"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Peygamberimiz (asm) medeniyet misalidir

17 Mayıs 2018, Perşembe 00:56
-Said Nursî’nin Batı medeniyeti tahlili ve alternatif medeniyet görüşü- (4)

Bediüzzaman’ın ifadelerinden medeniyetin yapıtaşlarının marifet, san’at, ve ticaret olduğunu görüyoruz. Büyük kitleleri ihtiva etmeleri ve toplumun kültürünü etkilemesi itibariyle bu yapıtaşlarının önemi büyüktür. 

Yukarıda sayılan esaslardan yola çıkan Bediüzzaman Said Nursî bugünkü fen ilimleri ve teknolojinin kaynağının semavî dinler ile İslâmiyet olduğunu “Amma, kâfirlerin medeniyetinde görülen mehasin ve yüksek terakkiyat-ı sanayi, bunlar tamamen medeniyet-i İslâmiyeden, Kur’ân’ın irşadatından, edyan-ı semaviyeden in’ikâs ve iktibas edildiği Lemaat ile Sünûhat eserlerimde istenildiği gibi izah ve ispat edilmiştir.”20 şeklinde açıklayarak, okulda hocalarından Hâlıkını bahsetmediği için şikâyete gelen talebelerine okudukları her bir fen ilminin lisan-ı hali ile Allah’tan bahsettiğini, Hâlıklarını tanıttırdığını, muallimlerini değil onları dinlemeleri21 gerektiğini de söyleyerek, İslâm medeniyeti ile beslendiği kaynağın, yani Kur’ân’ın günümüz müsbet ilimleri ile farklı olmadığını, birbiriyle mezc olduğunu ve terakkiyat-ı beşerin aslî kaynaklarının bunlar olduğunu izah etmektedir. 

BEDİÜZZAMAN’IN MEDENİYET PROJESİ

Onun medeniyet projesi Batı Medeniyeti gibi ruhu bir kenara bırakan ve insanın saadet emellerine cevap vermeyen bir medeniyet tasavvuru olmadığından elde edilen bu maddî güzelliklere fazilet penceresi ile bakılması gerektiğini “Vicdanın ziyası, ulûm-i diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder.”22 ifadelerinden anlıyor ve İslâm Medeniyeti’nin maddî ve manevî noktalardan teşekkül ettiği sonucuna kanaat getiriyoruz. Bu nokta-i nazarlardan hareketle maddî anlamda tefrit edip hile ve şüpheye meyleden Batı Medeniyeti eksik olan bu ahlâk ve fazilet yönünü İslâmiyete hamile kalarak ve İslâmiyetten kuvvet alarak hayatlarına yerleştirmeleri halinde diğer toplumlarla da birlikte zeminin yüzü pisliklerden temizlenerek bir sulh-u umumî temin edilebileceği yönünde ifadeleri Üstad’dan alıyoruz ve ümitle bakıyoruz.

MEDENİYETİN YAPITAŞLARI

Bediüzzaman’ın diğer ifadelerinden medeniyetin yapıtaşlarının marifet, san’at, ve ticaret olduğunu görüyoruz. Büyük kitleleri ihtiva etmeleri ve toplumun kültürünü etkilemesi itibariyle bu yapıtaşlarının önemi büyüktür. İşte İslâm Medeniyeti’nde bu ve bunun gibi esaslardan meydana gelen medeniyetin beşere menfaatleri göstermesi ve hiç olmazsa eksere maddî ve manevî destek olması gerektiğini “Medeniyet, nev-i beşerden yüzde onu müzahref bir saadete çıkarmış, sekseni meşakkate, sefalete atmıştır. Saadet odur ki, umuma veya eksere saadet ola! nev-i beşere rahmet olan Kur’ân-ı Kerîm, ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.”23 Bediüzzaman’ın bu ifadeleri ile açıklıyor ve tasdik ediyoruz.

