"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“28 Şubat”la yüzleşmek

Cevher İLHAN
02 Mart 2015, Pazartesi
Baştan beri halk nezdinde “darbeler yargılanıyor” propagandasıyla politik rant devşiren siyasî iktidarın, “Ergenekon” ve “Balyoz” benzeri darbeye ortam hazırlama ve darbe teşebbüsü dâvâlarında çarkından sonra, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak” suçundan açılan 103 sanıklı 28 Şubat dâvâsında tek tutuklu sanığın kalmaması, beklentileri boşa çıkarıyor.

Zira “postmodern darbe”ye açıkça payanda olan iş dünyası, bürokrasi ve medya ayağı sorgulanmış değil. Silâhlı kuvvetlerdeki emir-komuta zinciri bozularak dayatılan, mağdurların, şâhitlerin, müdahillerin ve hatta dâvâcıların ifâdesi alınmadan sanıklar anlaşılmaz bir sâikle peşpeşe serbest bırakılıyor; dava peşinen önemsiz ve itibarsız hale getiriliyor.

En vahimi de, sözkonusu darbe dâvâlarının tasfiyesinden sonra 28 Şubat’ın aktörlerinin âdeta yargı eliyle temize çıkarılıp dâvânın tasfiyesine çalışıldığı intibâının verilmesi. Demokratikleşmede büyük önem taşıyan darbecilerle hukuk önünde hesaplaşılması fırsatının göz göre göre kaçırılması.

Şu garabete bakınız ki, “hükûmet iyi yolda” diyen ve “AKP’nin Avrasya vizyonu”na övgüler dizen Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) kurucusu Org. Çevik Bir başta olmak üzere, tavsatılan dâvâda 28 Şubat’ın baş aktörleri hâlâ cezâ almış değil…

“28 ŞUBAT” SÜRECİ SÜRÜYOR

Evvela, 12 Eylül darbesinin mevzuatta 600’den fazla dayatması gibi, 28 Şubat’ın Türkiye’nin dış politikasında ve devlet kurumlarında meydana getirdiği travmaların izleri ve tahribatı sürüyor.

Keza 28 Şubat uygulamalarına arka çıkan, “karargâh”a koşup askerlerin “irtica” brifinglerini dakikalarca ayakta alkışlayan “28 Şubatın sivil ayağı” yüksek yargı, üniversite, sendikalar, stk’ların temsilcileri, işverenler, medya patronları ve gazeteciler açıkça bir tarafa bırakılmış.

Yüzbinlerce vatandaşı “irticacı” diye fişleyip psikolojik baskı ve işkenceye tabi tutan, evinde “heykel” ve “biblo” bulundurmayıp eşi başörtülü ya da namaz kılan devlet memurlarını, odasında ilâhî dinleyen yargıçları “irticaî karakter taşıyor” diye jurnalleyenler yargının önüne çıkarılmış değil.

Darbelerden kalma birçok demokrasi dışı dayatma hâlâ yürürlükte. Tepeden medyatik oluşumlar “sermaye çevresi” icâd ediliyor. Devlet gücü, hukuk-yargı, bürokrasi, polis bu kez bir başka yönden rejime, ranta ve siyasete âlet ediliyor. Vesâyet bir başka biçimde dayatılıyor.

Yine aynen 28 Şubat sürecindeki gibi, “MGK karararları”yla dinî cemaatler/tarikatlar “legal görünümlü illegal yapılar” olarak suçlanıp tâkibe alınıp fişleniyor. “Eylem plânları”yla mücadele ve tasfiye seferberliği başlatılıyor. Siyasî iktidara eklemlenmeyen dinî cemaatler/gruplar “hedef”e konulup mânen ve mânen yıpratma ve itibarsızlaştırma operasyonlarına hedef yapılıyor.

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifşaatıyla “gizli anayasa” ve “kırmızı kitap” olarak bilinen Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) “irtica” tehdidi yerine ikame edilen “aşırı dinci örgütler” ve “din istismarı”yla “dinî cemaatler ve yapılar” tehdit ediliyor. Medyatik dezenformasyonlarla, “cepheleşme siyaseti”yle, kamplaşma ve kutuplaşmayla siyasî rakiplerin yıpratılması hesâbına kara propagandalarla algı manipülasyonları ve baskıları sürdürülüyor…

“28 ŞUBAT’LA SİYAM İKİZİ”

Hulâsa, 12 Eylül Anayasası’nda darbecileri koruyup kollayan “her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî, veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz” hükmünü içeren “Geçici 15. madde” yıllar sonra kaldırılmasına karşı, hâlâ darbe dönemi sorumlularının cezâlandırılmayıp, hesâplaşmanın iki yaşlı emekli generalle sınırlandırılarak sulandırılması gibi, 28 Şubat “postmodern darbe” sorumluları da yargılanmış değil.

Devlet ve toplum hâlâ 28 Şubat’la yüzleşmiş değil. Sâdece askerlerle, silâhla değil, demokrasi ve hukukun tahribiyle darbelerden kalma antidemokratik dayatmaların açık örneği olan 28 Şubat örtülü şekilde devam ediyor. Refahyol hükümeti bakanlarından Gürcan Dağdaş’ın, “28 Şubat bin yıl sürecek” diyen Genelkurmay eski başkanının bir anlamda haklı çıktığını belirtip, “28 Şubat’taki kumpasçı anlayış devam ediyor. Bir manada 28 Şubatçılarla şu andaki iktidarın düşünce dünyası siyam ikizi fotoğrafı çıkarıyor” yakınması, bu açıdan dikkat çekici.

Apoletlilerin baskı ve yaftalayıcı tavrının bugün “apoletsizler” - sivil iktidarca dayatıldığını nazara veren Dağdaş’ın, “Parlamento kuşatılmış, siyaset esir edilmiş, bürokrasi tek tipleştirilmiştir. Yargı, ekselanslarının yargısına dönmüş. Medya, özgür medya susturulmaya çalışılmaktadır. Dün Genelkurmay’dan ‘alo’ tâlimatı nasıl gazete televizyon bürolarına ulaşıyor idiyse, bugün daha ağırını bu iktidarla yaşıyoruz. 28 Şubat’ın bütün uygulamalarını, ahlâken devam ettiren, hatta daha derinleştiren bir yönetim ve yöntemle karşı karşıyayız” sözleri, 28 Şubat zihniyetinin devam ettiğini ifade ediyor.

Neticede, “28 Şubat süreci” 18 yıldır sürüyor…

Okunma Sayısı: 1507
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı