"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ladyler, lordlar ve de kullar

Erhan AKKAYA
06 Mayıs 2013, Pazartesi
Bir İngiliz şirketi, İskoçya’nın Kivancel Bölgesi’nde bir metrekare toprak karşılığında “lord” ve “lady” sertifikası veriyormuş. Türkiye’den beşbinden fazla kişi bu yolla “lord” ve “lady” unvanı almış.

İskoçya kanunlarına göre tarihî Kincavel Bölgesinde büyük veya küçük bir toprağı bulunan herkes yasalar gereği “lord” veya “lady” unvanı almaya hak kazanıyormuş. Buna dayanan uluslar arası bir İngiliz şirketi bu araziyi birer metrekarelik 50 bin parsele ayırarak büütün dünyada satışa sunmuş.
İskoçya’dan her ülkeye az sayıda gönderilen bu sertifakaların bedeli 250 lira imiş ve 3 gün içinde sahiplerine ulaşıyormuş. Kısa sürede de tükenmiş.
Lady ve lord unvanlarının sağladığı fayda ise; İngiltere, İskoçya ve diğer Birleşik Krallık Ülkeleri olmak üzere bütün AB üyesi ülkelerdeki vize başvurularında ayrıcalık sağlamasıymış. Ayrıca bu sertifika sayesinde İskoçya’daki otellerde ayrıcalıklı olarak konaklanabiliyormuş!..
İlginç…
İnsan ne kadar da rahat düşkünü bir varlık değil mi? Kendisini rahat ettirecek hiçbir fırsatı kaçırmak istemiyor.
Vizede kolaylık, otellerde ayrıcalıklı konaklama… Hem de dünyanın öbür ucundaki 250 liralık 1 m² toprağa…
Evet; rahatını arama, menfaatini düşünme ve geleceğe yönelik yatırım yapma… İnsanoğluna verilen yüzlerce, binlerce duygudan sadece birkaçı…
Nice duygular verilmiş insana ve tepe tepe kullanıyoruz, ama acaba doğru şekilde mi?
Bediüzzaman’ın 9. Mektub’daki şu sözleri bir muhasebe ve murakabe imkânı verir sanırım.
“Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâkî umur-u uhrevîye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hakeza şedit hissiyatlar [rahatını arama, menfaatini düşünme vs. hisler], umur-u uhrevîyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fânî umur-u dünyevîyeye tercih etmek, fânî ve kırılacak şişelere bâkî elmas fiyatlarını vermek demektir.”*
Evet, demek ki insan bu şiddetli hisleri/duyguları “şiddetli bir şekilde” dünya işlerini yürütmek için değil, ahireti kazanmak için kullanmalı. Çünkü dünya işleri fânî yani geçici; ahiret işleri ise ebedî ve kalıcı…
İnsan hissiyatını bu şekilde kullandığı takdirde veriliş hikmetine uygun davranmış; aksi takdirde elmas değerindeki o hisleri, cam parçası hükmünde olan dünya işlerini elde etmek için kullanmış olur.
***
Lord ve leydilik fânî ve geçici unvanlar. Haberde bahsi geçen “çakma” lordluk ve leydilikten bahsetmiyoruz. Gerçekten bir lord ve leydi bile olsanız bu ünvanlar yine geçici... Bütün beşerî ve dünyevî ünvanlar kabir kapısına kadar...
Biz bu unvandan daha iyisini söyleyelim. Hem herkese veriliyor, hem de hiçbir ücret ödemiyorsunuz, yani bedava… Hem de kazanacaklarınız sadece şu fânî ve geçici dünya hayatı ile sınırlı değil, ebedî ve kalıcı ahiret hayatında da devam ediyor.
Evet, “kulluk” unvanı!..
“Lordluk” ve “ladylik” sadece bu dünyada geçerli; haberden anladığımız kadarıyla o da her yerde değil, sadece AB ülkelerinde…
Sınırlardan geçerken, kontrollerde bir parça kolaylık sağlıyor, kalacağınız otellerde ise geçici bir süre rahatlık…
İnsanın ahiretine, ebedî hayatına bir faydası var mı? Elbetteki yok…
Meselâ, ölüm anında ya da kabirde bu ünvanların hiçbir kıymet-i harbiyesi var mı, elbetteki yok.
Azrail ya da kabirde sorgu işine bakan Münker-Nekir lord ya da ladyliğinize değil “kul” olup olmadığınıza bakıyor.  Haşir, hesap, sırat yerlerinde de keza öyle ladylik ya da lordluğun sözü geçmiyor. Sadece ve sadece kulluk geçiyor.  Bütün bu menzillerden ve sınırlardan hızlı ve güvenli geçmenin tek şartı kulluk. Kullukta ne kadar terakki edilmişse bu menziller o kadar hızlı ve kolay biçimde geçiliyor.
Kulluk unvanına talip olanlar muvaffakiyetleri nispetinde hem dünyada hem de ahirette rahata kavuşuyorlar. Her türlü konforun bulunduğu “sonsuz yıldızlı” ebedî Cennette, ebedî bir konaklamayı, ihsan-ı İlâhî ile hak ediyorlar.
Kulluğa talip olup, kul olarak yaşayıp, yine bir kul olarak hüsn-ü hatime ile şu fânî dünyadan ayrılma duâsıyla…
* Not: Aynı yerde Bediüzzaman insandaki her bir hissin mecazî ve hakikî ya da kuvvetli ve zayıf olmak üzere iki mertebesi olduğunu mecazî / zayıf mertebesini bu dünya için; hakikî / kuvvetli mertebesini ise ahiret için kullanmak gerektiğini belirtir.

Okunma Sayısı: 5216
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı