Maalesef ülkemiz hukuktan ve adaletten o kadar uzaklaştı ki, yüksek mahkeme başkanları dahi “Anayasa Mahkemesi karaları bağlayıcıdır, bu kararlara uyulsun” deme ihtiyacı hissetti.
Hak, hukuk ve adaletin tecelli ettiği bir yerde böyle bir beyanata ihtiyaç duyulur mu? “AYM kararlarına uyulsun” denildiğine göre bu kararlara uyulmadığı da bir bakıma ilân edilmiş oluyor.
AYM ve diğer ‘yüksek mahkemeler’ başta olmak üzere pek çok mahkeme kararına uyulmadığı bilinmeyen bir durum değil. Türkiye’yi idare edenlerin, beğenmedikleri mahkeme kararlarına uymaması ve bunun da ‘canlı yayın’larda ilan etmesi çok sık tekrarlanıyor. Merak edenler sanal âlemdeki açıklamalara bakabilir.
Peki bu tartışma niçin yeniden gündemi meşgul etti?
Anayasa Mahkemesi ile Avrupa Birliği-Avrupa Konseyi işbirliğinde yürütülen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi” kapsamında (...) düzenlenen bölge toplantılarının yedincisi, Diyarbakır’da yapılmış.
Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı verdiği zaman tüm kurumların, tüm yargı organlarının buna uyması ve gereğini yerine getirmesi gerektiğine dikkat çeten Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, burada yaptığı konuşmada şunları da söylemiş: “Çünkü kesinlikle şu cümleyi söylemek istiyorum. İhlâlin sonuçlarının giderilmesi de vatandaşımızın bir temel hakkıdır. Ve ihlal kararı giderilmeyen vatandaşımızın da temel hakkı yeniden ihlal edilmiş olur ve bu tekrar bir bireysel başvuruya söz konusu olur aslında. (...) Hatta bu konunun gerek Anayasa Mahkememizin ihlâl kararları, gerek AİHM’in kararları hakkında da hakim yardımcılığı diyelim artık hakim yardımcılığı getirildi, bu bölümde de akademide çok önemli dersler verilmesi ve hâkim-savcılar arasında mesleki eğitimler düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim. (...) Burada en önemli hususlardan biri de bana göre empatidir. Biz hakkı ihlâl edilen (...) vatandaşımızın yerine kendimizi koymayı bilmemiz lazım. Biz aynı durum ile karşılaşırsak, ne yapılmasını istiyorsak onu yapmamız lazım.” (ankahaber.net, 20 Ekim 2025)
Toplantının açılışında konuşan Avrupa Konseyi İnsan Hakları, Adalet ve Hukukî İşbirliği Standartlarının Uygulanması Dairesi Başkanı Lilja Gretarsdottir de benzer şekilde Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı niteliğini hatırlatmış ve “Tekrarlanan her ihlâl, adalete duyulan güveni güçlendirme fırsatının kaçırılması anlamına gelir” demiş.
Hemen şunu da hatırlayalım ki “AYM kararı bağlayıcıdır, herkes buna uysun” diyenlerin kendileri de AYM ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadılar ve halen de uymayanlar var. Elbette bu çok büyük bir çelişti.
Her ne ise... Yapılacak iş bellidir: Türkiye bir gün daha vakit geçirmeden hemen, bugünden “hak, hukuk ve adalet” yolunu tercih etmeli, hukuksuz uygulamalara son vermelidir. “Hak, hukuk, ve adalet yolu” ülkemiz için “mecburî istikamet”tir ve öyle de olmalıdır.