"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Macron, Fransa, Avrupa Birliği

Şükrü BULUT
22 Ekim 2025, Çarşamba
Geniş bir zamana yayılmış, Avrupa Birliği’ne büyük zararlar vermiş Parisli kahramanlarımızın hikâyelerinin dalları, başka yerlere de uzanabilir. Maksadımız; semavî dinler, demokrasi, adalet ve sosyal devlet tarafındakiler olarak tarihe not düşürmektir.

Meşhur Spiegel dergisi, “Elysee Sarayı’ndan Zindana” başlığını, eski cumhurbaşkanı Sarkozy için atmış. Yeni nesiller, Sarkozy’nin, Küreselcilere dayanarak, 2007 seçimleri için rüşvet aldığı  eski Libya devlet başkanı Kaddafi’nin öldürülüp ülkesinin paramparça olması istikametinde, yoldaşı sekreter Rasmussen’in desteğiyle NATO kuvvetlerini Bingazi ve Trablusgarp’a gönderen kişi olduğunu bilemezler.

Tekrar başkan olamayınca da, Küresel Marksistleri harekete geçirerek, iktidar partisinin (cumhuriyetçilerin) adayı François Fillon’a hukuk darbesi düzenlemiş, gizlice desteklediği Rothschild çalışanı adayı Emmanuel Macron’u bağımsız olarak sahaya sürmüştü. Davos’un koordinasyonuyla, hem İngiltere’nin AB’den ayrılışını, hem de AB’nin idare meclisinin Neocon-Neoliberal ittifakının kontrolüne geçiş sürecini başlattıracaktı.

Sarkozy ve yoldaşlarının; bir taraftan Arap Baharı’yla Ortadoğu savaşlarını ve diğer taraftan ise Maidan İhtilâli’yle başlattıkları Rusya seferlerini önceden planladıklarını, Merkel’in, Nuland’ın ve Blair’in itiraflarıyla öğrenecektik. 

İslâm hukukunda, “Katil, varis olamaz” denilir. Libya’dan büyük rüşvetler aldıktan sonra ülkesini ve liderini katleden Sarkozy bugünlerde beş senelik cezası için zindana giderken, yukarıdaki hükmün doğruluğunu bir daha hatırlattı. Maksadının aksiyle karşılaştı.

Bir cihetiyle halefi Macron da aynı akıbeti yaşıyor. Küreselcilerin François Fillon’un yerine, hak etmediği başkanlığını entrikalarla ikinci döneme taşısa da, rezil ü rüsvâ olmuş hâliyle milletin nazarında bir başka zindanı yaşıyor şimdi. Başkanlığı döneminde atadığı başbakanlar istifa etmiş, ülkesi Batı Afrika’dan kovulmuş. Sarı Yelekliler oyunu bozulunca da, Paris’in sokaklarında bir başka maskaralıkla yüzleşiyor, şimdi.

Kendisinden yirmi beş yaş büyük eşinin cinsiyeti de medyada tartışılınca, LGBTI+ ve Neoliberal politikalarının hamisi Macron’un düştüğü hâli, varın siz düşünün. Topal ördeğe dönüşmüş  Fransa cumhurbaşkanının Meclis tarafından alınacağını bekleyen cumhuriyetçileri korkutan ırkçılara da, Neoliberallerden destek gittiğini söylememize gerek var mı?

Le Pen’in Küreselcilerce desteklenmesinin sebebi, elbette Fransa halkını Macron illetine razı etmek… Razı olmadıkları takdirde, AB’nin lokomotifi konumundaki Fransa’yı kaosa sürükleyerek AB’deki demokrasiyi zayıflatmak olduğunu belirtmiştik. 

Brexit, Fransa cumhurbaşkanlarının perişaniyeti ve AB’nin itibarsızlaştırılması mevzularına kısaca değinmeden önce, okuyucularımıza bir tavsiyemiz olacak. Avrupa millî devletlerini STK’lar ve siyasî partilerle zayıflatarak AB’yi güçsüz bırakma fikrinin sosyal Marksist ihtilâlcilere (Yeşillere) ait olduğunu bilmeden, Yeşiller hareketinin Avrupa demokrasilerine ihanetini incelemeden ve bu hareketin komünist kurucularından Fransız asıllı komünist Kızıl Daniel Cohn-Bendit’in hikâyesini okumadan; söz konusu üç önemli anahtara ulaşmamız çok zor olacaktır.

Neoliberaller için mevsimin güze döndüğünü daha önce belirtmiştik. Neocon-Neoliberal koordinasyonuyla AB’de vazife görürlerken millî demokrasileri ti’ye alan başkanlar ve vekiller de hazana yakalanmış görünüyorlar. Marksist kapitalizme karşı Amerika’dan Çin’e doğru başlayan mücadelenin etkisiyle, küçük kıtadaki birçok iktidar sonbahar rüzgârlarıyla çoktan sallanmaya başladı. AB’nin lokomotifleri Fransa’da ve Almanya’da da ekonomiler ve demokrasiler lehine önemli değişikliklerin olması çok yakın olduğundan, haklı olarak Fransa başkanı da son lerzesini yaşayacaktır.

New York’ta, müsamere çocukları gibi Trump’ın önünde dizilen bazı AB başkanlarının derdi ABD başkanı olmadığı gibi, ABD-AB çekişmesi hiç değildi. Arkalarındaki halklarının desteğini kaybettikten sonra, Trump gibi bir Küreselcilik karşıtıyla başbaşa kalmaları, yegâne çaresizlikleriydi. Macron’u zillete düşüren fırtınanın Türkiye’yi teğet geçeceğini zannedenlere, şimdilik “2026’yı bekleyiniz” demekle yetinelim.

Okunma Sayısı: 217
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı