"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Celâl’in gözünde Cemâl’i seyretmek

11 Mart 2012, Pazar
Allah dünya hayatında herşeyi zıddıyla birlikte yaratır. Gece-gündüz, güzel-çirkin, sıcak-soğuk, aydınlık-karanlık, temiz-kirli, yeni-eski, genç-yaşlı dünyada tamamı bir aradadır.
Aynı şey insanlardaki ahlâk özellikleri için de geçerli. Bu zıtlıklar dünyasında, Allah’ın en güzel sûrette yarattığı insan da zıtlıkları üzerinde taşır. Bütün bu zıtlıkların yaratılış hikmeti ise aralarında kıyas yapabilmemiz amacı iledir. Tamamı, şükretmemiz ve güzel ahlâka yönelmemiz için birer vesiledir. Rabbimize yakınlaşmaya çalıştıkça O’nun isim ve sıfatları üzerimizde tecelli eder. Allah, Câmî sıfatı ile dağınık, benzer ve birbirine zıt olan şeyleri bir araya toplar. O’nun bütün isim ve sıfatları, insanda olduğu gibi bütün kâinatta tecellî eder ve hepsi birbiriyle iç içedir. Bazen cemâlin, celâlden tecellî ettiğini söyler Bediüzzaman. O’nun ifadesiyle, “celâlin gözündeki cemali seyretmek’tir bu. Samimî mü’min için ise bu tecellileri seyredebilmek lezzettir. Nefsimiz, Rabb’imizin hoşnut olmayacağı çirkin davranışlara yöneltmek ister. Onda ruhumuzu kirleten cimrilik, bencillik, kıskançlık, ümitsizlik gibi birçok eğilim vardır. Peygamberimizin (asm) bir savaş dönüşü, “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz” ifadesiyle tarif ettiği nefsimizle yaptığımız mücadelede celâlin tecellilerini, vicdanımızı diri tutarak ise cemâlin tecellilerini görebiliriz. Allah korkusunda celâlin tecellisi vardır. Ancak Allah’ın sevgisini kaybettirecek kötülüklerden Allah korkusu sayesinde sakınılır. Rabb’inden derin saygıyla korkan insan, “Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez” (Nisa Sûresi, 36) âyeti gereği, büyüklenmekten şiddetle kaçınır. Böylece Allah’ın sevgisini kazanmayı umut eder. Bu yüzden Allah korkusu ve Allah sevgisi bir arada yaşanır. Bu da celâlde cemâlin tecellisidir. Muntakim (intikam alan) sıfatı zalim için celâlin tecellisi iken, zulmün zıddı olan Adl (adil olan) sıfatında cemalin tecellîsini görebiliriz. Allah’ın Saik (cehenneme süren) sıfatı; zulmeden, insanları azaba sürükleyen küfür ehli, çirkin utanmazlıklardan, kötülüklerden ve zorbalıklardan sakınmayanlar ve din düşmanları için celâlin tecellisi iken, mazlûm için cemalin tecellisidir, rahmet ve nimettir. Zulmedenden mazlûmun hakkının alınması celâl’de cemal’in seyredilmesidir. Allah Darr sıfatı ile zarar verici şeyler yaratan, Dafi’ sıfatı ile belâları def eden, çevirendir. Allah inkârda direnenleri bazı musîbetler vererek uyarır. Yüz çevirenleri “belki dönerler” diye çeşitli sıkıntı ve zorluklarla imtihan eder. Meselâ, Allah’ın sonsuz gücüyle yarattığı depremler gazap gibi görünüyor ve celâl sıfatını tecellî ettiriyorsa da gerçekte gazap içinde rahmettir. İmtihanında Rabb’ini görebilen kulun celâlde cemali görmesidir. Bediüzzaman On Dördüncü Sözün Zeyl’inde depreme dair bir soruyu şöyle cevaplar: “O musîbetteki gazap ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü o masumların fâni malları, onların hakkında sadaka olup bâki bir mal hükmüne geçtiği gibi, fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevî şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azaptan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazap içinde bir rahmettir.” Ölüm, kimileri için celâldir ancak hayatı boyunca, nefsini hastalıklardan kurtarmaya çalışmış samimî insan için sevgilisine kavuşmanın yoludur. Ölümle birlikte bir anda görüntüsü değişen mü’min,—Rabb’inin dilemesiyle—cennet görüntüsünü, dolayısıyla cemalin tecellisini izlemeye başlar. Allah’ın beğendiği ahlâkı yaşamış mü’minlerin, dünyadaki eksiklikleri hatırlamaları ve cehennemdeki hayatı görmeleri dolayısıyla cennetteki nimetlerden aldıkları haz çok fazladır. Maddî-manevî güzelliklerden aldıkları hazzın yanı sıra Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış olmanın verdiği huzur ve mutluluk hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Ahirette, cennet ve cehennem halkına kendi hayatlarıyla kıyas yapacakları görüntüler izletilir. Böylece cennet halkının yaşadığı hazzın ve cehennem halkının yaşadığı azabın şiddeti daha iyi anlaşılabilir. Özellikle de insanın, dünyada kendisine zulmedeni azapta görmesi celâlde cemali izlemektir. Allah cennetin de cehennemin de Rabb’idir. Cennette cemal, cehennemde celâl tecellî eder. Cehennem ateşinden korku duyarız, ancak o korku dolayısıyla gafletten sıyrılır, cemâl tecellisini izleriz. İmtihan olmak ahiretteki sonsuz azaptan uzaklaştırılmak için bize sunulan rahmet dolu fırsatlardır. Zorlukta aşkın, sadakatin ve vefanın ortaya çıkması celâldeki cemalin tecellisidir.

FUAT TÜRKER

[email protected]

Okunma Sayısı: 3012
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı