"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anaforizmalar - 3

Armağan Bahtiyar
19 Ağustos 2016, Cuma
Okuma oranı düşük ülkeler; yüksek miktarda gürültüyü muhtevîdir.

Acele “can” aranıyor!

*

Canın sıkılıyor. 

Kitap da okumuyorsun.

Emellerin almış başını gidiyor;

Her şeyi dünyada istiyorsun;

Canın sıkılır!

*

Dünya nüfusu... “adam” sayısı kadardır!

*

Ah, dostlarım!

Konuşuyoruz; tıkanıp kalıyoruz bir yerde!

Kem küm ediveriyoruz!

Zorlanıyor muyuz; yanlışa, “yanlış” derken!

Hakikati yaraladığımızdan haberli/habersiz;

Nice kelimeler düşüyor dilimizden.

Konuşmalar yürümüyor, çok zaman.

Bir cadı kazanı; kaynayan.

Ne q atıyoruz içine.

Çok yorulduk; uyusak?!...

*

Kendin hariç; herkesi merak ediyorsun!

*

Aslında aşk... bütün mevsimlere uğrar! (Mevsimler mi aşka uğrar/dı?!...)

*

Kalemin cızırtısı; silâhın patırtısından güçlüdür.

*

Ben değişmedim; kendini görüyorsun aynada!

*

Canın mı sıkılıyor?!... Yaşamayı alışkanlık haline getirmiş olmayasın?!...

*

Geceler bir bilmeceyse; çözelim!

*

Dünya mı?

Hangi dünya?

Kendi dünyana baksana!

Şaşı seni!

*

Gevezelik yani lâfızperestlik yani sadece konuşmak için konuşmak var ya... bir sıkılıyorum ki öyle durumlarda... sormayın!

*

Okul/mektep/medrese demek; dört duvar değil; bu senin iç hikâyen... Bir şeyi tutuşun, bırakışın, bırakmayışın... İçini dışını okuyuşun... Her dem kendine nasıl bir diploma verdiğin... 

*

Şimdiki medeniyet demek... {durup dururken} dünyayı huzursuz etmek demek.

*

Kelime öğrenmen yetmiyor; bir de konuşmayı belle; öyle görüşelim!

*

Gördüğüm kadarıyla ana-baba evlâdını; doktor, ha(s)tasını; muallim, talebesini; hoca, cemaati/ni tanı{ya}mıyor. Nasıl olacak o zaman eğitim, terbiye, tanışım, bilişim, teşhis, tedavi?!...

*

Yâr, yar, yar. Yâr (sevgili), yar (uçurum), yar (yarmak, yol açmak)... Sevgiliyle olmak; bir uçurum yakınlığı mı; hep yeniden yeniye yaralanmak, yol açmak mı?!... Bu üç kelimenin yüzde doksan dokuz şekil akrabalığı, böyle yollara, köprülere götürdü beni.

*

Yaz Kızım! Karar: Muhabbet hapse mahkûmiyetine...

*

Bakıyorum da bu gözlerindeki at gözlüğü... Görüşlerini köreltmek bir adım ötesi kör etmek için... Bu gözler sana emanet... At, gözlüğü...

*

Sabah olsa da uyansak; (ve/ya) biz uyandığımızda mı sabah olacak?!

*

Aceleye sor: “Nereye gidiyorsun?” diye... aceleden cevap da veremez! Acele bir yere varmaz; varsa da bir şey anlamaz! Yolun da keyfini süremez; dürer, büker; bir kenara kor; zira acele denilen şey; kör...

*

Sigara alır gibi kitap aldığımızda; dünya çok başka şeyler konuşacak.

*

“Aşksız âdem hayvan imiş!” diyor, Yunus. Tamam da aramızda aşklı mı var; aşksız mı; nasıl ayıracağız?!...

*

Samimi/ni/yet sağlaması: Kalbini götüremeyeceğin yere; geliyorum/gidiyorum deme!

*

Ne kadar da çok şey biliyorsun; gazete manşetleri gibisin; çoğu zaman; saman alevi... Kalbini, zamanı aydınlatan şeyler söyle! Bir güzel şeyler söyle! Zaman şeridi durmadan dönüyor da... 

*

Yalanın sökülüp atıldığı bir dünya arıyorum. 

*

Mesele anlaşıldı: Silâh fabrikaları açlık; ilâç fabrikaları hastalık; okullar cehalet imal ediyor!

*Şu Günü, Bu Günü’ne ben de bir gün ilâve edeyim: “Paraya El sürmeme Günü!” Dünya görsün; parasız da olunduğunu! Zaten çoğumuza bu nesneyi birileri koklatmama kararı almış! Tüketime körük olmayalım!

*

İlâçların yan tesiri; dostların can tesiri var! Hangisi ilâç!

*

Gelişmekte olan ülkeler arasındayız, lâfından ben bıktım; siz de bıkın! Ne demekse: gelişmek?!...

*

Unutacaksan unut; unutuyormuş gibi yapma!

*

Her kelime, yeni bir iklim; sözlükleri karıştırırken hissediyorum da...

*

Koltuk sevdalılarını anlamıyorum. Bir kere dünya fani... Dünyada adalet, gelir dağılımı orta yerde... Yani işin ehilleri pek de ortada yok. İşin garibi: “İşi yapamıyorum; gidiyorum!” diyen de pek yok! Oturun kitap okuyun. Torunlarınızla gezin. İdarecilik; okumak, bilmek ister. Zor değil; ağır işlerden... Bir bilen vardır bir yerlerde; bilmiyorum, desin; ayıp değil ki!

*

Emellerim, ah! Ölümü unutturup duruyorsunuz bana!

*

Çocukların gözyaşlarını çoğaltmak, oyuncak paralarını silâha yatırmakmış meğer yeni dünya düzeni dedikleri şey!

*

Dünyanın bir yerinde bir çocuk bir deri bir kemikse... silâha onca para ayıran bir dünyanın hiçbir yerinde demokrasi yoktur.

*

Bakıyorum da... dünya sırtında imiş gibiler, o kadar çok ki... Cehalet çeşit çeşit; öyle ya!

*

İnsanlarla hoş geçinmek de aklın şubelerinden diye okuyup öğrendimdi. Şimdi bakıyorum da...

*

Zaman seni söyler.

Seni söyler akan sular.

Ellerime bir gökyüzü dokunur.

Kuşların adı: Çığlık...

Seni söyler sabah akşam...

*

Her seçim/de... kendini yeniden  seçmiyor/ayırmıyor/tanımıyorsan... seçmek maddesine bak, sözlükte!

*

Ve otobanlar...

Ve gökdelenler...

Ve fabrikalar...

Bölüyorum/topluyorum ve saire...

Niye “huzur” çıkmıyor?!...

*

“Hayat nedir?” sorusuna cevap veremeyen okulların diplomaları; neyin cevabı olabilir ki!

Okunma Sayısı: 2100
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı