Kâinatta en küçük zerreden en büyük yıldızlara kadar her şey muntazam ve mükemmel bir düzen üzerine yaratılmıştır. Gece ve gündüz, kış ve yaz, siyah ve beyaz, nur ve zulmet, birbirlerini bir intizam ile takip eder.
Güneş aydınlığa kavuşmasına vesile olur âlemin. Ağaçlar göğe yükselmek ister. Toprak yağmuru sinesine sarar. Küçük bir tohum zamanla büyür ve bir çiçek açar. Ve açan çiçek bir Rahmet-i Rahman’ın tecellisinin yansımasıdır. Ve kâinattaki zerreden arşa her mahlûkun bir gayesi vardır.
O halde ahsen-i takvim üzerine yaratılan ve yaratılanların en şereflisi olan insan, kâinatta başıboş ve gayesiz olamaz.
İnsana verilmiş olan en büyük ve en kıymetli lütuflardan birisi hiç şüphesiz ki hayattır. Hayat böylesine büyük ve kıymetli bir lütuf, iken bir gayesi olmaması mümkün değildir.
Hayatta gayesi olmayan bir insan, kısacık ve fani olan dünya hayatındaki ömür sermayesi tükenirken rüzgârda savrulan toz zerreleri gibi dağılır ve yok olur gider. İnsanın hayatı bir gaye ile kıymet ve mana kazanır.
Bediüzzaman Hazretleri, 25. Lem’ada; “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir. Hem insan, zîhayatın en mükemmeli, en yükseği ve cihazatça en zengini, belki zîhayatların sultanı hükmünde iken, geçmiş lezzetleri ve gelecek belâları düşünmek vasıtasıyla, hayvana nispeten en ednâ bir derecede, ancak kederli, meşakkatli bir hayat geçiriyor. Demek insan bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safâ ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azîm bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedî, daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir” demektedir.
Gayesi olmayan bir insan dünyada karanlıkta kaybolmuş gibidir.
Zira gayesiz olmak bir anlamda insanın kendini bilmeme ve tanımama hali değil midir?
Gaye bir inanç, bir aydınlık, bir duâdır. İnsanın kâinattaki en anlamlı gayesi kendini bilmek ve tanımaktır.
Zira kendini bilen Rabbimizi bilendir. Rabbimizi bilen, hiç şüphesiz O’nun emir ve yasaklarına rivayet edendir. Kendini bilme, Rabbini tanıma ve rıza-yı İlâhiyi kazanma gayesini son nefesimize kadar taşımak duâsıyla.