"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu sıkıntılar, cemaatlere kurulan tuzakların neticesidir

15 Kasım 2021, Pazartesi
Cemaatleri dejenere edecek en önemli iki tuzaktan biri ticarîleşmektir, biri de siyasîleşmektir. Maalesef bu tuzaklar işledi. Bu tuzakların işlemesinin neticesidir bu yaşadığımız sıkıntılar.

Öncesi ve sonrasıyla 15-20 Temmuz süreci ve Yeni Asya, Yeni Asya Araştırma Merkezi -13-

Medyascope TV’de Murat Aksoy’un hazırlayıp sunduğu özel yayın (2.8.2018)

Murat Aksoy: Genel Yayın Yönetmeni olmanız hasebiyle soruyorum, bir tehdit bir mesaj alıyor musunuz? Sizlere somut olarak bir baskı oluyor mu? İlân ve reklâmlarla alâkalı sorunlar yaşıyor musunuz?

Korkunç bir korku atmosferi var şu anda. Reklâm vermeyi düşünenler bile o korkudan dolayı reklâm veremiyorlar. Biz kendi yağımızda kavrularak bu günlere geldik. Kimseden bir şey almadan, kimseye muhtaç olmadan kendi okurumuzun desteğiyle. Zübeyir Gündüzalp gazeteyi kurarken gazetenin ekonomik anlamda tek başına yoluna devam edemeyeceğini anladığı için, bir de yayınevi kurmak gerektiğini ifade etmiş ve yayınevi öyle kurulmuş. Ama bugünün şartlarında, yayınevi gelirleri, kitap gelirleri de kitaba ilgi çok düştüğü için yeterli olmuyor. OHAL’in kalkmasından sonra bu saldırılar da gelmeye başladı. Bunlar bizi tedirgin etmez. Biz bunların çok daha ağırlarını yaşadık geçmiş dönemlerde. 12 Eylül döneminde gazetemizi 470 gün kapattılar. Farklı tarihlerde farklı sürelerle. 28 Şubat’ta 1 ay kapatıldık, resmî ilân kesme cezaları verildi. Bu dönemde de benzer sıkıntılar yaşadık. Biz her türlü sıkıntıyı ve çileyi yaşayarak bugünlere geldik. Alışkınız. Ayakta kalmamızın sırlarından biri de muhtemelen budur. Devletten tek kuruş almadık biz. Bize bu noktada kimsenin söyleyebileceği bir şey yoktur.

Cemaatlere kurulan tuzak işletildi

Murat Aksoy: Sizin geçenlerde yazdığınız bir yazıda geçen ‘Toplumu cemaatlerden soğutup uzaklaştırmak için yoğun propagandalar yapılıyor’ cümlelerinin üzerinde tarih olmasaydı 1997 Ocak veya Şubat’ında yazılmış bir yazı olduğunu düşünebilirdim. “Şu anki iktidar 28 Şubat’tan daha beter gidiyor cemaatlerin üzerine” diye de bir yargı var toplumda, siz buna katılır mısınız? 

Kâzım Güleçyüz: Biz yayıncılık üzerinden giden ve Nurculuğun ana kolunu oluşturan bir ekolüz. Bizim öyle bir gündemlerimiz hiç olmadı, bu yüzden devleti yönetmek gibi bir gündemimiz yok. Çünkü Said Nursî diyor ki: Bizim işimiz Nur’la, siyasetle işimiz yok. Ve bu tâ Asr-ı Saadet’e dört halife zamanındaki uygulamalar, oradaki prensiplere dayandırarak Said Nursî izah ediyor ve açıklıyor. Burada cemaatlerin de toplumun manevî hayatını zenginleştiren manevî organizasyonlar olarak kalmaları lâzımdır. Cemaatleri dejenere edecek en önemli iki tuzaktan biri ticarîleşmektir, biri de siyasîleşmektir. 

Maalesef bu tuzaklar işledi. Bu tuzakların işlemesinin neticesidir bu yaşadığımız sıkıntılar. 

Burada diyorsunuz ki 28 Şubat’tan beter. Maalesef 20 Temmuz OHAL sürecinde o 2 yıllık uygulamada 28 Şubat’ta bile yaşanmamış mağduriyetler yaşandı. Birçok temel hak ve özgürlükler kullanılamaz hale geldi. Kişi hak ve özgürlüklerinden tutun, mülkiyet hakkı, girişim özgürlüğü, kayyım atamaları birçok holding, şirket ve bütün mal varlıklarına el konuldu. İnsanlar işten çıkarıldı, bütün hakları ellerinden alındı. Emeklilik hakları gasp edildi. Sosyal güvenlik hakları ellerinden alındı ve gözaltılar, tutuklamalar. Başörtüsü serbest deniliyor. Biz bunun mücadelesini çok verdik. 28 Şubat’tan bu yana. Şimdi ise on binlerce başörtülü hanım var içeride. Bebekler var. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. 