EFENDİMİZ (ASM) MEDENİYET MİSALİDİR

Sonuç olarak bütün bu çıkarımlardan anlaşılıyor ki, medeniyetin maddî yönü her zeminde elde edilebilir, ancak insan sadece akıldan ibaret olmadığından ve ebediyete müştak olduğundan, İslâm medeniyeti dayanak noktasını sadece maddî cihette tutmamış, insanın fıtrat özelliklerini de dikkate alarak, kosmozdaki yerini bilerek faziletli bir medeniyet anlayışı sunmuştur. Böyle bir medeniyet tasviri tarihte Peygamber Efendimiz (asm) ile mevcut olmuş, Kur’ân ahlâkı ve fazileti ile, yüz filozofun yüz yılda cirmini dahi yapamayacağı toplumsal değişimi Efendimiz (asm) yapmıştır. 

Bu ölçü ve hakikatlerle maddî noktada terakki eden bir toplum Kur’ân ahlâkı ve fazileti ile zülcenaheyn bir şekilde Asr-ı Saadet medeniyetine yaklaşabilir. Geleceğe de bu hakikatle bakıyor ve ümid ediyoruz.

İslâm Medeniyeti ölçülerine rağmen Âlem-i İslâm’ın durumu

Makalemizin konusu Batı Medeniyeti’ne alternatif bir İslâm Medeniyeti sunmak ve bunu ortaya çıkarmak olsa da, İslâm Medeniyeti’nin hakikî medeniyete sahip olduğu ya da ihtiva ettiği manası akıllara “Öyleyse Âlem-i İslâm’ın hali hazırdaki durumu neden böyledir?” sorusunu getirebilir. Nitekim Bediüzzaman Osmanlı ayakta iken bu durumun farkına varmış ve eserlerinde Müslümanların geri kalış sebeplerini, hastalıklarını teşhis edip reçeteler yazmıştır.

Müslümanların bugünkü halleri beslendiği kaynağın yanlış ya da hakikî medeniyete sahip olmadığına, ihtiva etmediğine delil olamaz. Zira mekanik bir cihazın kullanma kılavuzları ortada iken bunları dinlememek ve kılavuzu anlamadan, okumadan cihazı kullanmaya çalışmak cihazın yanlış kullanılmasına, bundan hiç faydalanmamaya, çok faydalı işleri yapma yeteneğine sahip iken doğru kullanılmamasından ötürü halkların nazarında işlevsiz ve kötü gözükmesine, aynı zamanda bunu uygulamaya geçiren mühendisin yanlış tanınmasına sebebiyet verebilir, hatta cihazın çöküşüne sebebiyet verebilir. Bu nokta-i nazardan Müslümanların kılavuzu hükmünde olan Kur’ân’ı ve mühendisleri statüsünde olan Peygamberini (asm), sahabelerini vb. hakikî dinleyememeleri ya da kendilerine örnek almayışları cihaz statüsünde olan medeniyetlerinin çöküşlerine ya da gerilemelerine sebep oldu. Bediüzzaman âlem-i İslâm’ın, İslâmiyete sıkı sıkıya bağlandığı zamanlarda ahlâklarının tekemmül ettiğini ve bu tekemmül ile de fen, teknik ve san’at alanındaki başarılarının da dünya çapında zirveye ulaştığını Emeviler’i örnek vererek, İslâm Medeniyeti’nin böyle bir tutum içerisinde olması halinde hakim olabileceğinin mümkünatını ortaya koymaktadır.

Dipnotlar:

20- Nursî, Bediüzzaman Said, Mesnevî-i Nuriye, Hubab, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 144.

21- Nursî, Bediüzzaman Said, Asa-yı Musa, Altıncı Mesele, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 40.

22- Nursî, Bediüzzaman Said, Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 291.

23- Nursî, Bediüzzaman Said, Eski Said Dönemi Eserleri, Şuâat-ı Marifet’ün Nebi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 545.

DİZİ: ÖMER KURANLI

[email protected]

-DEVAMI YARIN-

Okunma Sayısı: 1332
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı