"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kedi taziyenamesi

16 Şubat 2014, Pazar
Her geçen gün bir kedi daha çok dehşetli şekilde öldürülüyor. Her kedinin ölümü kalbimde derin bir yara açıyor. Çünkü bu sevimli mahlûklar benim için masumluğun bir simgesidir. Kedinin gözlerinde masumluğu ve Allah’a olan minnetini görürüm. Ama bazen başka insanlar bu şekilde algılamazlar. Onların anladığı dil kendisini savunamayan bu güzel canlılara türlü türlü acı çektirmek ve bundan da keyif almaktır.
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” Hadis-i Şerifi aslında her kötülük sahibinin merhametten yoksun kalacağını belirtse de benim içim çok fazla acıyor. Çünkü kedilerin bu güne kadar hep iyi yönlerine şahit oldum. Ne nankördüler ne de sinirli. Ve sonra onların merhametsizce katledildiklerini görüyorum. Hiçbir şey yapamıyorum. Sadece Allah’a sığınıyorum.
Çocukken dedem bana; “Peygamberimiz (asm) bir kedinin başını okşamıştı.” diye bir kıssa anlatmıştı. O günden sonra kedi bana her zaman Peygamberimizin (asm) merhametini de hatırlatmıştır. Yaşayan sevimli bir kitap gibi. Mırrmırları, “Ya Rahim” diyerek Cenâb-ı Hakk’ın Rahim ismini zikretmektedir.
Evimiz bahçeye çok yakın olduğu için birçok kedim vardı. Onlar için özel yemekler pişirir ve yerken çıkardıkları sesleri duymaktan çok hoşlanırdım. Sonra onlarla aramda sıcak bir bağ meydana geldi. Gözlerine bakınca sanki onların ne demek istediklerini anlıyordum. Çıkardıkları seslerden, ne demek istediklerini çıkartabiliyordum. Kedi demek benim için en büyük dost demek olmuştu. Kediyi sevmeyen insanlara karşı içimde bir kırgınlık vardı. İlk defa sesimi yükselttiğim kediye vuran birisine olmuştu.
Üstadın şu sözleri, kedilerin ne kadar masum ve mübarek mahlûk olduklarını anlatmaktadır:  “Yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara
arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket suretinde geliyor. Bunu teyit eden ve kendim gördüğüm bir misal: Benim yakın dostlarım bilirler ki, iki üç sene evvel her gün yarım ekmek o köyün ekmeği küçüktü. Muayyen bir tayınım vardı ki, çok defa bana kâfi gelmiyordu. Sonra dört kedi bana misafir geldiler. O aynı tayınım hem bana, hem onlara kâfi geldi. Çok kere de fazla kalırdı. İşte şu hâl o derece tekerrür edip bana kanaat verdi ki, ben kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Kati bir surette ilân ediyorum, onlar bana bâr değil. Hem onlar benden değil, ben onlardan minnet alırdım.” (Mektubat–21. Mektup)
Kedi taziyenamesi, aslında mecazi bir kavramdır. Asıl anlatmak istediğim,
 insanın nasıl bu kadar merhametsiz olduğuna vurgu yapmaktır. Neden dünyada bu kadar şiddet var? Ne için her gün oluk oluk insan kanı akıtılıyor? İnsan o kadar vahşi hale gelmiş ki, masum bir kedinin işkence altında can vermesinden zevk alıyor. Bazıları da masum yavruların varil bombası ile katledilmesinden zevk alıyor olmalı ki, akan kan hiç durmuyor. Sözde medeni dünyanın gözü önünde katliâmlar devam ediyor. Bu nasıl bir vicdan ki, dünyanın bir yerinde bir balina yavrusu ölmesin diye seferber olanlar, bir başka coğrafyada bebeklerin kurşunlanmasına kayıtsız kalabiliyorlar.
Nefis insanlara her zaman kötülüğü, şerri, şirretliği tavsiye ediyor. Merhametsiz olmaya ve başkalarına kötülük yapmaya, acı çektirmeye teşvik ediyor. Halbuki iman, insana merhametli olmayı, insanlara olduğu gibi hayvanlara ve bitkilere de iyi davranmayı, emrediyor. Hakikî imana sahip olan bir insan, bir tahta kurusunu bile öldürmekten çekiniyor. İnsana bu meziyeti ancak iman ve İslâmiyet kazandırabilir.
 Mevlânâ Hazretleri Mesnevî’de; “Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” der. Üstadımız’ın ne kadar merhametli olduğunu da şu ifadelerinden anlıyoruz: “Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur. Kendi milletin selâmeti için cehennemde yanmaya razı olur. Bu yüzden merhamet elbisemizi kaldırdığımız tozlu raflardan çıkaralım ve yardım bekleyen her canlıya kendimizle beraber giydirelim. Çünkü Allah, bu elbiseyi ruhumuza münasip bir şekilde biçmiştir. İçine bir dünyayı sığdırabiliriz.
Merhamet libasını üzerimizde taşıdığımız müddetçe, hiçbir varlığa zulmetmez, zulüm karşısında da duyarsız kalmayız. O zaman hem insanlar, hem hayvanlar ve bitkiler, hayatlarından emin olabilirler. Kediler de vahşice katledilmekten kurtulurlar.
 
 
MERVE İRİYARI
Okunma Sayısı: 3303
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa Erciyes

    16.2.2014 15:10:00

    ALLAH razı olsun aynen katılıyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı