"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sırrın duâsı

D. Sare Nur
07 Mayıs 2017, Pazar
Sonsuzluk yolunun meçhul yolcusuyum ben.

Bir atımlık kalbim, bir adımlık yüreğim, bir lâhzalık bakışım var. Nefesim bütün sırlarımı deşifre edecek kadar yorgun. Takatim taşıdığım kalbi artık taşıyamayacak kadar mecalsiz. Sır mı dedim? İnsanın her bilmediği, ulaşamadığı, dokunamadığı sırdır, öyle değil mi?

Bir gökyüzü çiziyorum ayaklarımın ucuna. Beyaz, bembeyaz alabildiğine… İçine martıları, yıldızları, mehtabı çiziyorum. Görünmüyorlar. Onlar karanlıkla, geceyle, akşamla anlamlılar. Oysa benim gökyüzümde karanlık yok. Siyah, lacivert, mor, pembe menevişler de… Yalnızca, beyaz, aydınlık ve ışık var. Kararmayan gökyüzü… Çehresini değiştirmeyen mevcûdat…

İnsan anlamlandıramadıklarını ademe mahkûm ediyor çoğu zaman. Bilemediği, bulamadığı, kıpırdatamadığı, ulaşamadığı her şeye yaptığı gibi. Kâinat sonsuz şifreleri bünyesinde barındırmakta. Mevcudat sırları açan anahtar mesabesinde çoğu zaman. Maksuda ulaşan yolların işaret levhaları ya da...

 Her şeyin götürdüğü bir yer var. Her mevcudun halelendirdiği bir iklim var. Her zerrenin, molekülün, hücrenin bir görevi var. Bizi bir ipucuna götürüyorlar. Kâinat bir teşhirgâh, seyrangâh, cevelangâh… Abes bir şey yok, hikmetsiz bir nefes bile mevcud değil.

Her mevcudun diriltici nefesi var yeryüzünde. Her bünyenin bir cirmi, sıcaklığı var. Kâinattaki zerreler, hayattar ve hareket halindeler. Hayatı taşıyan onunla şerefleniyor, onunla pâye kazanıyor, câmid iken zîhayat oluyor, anlamlanıyor. Çocukların kurmalı oyuncakları vardır. Pek çok maharet dizilmiştir belki, ama oyuncağı kurmadan kabiliyetini açığa çıkaramaz. O kurma olmadan onun bütün maharetleri hiç hükmündedir. Aynen onun gibi mevcudata, varlığa “Hayy” damlası düştüğü vakit, hadiseler canlanır, vücud bulur, yürümeye başlar. İlerler, evrilir, bükülür, kırılır...

Deistler işte burada yanılgıya düştü. Tesir-i hakikisi olmayan sebeplere ve akla yükledikleri anlamlar, onları “Tanrı yeryüzünü yarattı ve bıraktı. Fabrikayı kurdu ve çekildi” yanılgısına götürdü. Halbuki kendini “Küllü yevmin hüve fi şe’n” (Rahman, 29) diye tarif eden Zât, böyle bir fabrikayı başıboş, sahipsiz bırakabilir mi? O’nun hayat vermesi her an devam etmeseydi, kâinatın ve mevcudatın mükemmelliğini koruması mümkün olabilir miydi? Haşa!

İşte onların, içinde kaybolduğu sebepler, Üstadın dilinde;

“Esbab perdedâr-ı dest-i kudret ola aklın nazarında

Esbab ellerini çeksinler tesir-i hakikiden.”

İfadesiyle anlamını buluyor. O yüzden onların boğulduğu yerde Üstadın ayağı bile ıslanmıyor. Çünkü kâinatı satır satır okumuş, sayfa sayfa tefekkür etmiş, adeta kâinat kitabının dile gelip kendini anlattığı bir Üstad, mümkün mü bu vartaları geçemesin, yuvarlansın, boğulsun? Elhak, hayatı, eserleri, sözleri bu müddeamıza delildir.

Geceyi damla damla içime düşüren, aşkı adım adım bana bulduran, baharı sayfa sayfa açıp gönderen İlâhî kudret!

Acizim, çaresizim, mecalsizim, iliklerime kadar… Kapındayım, kapının önündeyim, başım önümde, titriyorum, sonuna kadar… Katından bir zülâl göndermezsen kaldıramam başımı, dirilemem. Bir ışıltı göndermezsen görmez gözüm, göremem. Bir nefha göndermezsen nefes alamam, büyüyemem. Meyyit ruhumu Sen dirilt...

 Allahım; hicranla, hasretle kanayan yaramı Sen iyileştir.

Bahtların en güzeline, Senin bahtına düştüm. 

Tâcım Senindir, tahtım, nefsim, her şeyim…

Okunma Sayısı: 4246
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet

    7.5.2017 00:48:59

    Selam ün Aletin.Güzel yazı.Rahman 29.ayeti yazarken,küllü yevmin... diye yazmışsınız.Doğrusu külle .. .diye başlamalıydı.Hareke hatası yapmışsınız.Saygılarımı sunuyorum.Allaha emanet olunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı