"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlık ittifakı

Armağan Bahtiyar
26 Nisan 2019, Cuma
Git gide her şeyin içi ve hatta dışı da boşaltılıyor.

Bu nasıl bir “hız” çağı! Bütün bir hazların düşmanı...

*

Gıdalar gıda değil... Espriler ince, lâtif olurdu; değil mi! Sular berrak değil... Ekmekler çoktaan bozuldu. Emekler (yemeğe) yetmiyor.

*

Okullar cehalet diploması dağıtıyor. Hocalar da aklını kiraya vermiş; ellerine tutuşturulanı okuyor; orada bile kurgu, durgu, kaygı, sevinç, vurgu, tonlama (arada) kayboluyor. Kitaplar hâlâ korkulu rüya... Öğrenci öğretmene; cemaat hocaya soru sormaya çekiniyor. Bir türlü dinmeyen soğuk bir rüzgâr... Hangi çağda mıyız; ne bileyim: Kayıp Çağ...

*

Çocukların sokağı yok... Kuşların yuvaları yıkılıyor bir bir... Dünyada her canlıya yer var da... canlı olup da kansız çok... Ağaçlar durmadan devriliyor. Evler plastik... Kafalar beton... Kuşların bestesini susturanlar, heey! Ayağa kalkın; suçlusunuz!

*

Haa, aslında içi dışı boşaltılan; önce kelimeler... Kelimelerimiz hem çok azaldı, öldü; kalanlar da çok yaralı... Kültür azalınca; küfür çoğalıyor. Kelime bitince yumruk devreye giriyor. İnsan, kelime demek...

Ne kadar kelimen varsa; o kadar insansın... Artık ne Yunus var ne Yahya Kemal... Onları da pek okuduğumuz söylenemez.

*

Bediüzzaman diye de biri gelmiş ki artık bir daha gelmez. Onu da yanlış okuyoruz ya da noksan...

Çok net bir adam... Çok berrak, çok şeffaf... Büyük Caddeye çağırıyor bizi. Dünya ve ahiretin şifrelerini veriyor. Belli bir kesime sığacak biri değil... Bütün bir insanlık için yazdıkları... Kimi tarikat diyor kimi şeyh zannediyor. Ne o, ne öteki... Ben de talebeyim, diyor. Ders arkadaşınızım, diyor. Duânıza muhtaç kardeşiniz... diyor çok yerde, imzasının yanında...

Öteki beriki demiyor; Nurun dairesi geniştir diyor; kucaklıyor. Bir partinin, derneğin, vakfın, cemiyetin ne payesini istiyor, ne payandası oluyor. Gizli kapaklı hiçbir işi yok... Kulisten, fiskostan, gıybetten öylesine uzak... Cumhuriyetçi, hürriyetçi, demokrat... Herkesin görmek, görüşmek, konuşmak için can attığı, uzun uzak yollardan gelip günlerce görüşme gününü beklediği enteresan bir kimlik...

Parada pulda, makamda gözü yok... Muktesit... İktisat Risalesi; şu iktisadî çıkmazımızın ilâcı... (İktisat fakültelerinin programları çınlasın.)

Şöhreti riyakârlık sayıyor. Muhabbet diyor; baş başa verip konuşabilelim yani meşveret diyor; daha büyüğüne de şûrâ diyor. (Anladığım kadarıyla Meclis’e tetabuk ediyor.)

*

Bütün meselesi hakikat... Yalnız hakikat konuşsun istiyor. Birileri de onun adına ahkâm kesiyor.

Hayır! Kâinata meydan okuyan adam kalıplara, gruplara sığar mı hiç! Kenara çekilin!

Dar kalıplarla, dar düşüncelerle bir ömür mücadele etmiş birisine bu eziyeti etmeyin!

Sen öyle anlıyorsun; öteki de başka yorumluyor. Perde olmayalım yeter ki... başka ihsana gerek yok...

*

İttifak arıyoruz. Harika! Biz ayrılamayız zaten. Bizi birbirimize bağlayan bağlar çok güçlü...

Bakmayın o parti bu patırtı... Ayrı yerlere oy verenler de birçok şeyde beraber... Partiler hizmet için yarış vesilesi... Seçimlerin kazananı kaybedeni olmaz. Kim daha çok “hizmetçi” ise; bayrak ona verilir.

Buna da demokrasi denir.

*

İttifak arıyoruz değil mi; arayalım. Arayalım da kaybettiklerimiz düne kadar bizim hüviyetimizdi.

Padişahın önünü yaşlı aceze bir kadıncağız kesebilir, hesap kitap sorabilirdi. Halifeye cübbesinin kumaşının nereden geldiği rahatlıkla ve herkesin içinde sorulurdu. Ta ki kafalarda soru şüphe kalmasın. Boşuna Ömer’in adaleti denmedi. Adaletin bitmesi; kıyametti çünkü...

*

O zaman ittifaka buyurun: Yalansızlık ittifakı... duymuş muydunuz?

Doğruluk ittifakı... herkesin yüzünü güldürür; susadık ki doğruluğa, ah!

Adalet ittifakı; var mısınız? Hürriyet ittifakı; ne dersiniz? Hak hukuk ittifakı; itirazınız var mı?

Kanun önünde eşitlik ittifakı çok mu uzak bize? 

Üstünlük taslamak gibi bir niyetiniz varsa; diyeyim: Kim ne kadar insansa; üstünlük oradan başlar ve zaten “insan” da üstünlük taslamaz. 

O zaman gelin; hemen, şimdi, burda, herkeslerin gözü kulağı önünde ittifakımızı ilân edelim: İnsanlık ittifakı...

*

Efendim; sesinizi pek duyamadım da... Evet... insanlık ittifakı... Dertlerimiz sevinçlerimiz aynı... 

En büyük derdimiz: Ölüm... Nasıl öleceğimiz, derdi... 

En büyük sevincimiz: İnsan doğduk, insan yaşamak, insan ölmek... İnsanlık ittifakı... hoş sefa gelmişler. Baş koltuğa oturtalım onu. Hakkı ve halkı üzmeyelim.

Okunma Sayısı: 2321
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı