Ahhhh keşke yüreğimdeki kocaman yangınla ısıtsam, soğuktan titreyen minicik bedenini çocuk.
Affet demeye yüzümüz yok; kusursa boyumuzu çoktan aşmış.
Sana yıkık dökük bıraktığımız bu dünya bizim eserimiz.
Gözlerindeki hüzün, yüreğindeki acının da biziz sebebi.
Seyirci kaldık üzerine yağan bomba yağmurlarına.
Sustuk kabuğumuza çekilip; ve sustukça gömüldük bataklığında suskunluğumuzun.
Bizim göz yummalarımızla terk etti güneş gökyüzünü.
Oysa mavi olmalıydı gündüzleri gökyüzü,
Güneş parlamalıydı tüm aydınlığıyla,kararmamalıydı bombaların dumanıyla.
Gece yıldızlar parlamalıydı birer elmas gibi, aydınlanmamalıydı her yer füzelerin ışığıyla.
Rahmet olmalıydı adı şimdi yollarını çamura bulayan yağmurun.
Ve kartopu oynarken üşümeliydi el ve ayakların.
Sıcacık olmalıydı huzur dolu evin, bir de baharı tatmalıydın doyasıya mevsimlerden.
Kırlarda koşup oynamalıydın korkmadan.
Sevinç dolu olmalıydı yüreğin,
kahkaha atıp gülmeliydin her daim.
İzin vermedik çocuk.
Çok gördük sana mutluluğu.
Oysa mavi olmalıydı gündüzleri gökyüzü,
Güneş parlamalıydı tüm aydınlığıyla,
gece yıldızlar parlamalıydı birer elmas gibi, Kırlarda koşup oynamalıydın korkmadan.
Sevinç dolu olmalıydı yüreğin.
İzin vermedik çocuk.
Göz yumarak yıktık,
yok ettik hakkın olan her güzelliği.
Kana buladık rengini güllerin,
soldurduk tüm çiçekleri.
Kuşları da vurduk, kelebekleri de.
Ölüm kokusunu sindirdik üzerine sen ve arkadaşlarının.
Savaşın çocukları koyduk adınızı, bir anadan doğduğunuzu unutup.
Oysa hangi savaş ölüm yerine çocuk doğurmuştur?
Acı ve korkuyla tanıştırdık sizi hayattan önce.
Biz yükledik sırtınıza savaşın ağır yükünü.
Tabiatınızı çaldık,
evlerinizi yıktık,
aç bıraktık,
anasız ve babasız bıraktık sizi,
şefkati esirgedik, sevgiyi çaldık sizden.
Çaresizlik, tanıdığınız ilk yoldaşınız oldu mülteci kamplarında.
Hissettirmedik size en doğal hakkınız olan insanlık değerini.
Geleceğinizi ve umutlarınızı çaldık,
hayallerinizi aldık sizden, kızarmadan yüzümüz.
Yok, o da yetmedi.
Yaşama hakkınızı aldık elinizden acımasızca.
Yazık ki ne yazık!
Utanıyorum çocuk, çok utanıyorum baktıkça
o melek gibi masum yüzüne.
Şimdi senin bedenin titriyor ya orada,
benim yüreğim yangın yeri.
Sendeki hüznün kederi bıçak gibi saplanıyor
kalbime çocuk.
Affet diyemem ama,
Ne olur boğma beni o yaş dolu gözlerinin derinliğinde.