DAYATMACI İDEOLOJİK EĞİTİMİN HEDEFİ NESİLLERİN REJİME SADIK OLMASI. ÇOCUKLAR OKULDA MUTLU VE ÖZGÜR DEĞİL.
RECEP GÖREN - ANKARA
EZBERE DAYALI ÇAĞDIŞI BİR MODEL
DESAM Başkanı Gürkan Avcı: “AKP hükümetleri eğitime öteden beri pedagojik değil, ideolojik yaklaştığı ve en liyakatsiz kadroları görevlendirdiği için reform adı altında yaptığı her yeni icraat hüsranla sonuçlandı. Ezbere dayalı, derinliksiz, çağdışı bir eğitim modeli başarılı olabilir mi?”

EN BÜYÜK HANDİKAP TEK TİPÇİLİK
“Eğitimin en büyük handikaplarından biri tek tipleştirici dayatma. Bu durum eğitim adı altında çocuklara yapılan bir işkence. Oysa her çocuk birbirinden farklı ilgi, yetenek, beceri ve hedeflere sahip. Verimli ve sağlıklı bir eğitim bu farklılıkları dikkate almakla mümkün.”
***
Eğitimde de hüsran
DESAM Başkanı Gürkan Avcı, AKP’nin eğitime ideolojik yaklaştığı ve en liyakatsiz kadrolarını eğitim alanında görevlendirmeye devam ettiği için, reform adı altında yaptığı hemen her yeni icraatının hüsran ve başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi. Diğer bir ifadeyle iktidar ekonomi, hak-hukuk, adalet ve sağlık sisteminden sonra eğitimde de hüsrana uğradı.

Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı, AKP hükümetlerinin eğitime öteden beri pedagojik değil ideolojik yaklaştığı için ve en liyakatsiz kadrolarını eğitim alanında görevlendirmeye devam ettiğinden dolayı reform adı altında yaptığı hemen her yeni icraatının hüsran ve başarısızlıkla sonuçlandığını belirterek, AKP’nin eğitimde hızla gelişen, değişen dünyaya uyum sağlayamadı. Bir türlü milli ve kültürel özelliklerimizle evrensel çağdaş değerleri harmanlayarak özgün ve başarılı bir sistem inşa edemedi” dedi.
Ekim 2022 Ağı İstişare Toplantıları, “Stratejik Araştırma, Ağ Geliştirme” ana teması ile yapılan toplantıda konuşan Gürkan Avcı, “MEB ve YÖK’ün amacı öğrenci, veli ve eğitimcilere adaletçi ve eşitlikçi olmayan sistem anarşisi içerisinde uslu bir şekilde yaşayıp, rejime sadık olmalarını telkin ve sağlamak oldu. Bırakın ilk, orta ve lise öğrenimini bugün üniversitelerimizde dahi gerçek öğrenmeyi yapamıyoruz. Öğretmen anlatıyor, öğrenciler dinliyor ve yazılı/sözlü sınav cevapları ve verilen talimatları ne kadar yerine getirdiği ile başarısı ölçülüyor. Hatırlama ve ezberleme üzerine kurulu derinliksiz, reaktif ve tecrübe etmekten uzak çağdışı bir eğitim modeli. Böylesi bir eğitim sisteminden geçmiş bireylerin küreselleşen dünyada başarılı olması ne kadar beklenebilir?” diye sordu.

OKULLAR ÇOCUK VE GENÇLERİ KONTROL ALTINA ALMAK İÇİN VAR
Okulların ve üniversitelerin öğrencileri gün boyunca kontrol altında tutmak, çoktan tedavülden kalkmış bilgi ve içerikleri demode yöntem ve kolaycı esaslar üzerinden şırınga etmek, bağımlı bir şekilde zamanlarını doldurmaları için var olduğunu ifade eden Avcı, “Gerçek hayatta ise özerklik ve aktiflik başarı ve verimlilik için çok büyük önem arz ediyor. Oysa günümüzde neyi, ne zaman ve niçin yapacağının kontrolünü, plan ve organizasyonunu ekip ruhu içerisinde koordine edebilen, özerk hareket kabiliyeti yüksek bireyler yetiştirmektir esas olan” dedi.
OKULLAR ÖZGÜR DEĞİL
OECD üyeleri içinde en çok okula devamsızlığın yaşandığı ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Avcı, “Çocuklarımız okulu sevmiyor ve çok isteksizler. Çünkü okuldayken mutlu ve özgür olamıyorlar… Türk eğitim sistemi hiçbir farklı görüşe yer vermediği gibi tahammül de göstermez; öğrenciyse okuldan atar veya kriminalizeye savurur, öğretmense sürgün eder yahut meslekten ihraç eder. Oysa demokratik, bilimsel, sivil ve halkçı eğitim sistemleri özgür, müreffeh, mutlu bir toplum yaratır. Kendi tabanını değil tüm halkı memnun etmeye çalışır” dedi.

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ YETENEK VE BECERİLERİ ÖLDÜRÜYOR
Milli eğitimin en büyük handikaplarından birisinin de bütün yumurtaları bir sepete koyan tek tipleştirici dayatma olduğunu dil getiren Avcı, “Vasat bir tek tipleşme oluşturan eğitim sistemimiz her öğrenciye aynı bilgiyi, aynı zamanda ve aynı yollarla öğretmeye çalışır. Bu durum eğitim adı altında çocuklara yapılan bir işkencedir. Oysa her çocuk birbirinden farklı ilgilere, yetenek, beceri ve hedeflere sahiptir. Her çocuk farklı yollarla, farklı sürelerde ve farklı kaynakları farklı şekillerde kullanarak öğrenir. Verimli ve sağlıklı öğrenmek bu farklılıkları dikkate almakla mümkün olur” şeklinde konuştu.
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN DE DÜŞMANIDIR
“2022’nin dünyasında dahi Türk milli eğitimi özgür düşüncenin ve aydınlanmanın en büyük düşmanı durumundadır” diyen Gürkan Avcı, “Milli eğitim iktidar için, politikacılar için hamaset, demogoji ve oy toplama aracıdır. Milli eğitim halktan gasp edilen vergiler ve paralarla halka karşı mevzii güçlendirmektir. Özgürlükleri denetim uğruna kısıtlayan, bağımsızlığa tahammül göstermeyen, adaletsizlikçi, farklı ve özgün müfredatları yasaklayan, farklı ekolleri temsil eden okullara müsaade etmeyen, öğrencilerin istedikleri okulların istedikleri bölümlerine girmesine izin vermeyen, gençlerin nitelikli okul ve üniversitelere girip otantik ve sofistike eğitimler almalarına engel olan, herkese ezberci ve merkezi planlamacı eğitimi dayatan, tek düze olmayan otantisitesi yüksek ve özgürlük tanıyan eğitim sistemlerine tamamen kapalı, bakanlıktan medet ummadan kendi çözümlerini üretmeye çalışan okul yönetimlerine tahammül göstermeyen bir eğitim sistemi ile daha ne kadar gidebiliriz ki?” şeklinde konuştu.