"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefrika ve fitne oyununa gelinmesin

Cevher İLHAN
22 Ocak 2016, Cuma
Bilindiği gibi, devlet/hükûmet adına MİT yöneticileriyle terör örgütü temsilcileri arasında yürütülen müzâkereler sonucunda Öcalan’ın AKP’ye “Türk tipi başkanlık” sözü verdiği, “Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile başkanlık ittifakına girebiliriz” cümleleriyle deşifre edilen 23 Mart 2013 “İmralı tutanakları”yla açığa çıkmıştı.

Bu “süreç”, Öcalan’ın “silâhlı mücadeleyi bırakıp yerini demokratik siyasetin alması temelinde PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyğ çağırma stratejik kararı”nın açıklandığı 28 Şubat 2015’teki “Dolmabahçe mutâbakatı”na kadar sürdü.

Ancak akabinde 17 Mart 2015’te HADEP Eşbaşkanı Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız!” çıkışı ve Erdoğan’ın -hükûmete rağmen- İmralı’nın önerdiği “izleme komitesi”ne karşı çıkıp on maddelik mutâbakatı toptan reddiyle “masayı devirmesi” üzerine rafa kaldırıldı.

5 Haziran kanlı Diyarbakır patlaması ve 1 Kasım seçimleri sonrası 20 Temmuz’da 31 kişinin can verdiği Suruç saldırısının ardından Ceylanpınar’da iki polisin evinde hunharca katledilmesi üzerine Kandil’in yeniden sınırötesi harekâtlarla bombalanmasıyla “ateşkes” fiilen sona erdirilirken, tırmanan terör ve çatışmalarla “çözüm süreci” büsbütün berhava edildi...

“TEFRİKA STRATEJİSİ”

Bu arada iktidar cânibinden açık ikrarlarla son üç-dört yılda “terör örgütüne kesinlikle ilişilmemesi”, güvenlik güçlerinin istediği yüzlerce operasyona izin verilmemesiyle silâh yığınağı yapan terör örgütü, kırsalda şehre indi, “kurtarılmış bölge”lerde “özyönetim/özerklik” ilân etti.

Düşülen vartada, iki aya yakındır sokağa çıkma yasağında, yüz binlerin göçe zorlandığı, şehirlerin boşaltıldığı, kepenk kapattırılan on bini aşkın esnafın iflâs ettiği, 100 bin çocuğun okula gidemediği, okullara roket mermilerinin düştüğü, şehitlerin geldiği, şiddet ve terörün kol gezdiği kargaşada birbirine kırdırma savaşı tetikleniyor.

Vahamet şu ki, “çözüm süreci” paravanında uzun süre bölgede silâh depolaması, güçlenip palazlanması seyredilen terör örgütünün Öcalan’ın mezkur “İmralı zabıtları”nda belirttiği “şehirlerde orta ölçekli şehir savaşları” devam ederken, iktidarın 180 derece çarkla bu kez generallerin yönettiği asker ve polisle, uzun namlulu silâhlarla, tanklarla - toplarla mahallelere girmesi ortasında, ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünde fay hattı kırıkları meydana getiriliyor.

O denli ki, daha bir sene önce terör örgütü temsilcileriyle “masa”ya oturulup müzâkere edilirken, “örgüt lideri” sıfatıyla “Öcalan’ın mektubu” ve mesajı Diyarbakır meydanında milyonlara okunurken, bugün “müzâkere şarları hazırlansın, kalıcı bir çözüm için barış yolları araştırılsın” ifâdelerinin yer aldığı “bildiri” “terör örgütünün propagandasını yapmak” iddiasıyla suçlanıp derdest ediliyor…

Özetle, “çözüm süreci”nde ifrattan tefrite savrulmalarla “Kürt sorunu” üzerinden bölünüp parçalanma fitne oyunu oynanıyor. 

İfsad şebekeleri güdümündeki global emperyal zâlimlerin, küresel hegemonya ve çıkarları hesâbına, “etnik iftiraklar” üzerinden “İslâmiyet nâm ve şerefini i’lâ (yüceltmek) için beş yüz bin kişi fedâ eden ve makam-ı hilâfete sadakatlerini isar ettikleri (akıttıkları) kanla bir kat daha teyid eden, inanç ve vatan birliğinde bin yıldır birlikte yaşayıp cihad eden” Kürtlerle Türkler arasındaki birlik bağlarını koparmayı hedefleyen “tefrika stratejisi”ne bahaneler üretiliyor. Karşılıklı yanlışlarla “duygusal kopuş”un alevlendirilmesiyle bölge halkı “fizikî kopuş”a sürükleniyor…

“İSLÂM VE OSMANLI MEVKEBİNDE BİR KEVKEB-İ MÜNEVVER”

Bediüzzaman’ın tesbitiyle, ülke “ittifaksızlıktan gelen zâfiyet ve kuvvetsizlik sebebiyle ecnebinin politikasına” mahkûm ediliyor. “Mâsumları himâye için cânilerin cinâyetlerinin kendilerine münhasır bırakılması” yerine, birbirini tetikleyen ve besleyen tahriklerle tefrikaya ortam oluşturuluyor.

Hulâsa “adem-i merkeziyet (merkezden kopuş), muhtariyet (özerklik), istiklâliyet (bağımsızlık), tavâif-i mülûk (ülkenin küçük devletçiklere parçalanması) temelleri atılmakla on üç asır evvel ölmüş asabiyet-i câhiliyeyi (ırkçılığı) ihya ile (diriltmekle) fitne ikaz ediliyor (uyandırılıyor.) “Hayat-ı içtimâiyeyi (toplum hayatını) tamamen zîr ü zeber eden zehirle hâriçteki düşmanların parmak karıştırmalarına tam bir zemin hazırlanıyor.”

Yapılması gereken, Bediüzzaman’ın “vatandaşlarıma ve kardeşlerime” başlığı altında “Ey Asurîler ve Turaniler ve Kiyanîlerin cihangirlik zamanında pişdar, kahraman askerleri olan Türkler ve Kürler!” hitabıyla, “…bir câzibe-i umumî-i vatanî (vatanın bütünlüğü etrafında oluşan ortak çekim gücüyle) Kürt gibi bir kitle-i azîmi (büyük bir halkı) küre gibi tedvir ederek (dünya gibi çevirip idâre ederek), şems-i şevket-i İslâmiyenin (İslâmiyetin muhteşem güneşinin) ve Osmanlının mevkebinde (yörüngesinde, sisteminde, birlikteliğinde) bir kevkeb-i münevver (nurlu bir yıldız) gibi câzibesine ittiba ile (tâbi olmakla) muvâzene ve âheng-i umûmiyeyi (millî birlik ve bütünlüğü) muhâfaza etmektir.” 

(Emirdağ Lâhikası, 534; Tarihçe-i Hayat, 320; Eski Said Dönemi Eserleri, 108, 183-184 69, 161)

Okunma Sayısı: 1654
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı