Eğitim ve bilhassa ‘meslekî eğitim’ Türkiye’nin temel meselelerinden biri.
Ancak meslek liselerinin görünmeyen, yeteri kadar konuşulmayan bir derdi daha varmış. Meslek lisesi öğrencileri arasında okula devam etmeyenlerin nisbeti her geçen gün artıyormuş. Peki, okula devam etmeyen bir öğrencinin meslek öğrenmesi mümkün olur mu?
Bir meslek lisesi rehber öğretmeni okullardaki devamsızlığın sebebini açıklarken şu tesbitlerde bulunmuş:
“İlköğretimden mezun, akademik başarısı düşük olan öğrencilerin nerdeyse tamamına yakını meslek liselerine yerleşiyor. Öğrenciler ilgi yetenek ve beceri durumuna göre değil de akademik başarı ortalamasına göre meslekî bölüm ve dallara yerleştiriliyor. İstemedikleri bölümlerde okumak zorunda kalan öğrenciler de okula karşı ilgisiz ve isteksiz oluyor. Meslek liselerinde öğrenciler direkt meslek bölümüne gelmiyor. 9. sınıfta Fen, Anadolu liseleri gibi liselerle ortak müfredata tabi tutuluyor; fizik, kimya gibi derslerden zorlandıkları için bir süre sonra okuldan soğuyorlar. Ders saatlerinin çok olması da devamsızlığı arttırıyor. 11 saat ders yapılan bölümler var. Bu da öğrencilerin okuldan kaçmalarına sebep oluyor. Ders saatlerinin fazlalığı, sosyal faaliyetlerin yapılmasına engel oluyor. Öğrencilere okulu sevdirecek etkinlikler okulda olmadığından öğrenci bu ihtiyacı dışarda arıyor.”
Peki, öğrencilerin okula devamını arttırmak için ne yapmak gerekir? Uzman Psikolog Ayşe Şahin’in tavsiyeleri şöyle: “Aile, okula gitme konusunda öğrencileri teşvik etmeli. Spor, sanat gibi dersler işe yarar hale getirilmeli, sosyal faaliyetlere vakit ayrılarak okul eğlenceli bir ortama dönüştürülmeli. Okul yönetimi hoşgörülü bir tutum içinde olmalı ve uygun sınırlar içerisinde öğrencilerin taleplerini göz önünde bulundurmalı. Devamsızlık problemi yaşayan öğrencilerle birebir görüşmeler yapılmalı, elde edilen bilgiler aileyle paylaşılarak okul-aile iş birliği sağlanmalı. (Milliyet, 17 Ekim 2018)
Okula kayıt yaptıran öğrencilerin neredeyse yarısı derslere devam etmiyorsa ortada çok büyük bir problem olduğu kabul edilmeli. Sadece bu mesele için TBMM’de bile toplantı yapılsa yeridir. Muhtemelen meslek liseleri bir anda bu duruma gelmedi. Acaba, daha önce devamsızlık nisbetleri yüzde 10 ya da yüzde 20’lerdeyken gerekli tedbirler alındı mı? Bu meselede çok geç kaldığımız anlaşılıyor.
Öğrenciler ilgi, yetenek ve beceri durumuna göre değil de sadece ‘not’larına göre bu okullara yerleştiriliyorsa bu yanlış değil mi? Hele hele ders saatlerinin çok olması devamsızlığı arttırıyorsa buna karşı bir tedbir alınması gerekmez mi? Bir günde 11 saat ders yapılan bölümlerin olması isabetli midir?
Bir rehber öğretmeninin gördüğü problemi ve sunduğu çareyi Ankara’daki eğitim bürokratları görmüyor mu? Görüyorsa niçin tedbir alınmaz?
Bütün okulların ve bilhassa meslek liselerinin mutlaka kabiliyete göre arzu edenleri öğrenci olarak alması gerekir. İstemeyerek bir mesleğin öğrenilmesi mümkün olur mu? Bu krizi aşmak için belki de çok daha erken yıllarda öğrencileri kabiliyetlerine göre teşvik etmek lâzım. İş dünyası ‘yetişmiş eleman’ ararken meslek liselerinin devamsızlıkla başbaşa kalması çözmemiz gereken önemli problemlerden biri.
Belki yapılıyor, ama ‘memleket meselesi’ olan meslek liseleri konusunu halletmek için Millî Eğitim Bakanlığı çok daha fazlasını yapmak durumunda. Türkiye’nin krizlerden çıkış yolu daha fazla üretim ve daha fazla çalışmaktan geçiyorsa bunu ‘meslek liseleri’ olmadan yapmak kolay değil.
“Meslek lisesi memleket meselesi” isabetli bir tesbittir. O halde gereğini yapalım.