece..
Akıbeti çoğu zaman görmedik; bu geceyse, pişman olduk inledik.
Bütün mevcudatın ahvalini bilen, ahını işiten; dertlerine derman yetiştiren Rabbimiz, umulur ki bu gece, bizim fîzârımızı da işitmiş, günahlarla âlûde sayfamızı silmiştir.
Dileriz: Mü’minâtın sayfası da bembeyaz olmuş ola.
Her dem bundan ümitvarız.
Risale-i Nur’da “Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi”1 denildiği gibi; eğer affetmeyecek, günahlarımızı mağfiretiyle kuşatmayacak olsaydı, “Yok mu Benden af isteyen onu affedeyim, yok mu Benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musîbete uğrayan ona afiyet vereyim” hitabıyla bizlere muhatap olur, böylesi bir fırsat kapısını aralar mıydı Rabbimiz?
O’na, affetmek yakışır; bize ise affına lâyık olmak düşer.
Bugün, idrak ettiğimiz gecenin; “gecesi kıyam, gündüzü siyâm” olarak tabir edilen mübarek gecelerden biri olan Berat Gecesi’nin nehârı. Yani, ehline göre bugün, kalkılan bir sahurun, tutulacak orucu.
Mübarek gecelerin gündüzüyle alâkalı hüküm, bu!
Tanyeri ağarıncaya kadar mağfiretin mevhibesi olan, İlâhî ikramla dolan bir Berat Gecesi’nin gündüzü.
Demek bugün, mü’minlere, bir cihette bir düğün…
İnşaallah, bizler de, beraat eden bahtiyarlar arasında oluruz.
Bundan sonra, çıktığımız uzun yolda selâmetle gitmek için; vardığımız O huzura yüz akıyla girmek için, sayfaları temiz tutmak gerekir.
Yâ Tevvâb!
Bu âlemin gecesi de, gündüzü de kudret elinde.
Hayat da memat da Senin emrinde! Dilersen affeder, dilersen kahredersin kullarını.
“Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl. Amin!”