"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikat mesleği

Cahit ÖZPINAR
20 Temmuz 2019, Cumartesi
Hakikat, rahmet kadar tatlı, güneş kadar parlak, hava kadar kuşatıcı, ab-ı hayat kadar tesirli bir iksirdir.

Allah adına kâinata bakan her insan, manevî gücü ölçüsünde güneş kadar parlak, bu hakikatleri film seyreder gibi bir bir seyredebilir. Peygamber Efendimizin (asm), duâlarından biri hakikatlerin gelişmesiyle ilgiliydi. Bu duâ, “Rabbim, bana eşyanın mahiyet ve hakikatini göster.” (Cami, Levaih, s. 2) şeklindeydi.

İslâm kahramanlarının gittiği yol buydu. İşleri uzun ve çetrefilli yollara başvurmaksızın, doğrudan doğruya doğru olan hakikate ulaşmaktı. Evet, İslâm kahramanlarının her şeyi hakikatti, gerçekti. Hakikat için yaşarlar, hakikat peşinde koşarlar, doğru yolda ilerler, hakikat için ölürlerdi.

Büyük âlimler, müçtehitler eserlerinde satır satır hakikatleri nazara vermişlerdir. Onlar araya hiçbir vasıta koymamışlardır. Her vakit perdesiz, engelsiz, gerçekleri göstermişlerdir. İslâmî ve İmanî eserlerin her sayfasında, hakikatlerin billur sütunlarını görmek mümkündür. Her şey, en büyük hakikat olan Zat-ı Zülcelâl’in varlığı, birliği, kudreti, gücü ve iradesinin en büyük şahididir. İnsan gözünü açıp şu âleme baktığında, göz dikip incelediği her şeyde, bu hakikatleri görecek ve duyacaktır. Hayat, baştan sona kadar bir hakikatler kuşağıdır. Şu kâinatı bir ağaç gibi düşündüğümüzde bu ağacın ahiret gibi bir meyveyi vereceği de kesinlikle hakikat olarak karşımıza çıkar.

 Hayatın hakikati olan, doğum, hayat, ölüm, ibadet, taat, rızık ve sosyal ilişkilerle ilgili bir çok mevzuun doyurucu izahları, İmanî eserler olan Risale-i Nurlar’da, çok bedihi bir şekilde açıklanmaktadır. Doğumun vazife başlangıcı, ölümün terhis teskeresi, hayatın ise bir imtihan olduğu apaçık bir dille, en etkili şekilde anlatılmaktadır. Her insanın korkup ürktüğü ölüm, hakikatte bir yer değiştirmedir. Yani tebdil-i mekândır. Ölüm, bu dünyadan daha güzel bir âleme geçiştir. (Ölüm zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana bir dâvettir.) Ebedî hayatın başlangıcıdır ölüm. Hakikatler hakikati olan İslâm penceresinden bakıldığı zaman, hayatın en korkunç hadiselerinin altında dahi bir rahmet tecellesinin var olduğu görülür. İslâmiyetin Nurlu yolu bizleri bilim içinde hakikate götürmektedir. İlmî ve mantıkî delillerle gerçekleri ispatlamış tasavvuf ve tarikat yerine doğrudan doğruya, ilm-i kelâm, ilm-i akide ve usûl-ü din içinde bir velâyet-i kübra yolunu göstermiş, fen ve felsefeden kaynaklanan dalâletlere, sapıklıklara karşı galebe etmektedir. Mü’minlerin bu dehşetli dalâletin karşısında, “Acaba İslâmiyette bir hakikatsizlik mi var?” diye sarsılan, şüphe ve vesveseye düşenler, Risale-i Nurlar gibi imanın ve İslâmın, bütün hakikatlerini ispat eden; felsefeyi mağlûp edip zındıkayı susturan bir eser çıktığını öğrenen, dünyanın ücra köşesinde ki bir Müslümanı vesveseden kurtarır, onun imanını kuvvetlendirir.

İşte Risale-i  Nurlar doğrudan doğruya  hakikatlerden bahsederek hayatın mahiyetini bütün gerçekliğiyle göstermektedir. Fertleri kara gözlükle şu kâinata bakmaktan kurtarmaktadır. 

Onları ümitsizlik, karamsarlıktan kurtarıyor. İnsanlarımıza şevk ve ümit kazandırmaktadır. İnsanlarımızı hayatın ağır yükü altında ezilmekten kurtaran bu imanî ve Kur’ânî hakikatler manzumesidir.

Okunma Sayısı: 1349
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı