Selamün Aleyküm. Adım Elifnur Çalık. 7 yaşındayım. Yalova’da ikamet ediyorum. Kısa bir süre önce ailemle birlikte çok güzel bir karar aldık. Can Kardeş Yayınlarının kitaplarını sırayla okumak ve sonrasında kitap üzerinde sohbet ederek öğrendiğim bilgileri pekiştirmek istiyorum. Bu sohbetleri nasip olursa ailemin de yardımıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır.
Mahsun ve Küheylan 10 kitaptan oluşan harika bir seri. Kardeşim Zehranur’a yatmadan önce okuyordum. Şimdi de ailemize yeni katılan Said kardeşime de okumaya başladım. Bu seriyi okumaya doyamıyorum. Çizgi roman şeklinde olması dikkatimi çekiyor. Tekrar tekrar okuduğumda dahi sıkılmıyorum.
Serinin ilk kitabında Mahsun ve Küheylan’ın tanışmasında dikkatimi çeken, Mahsun’un daha önce Küheylan’ın sırtına binmek isteyenlerin başarılı olamamasına rağmen vazgeçmeyerek elinden geleni yapmasıydı. Babam: “Sen yapamazsın!”, “Bu iş çok zor!”, “Daha önce çok denendi ama kimse başaramadı!” gibi cümleleri hayatımızda çok defa duyacağımı söyledi. Bu cümleler karşısında aynı Mahsun gibi aldırmayarak elimden geleni yapmaya çalışmam konusunda uyardı.
Dört düşman
Kitap boyunca dört düşmandan bahsedildi. İlki yeis yani üzüntü, karamsarlık hâliydi. Sürekli olaylara karamsar bakan insanları düşündük. O cümleleri duymak bizim de karamsar bir ruh haline girmemize sebep olabilirdi. Bu da gayretimizin kırılması, şevk ve moralimizin bozulması anlamına geliyordu. O halde olabildiğince güzel bakan ve güzel gören Nur talebeleri başta olmak üzere müsbet insanlarla beraber olmanın en iyi seçenek olduğuna kanaat getirdik.
İkinci düşman ise üstünlük’tü. Üstünlük taslayan insanları sever misin? “Ben senden daha iyiyim” “Ben bu işte senden daha başarılıyım” gibi cümleleri duyduğunda kendini nasıl hissedersin? diye sordu babam. Düşündüğümde mutsuz olacağım sonucuna vardım. O halde bazı konularda diğer insanlardan daha iyi olsak da bununla övünmenin çok yanlış olduğunu anladık. Bu konuda hayatımız boyunca övünme değil, bilgi ve tecrübemizi paylaşarak yardım etmeye çalışmanın en güzel yol olduğunu idrak ettik.
Üçüncü düşman ise aculiyet’ti. Yani, acelecilik. Yemek taşıyan bir annenin koştuğu takdirde yemekleri dökeceğini düşündüm. Babamın da aklına su dolu bir bardağı acele ettiğimiz takdirde döküleceği gelmiş. Hayatta olması gereken hızdan daha hızlı olmaya çalışmak beklenmedik sorunlara yol açtığını, bu durumda yavaş olmaktan daha kötü neticelerle karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu düşündük.
Dördüncü düşman ise tembellik’ti. Hemen aklıma gelen örneği babamla paylaştım. Meselâ, odası dağınık genç bir kız annesi uyarmasına rağmen odasını toplamayıp, tembel tembel telefonda vakit geçirirse çok yanlış bir davranışta bulunmuş olur. Tembelliğin çözümü gayret etmek ve çalışkan olmaktır. Ne zaman iyi yönde hareket etmeye çalışırsak Allah yardım edecek ve tembellik çukuruna düşmekten bizleri koruyacaktır. Derslere gitmek, kitap okumak, evi toplamak gibi hayırlı işlerde daima birbirimizi teşvik etmeli ve desteklemeliyiz diye düşündük.
Kitabın sonundaki, Eğlenceli Labirent, İki resim arasındaki 7 fark, Noktalı yerleri birleştirerek şekil çıkarma ve 5 Soru eğlenirken öğretiyor. Bu aktiviteleri yaparken gerçekten çok keyif aldım. Sizlere de tavsiye ederim can kardeşlerim. Bir başka makalede görüşmek duasıyla. Allaha emanet olunuz.
Can Kardeş Dergisi'nin internet sitesini incelemek için tıklayınız