Karapınar, Sakarya’nın Karasu ilçesine bağlı küçük ve şirin bir köydür. Yeşilliği dikkat çekicidir. Köy halkı farklı milletlerden oluşmaktadır.
Burada farklı kültürlerin nasıl kaynaşabileceğinin örneği sergilenmiştir. Karapınar’ın ismini köyün girişinde bulunan küçük bir pınardan aldığı rivayet edilir. Farklı kültürlerin bir arada yaşaması, farklı lezzetlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tatlısı, tuzlusu, sulu ve kuru yemek ve pasta çeşitleri oldukça fazladır. Bunların yanında her milletin kendisine ait yöresel yemekleri de hâlâ korunmakta ve yaşatılmaya çalışılmaktadır. Genç nüfus oldukça fazla, ama köyün gençlerinin çoğu iş imkânlarından yararlanabilmek için başka illere göç etmişlerdir. Köyün topraklarını bir taraftan Sakarya Nehri beslerken, diğer taraftan Darıçayırı Deresi beslemektedir. Genel olarak tarım ve hayvancılık halkın geçim kaynağıdır.
Karapınar Köyü ile ilgili genel olarak bilgi vermeye çalıştım. Ben buraya birkaç organizasyon dâveti üzerine geldim. Aslında küçüklüğüm ve gençlik yıllarım bu köyde geçti. Üniversite tahsili için bu köyden ayrılmak zorunda kaldım. Ailem hâlâ burada yaşıyor. Hem onları ziyarete, hem de organizasyonlar için yapılan dâvete iştirak etmek üzere Karapınar Köyüne geldim. Köye geldiğim vakit çok hoş ve güzel bir karşılama ile karşılaştım. Özellikle gençler beni gerçekten çok memnun ettiler. Uzun zamandır görmediğim birçok kişiyi görme fırsatı elde ettim.
Katılacak olduğumuz ilk organizasyonumuz Kur’ân Kursu’nun hatim programıydı. Kış mevsimi boyunca eğitim veren Kur’ân Kursu’ndaki abla ve kardeşler köy camisinde bir hatim programı organize etmişler ve beni de ilâhi okumam için dâvet etmişlerdi. Katılmadan evvel herhangi bir hazırlığım yoktu. Çünkü biliyordum, onlar okumamı istedikleri ilâhileri zaten hazırlamışlardı. Yani ben istediğim ilâhiyi değil, istenilen ilâhileri okuyacaktım. Programın son seansına katılmak için rica ettim. Çünkü onların da kendi okumaları vardı. Son seansa kadar gençlerle muhabbet ettik. Belli ki özlemişlerdi. Özledikleri beraberce yıllar önce yapmış olduğumuz Risale-i Nur sohbetleriydi. Sebahattin Yaşar Ağabeyimizin meşhur ayaküstü sohbetleri vardır. Saatler süren ayaküstü sohbetleri… Bizimki de biraz öyle olmuştu. Gençler bırakmak istemiyordu. Bende onların bu şevklerini kıramazdım. Aslında köye gelirken de aklımdan geçiyordu. İnşaallah gençleri eski şevkleri ile bulurum diye duâ ediyordum. Rabbim duâmı kabul etmişti. Gençlere program sonunda sohbet için söz vererek hatim programına katılmak üzere yanlarından ayrıldım. Hatim programının son seansında istenilen ilâhileri okudum, ama benim aklım gençlerle yapacak olduğumuz Risale-i Nur sohbetindeydi. Eskiden sohbetlerimiz çok heyecanlı ve şevkli geçerdi. İnşaallah onlara eski şevk ve heyecanı verebilirim diye duâ ediyordum. Hatim programının ardından yapılan duâlara cân-ı gönülden âmîn diyerek gençlerle buluşacağımız yere doğru hareketlendim. Henüz caminin dışında bir kısım gençler beni bekliyordu. Onlarla muhabbet ederek sohbet yapacağımız mekâna geldik. Oldukça kalabalıktı. Onlarla Risale-i Nur’dan 21. Söz’ü okuduk ve anlamaya çalıştık.
Gençlerin büyük çoğunluğu sohbetin ardından ayrıldılar. Bazıları ise özel sormak istedikleri sorular için kaldı. Bu sırada fotoğraf çekmek istediler, kabul ettik. Hatıra olsun dedik ve çektirdik. Gençlerin bu şevkleri benim burada kalmama en büyük etken oldu. Anlaştım onlarla, her gün sohbet yapacağız.
Diğer bir organizasyonumuz ise köy ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin mezuniyet töreniydi. Gerçekten çok güzel bir faaliyet oldu. Geçmiş yıllarda öğretmenlik yapmış birçok kişi dâvetliler arasındaydı. Eski mezunlarda programa iştirak etmişlerdi. Bizim için nostalji olmuş, geçmiş yılları hayırla yâd etmiştik. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Siz bu yazıyı okurken biz gençlerle sohbet halinde olacağız inşaallah…
NURULLAH ÇETİN
[email protected]