Bu derece yaygın tutuklama furyası yoktu 

28 Şubat’ta evet baskılar vardı, ama bu derece yaygın tutuklama furyası yoktu. İhraç furyası yoktu, bu kadar mağduriyetler yoktu. Biz o dönemde bir ay kapatıldık. Defalarca Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde hakkımızda dâvâlar açıldı. Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular o dönemde ‘Deprem İlâhî İkazdır’ dediği için 17 Ağustos Depremi’nden sonra hapis yattı. Sırf bu ifadesinden dolayı verilen bu ceza infaz edildikten sonra AİHM’de bozuldu. Türkiye’yi haksız buldu AİHM. Böyle bir ayıba da imza atılmış olundu. Netice olarak, evet 28 Şubat’ta çok büyük haksızlıklar yapıldı, ama şu anda yapılanlar 28 Şubat’tan çok daha ileri boyutta ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet vermiş durumda. 

Murat Aksoy: Ama anlaşılan o ki ‘FETÖ’cülük değil tabiî ki, ama en azından ‘FETÖ’ye arka çıkmakla itham ediliyorsunuz. Şöyle ki ‘Aranan FETÖ’cülerin peşini bırakın’ imasında bulunduğunuz söyleniyor.

Kâzım Güleçyüz: Ben ona cevap verdim sosyal medyadan. Biz hiçbir görüşümüzü ima ederek filan ifade ediyor değiliz, etmemişizdir bu güne kadar. Bizim hatta daha ilerisini yazdılar yurtdışına kaçmak isteyenlere yardımcı oldular, sakladılar filan gibisinden saçma sapan. Biz onlara dedik ki ispatlayın varsa, bir iddia ortaya koyuyorsanız ispatlayın. Şimdi bizim derdimiz şu; burada deniyor ki işte kendileri tasnif ettiler ‘ihanet, ticaret ve ibadet’ diye, ama en çok zararı gören ibadet kısmı. Ve burada bu insanların, kim olursa olsun yani tamamen farklı dünya görüşlerine de sahip olabilir. Hukukun temel kriterleri, ceza yargılamasının temel kriterlerinden asla sapılmaması lâzım. Nedir bunlar? Bir defa en temel kriterlerden bir tanesi masumiyet karnesidir. Yani suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu ilân edilemez. İkinci olarak suç ve ceza şahsîdir. Yani suçu kim işlediyse dinimizde emreder bunu. Kur’ân’da kaç tane âyet var bu konuda tekrar tekrar. Ve adil yargılanma hakkı, savunma hakkı. 

Ege’de, Meriç’te facialar yaşandı

Şimdi bu yeni düzenlemeyle beraber, ihraç edilenlere ancak şimdi savunma hakkı verdiler. 2 yıllık uygulamada çıkarılan o 130 bin kişi civarındaki ihraç edilen insana bu hakkı vermediler. Yeni düzenlemede verdiler. İşte bu kriterlere uyulsun. İstediğiniz insanın peşine düşün. Ama bir takım insanlar benzerlerinin durumuna bakınca paniğe kapılıyorlar ve işte facialar yaşanıyor. Ege Denizi’ndeki facia, Meriç’teki facia. O bebeklerin can vermesi. Kim bunlara dayanabilir, katlanabilir? Yani vicdan kriterinin bu olaylarda eğer devreye girmesi söz konusu olmayacaksa ne zaman devreye girecek? Yani bizim ima gibi bir şeyimiz söz konusu değil. Tabiî ki suçlular bırakılsın gibi bir derdimiz de asla yok, olamaz. Ama hukuk, bu ifade ettiğim kriterler çerçevesinde işlesin. 

Ergenekon döneminde de çok tartışılmıştı

Yargılamalar hukuk kriterlerine uygun şekilde yapılsın. Tutuklamalar istisnaîdir. Bunu söyleyenler oldu, ama buna itibar edilmiyor bu son furya da. Bu son tutukluluklar Ergenekon, Balyoz döneminde de bunlar çok tartışıldı. Anayasa Mahkemesi o zaman bir karar verdi. Bunlar hukuka uygun değil diye. Ondan sonra tahliyeler başladı. Benzer bir kararın şu anda da verilmesi lâzım, ama Anayasa Mahkemesi de bu dönemde baskı altında olduğu için maalesef kendisinden beklenen hukuku gözetme, hukukun temel kriterlerini gözetme vazifesini maalesef lâyıkıyla yapamıyor.

Okunma Sayısı: 2669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ferhat ardıç

    15.11.2021 02:37:41

    Vurun abalıya hep cemaatin masum insanlarının hayatı mı söndürsün ikdidar lar hepside dünyalık ticaret için hep aynı şeyler yaşanıp duruyor sadece isimler değişiyor bakalım bir ômer görebilecek miyiz . Bitse De ömrümüz kurtulsak bu menfaatcıların elinden.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı