Şu devirde bilmemek ne kadar mazerettir bilemem, ama bildikten sonraki bilmezlik, affedilir şey değil; hataların büyüğü.
İnsan bazı gerçeklere vâkıf olduktan, güzellikleri tanıdıktan sonra buna bigâne kalması gönle bar, kalbe hasar oluyor. Tanımak, bilmek, duygu ve lâtifelerin güzel şeye yönelmesi Allah’ın kullarına bir lütfu.
Yanmak yakınmak kaybedilen zamanı, boşa geçen yılları telâfi etmiyor; giden, geri gelmiyor.
“Neden yapmadım?”, “neden yaşamadım?” diyerek ahu figân faydasız. Hasan-ı Basri (ra), insan hayatının kısalığına dikkat çekiyor ve şöyle öğüt veriyor:
“Dünya üç gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarının geleceği belli değil. Öyle ise bugünün kıymetini bil.”
Gerçek de bu değil mi?
Bu hesaba göre, gün, bugün!
Kurtarabildiğini kâr say, zayi olanı ise zarar.
Zira “İnsan bin yıl yaşasa bile, arzu ve ihtiyaçlarının hepsini tamamlayamaz.” 1
Gaybı, Allâm’ül-guyûb olan Allah’tan başka kimse bilmez.
Bildiğini, bilip; bitmek tükenmek bilmeyen isteklerle, insana, gidilmeyecekmiş hissi veren ebediyet tevehhümüyle aldanmakta fayda yok.
Değişmeyen hakikat; her canlının behemahal gideceği âhiret.
İşte, bunun içindir ki, Hz. Geylânî (ks); “Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız” ikazının ardından, “Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz”diyor.
Demek ki, her zaman, her şeylere hamile!
Yunus Emre’nin, “Mal da yalan mülkte yalan, var birazda sen oyalan” mısraında olduğu gibi; makam mevki, şan şöhret; mal mülk, evlât ıyal bu yerlerde oyalanma aracı.
Haylazlığa harcanacak zaman yok!
“Zaman, iman kurtarma zamanıdır.” 2
Esasen, oturup; “Bugün Allah adına, hayırlı amel olarak hangi şeyleri yapmadım?” diye ihmallerimizi, yapmadıklarımızı gözden geçirmemiz, kendimizi murakabe etmemiz gerekmez mi?
Bunu, burada kendimize sormazsak, yarın orada, elbet soran olacak.
“Ömür kısa, lüzumlu işler pek çoktur.” 3 Madem öyle, henüz buradayken, gafletten uyanıp, bu sualin arkasına düşelim!
Uyanamayıp, sabah namazını kaçıran Sultan III. Murat Hanın hicranının sesi olarak,
“Bu dünya fanidir sakın aldanma
“Mağrur olup tacu tahta dayanma
“Yedi iklim benim diye güvenme
“Uyan ey gözlerim gafletten uyan” dediği gibi; uyanıp silkinen, kusurunu görenlere ne gam...
Dipnotlar:
1- Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig: 5431.
2- Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 211.
3- Said Nursî, Barla Lâhikası, 57.