BİLGİ KİRLİLİĞİNE DAYALI FELÂKET SENARYOLARIYLA KORKU VE KAYGILARIN KÖRÜKLENMESİNE MEYDAN VERMEDEN HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALALIM.
Tedbir aşırı kısıtlamaya dönüşmesin
Uzman Psikolog Simru Kavak: “Koronafobi, dalga dalga yayılan felaket senaryolarının da etkisiyle hayatımıza baş döndürücü bir hızla giren bir kaygı türü oldu. Bu korku, ‘tedbirli olmak’la ‘hayatı kontrolsüz kısıtlamak’ arasındaki sınırları kaybettirip psikolojik sorunlara yol açabilir.”
Virüsü fırsata çevirebiliriz
“Haber kaynağı, korku kaynağı olmasın. En hızlı yayılan virüs paniktir, korunmaya dikkat! Her tedbir dozunda güzeldir. Virüsü fırsata çevirin. Kendinize zaman ayırın. Bahara girmemiz açık havada aktivitelere fırsat sağladığı için, dışarıda daha fazla zaman geçirmeye çalışın.”
***
Tehlikeyi ciddîye alın
İtalya’da bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan Senem adlı Türk, sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, Türkiye’yi koronavirüse karşı daha ciddî tedbirler almaya çağırdı.
***
Koronafobiye teslim olmayalım
Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Uzman Psikolog Simru Kavak, son günlerde virüs korkusuyla ortaya çıkan kaygı türü Koronafobi’ye teslim olmamak gerektiğinin altını çizdi.

“Aslında öyle değilmiş”, “çok kesin kaynaktan duydum” gibi sözlerle başlayıp dalga dalga yayılan felâket senaryolarının da etkisiyle hayatımıza baş döndürücü bir hızla giren kaygı türü oldu; Koronafobi! Acıbadem Maslak Hastanesi’ndan Uzman Psikolog Simru Kavak “Bilgi kirliliğini filtreleme şansı bile bulamadan, kendi doğasında zaten belirsiz olan Koronavirüse yönelik kaygılarımıza her gün yenilerini ekliyor, korkuyla abartılı tedbirler alabiliyoruz. Oysa, Koronafobi ‘tedbirli olmak’ ile ‘hayatını kontrolsüzce kısıtlamak’ arasındaki sınırları kaybeden kişide psikolojik sorunlara yol açıp, hayatında kalıcı izler bırakabilir” diyor. Peki, bu dönemde kaygı seviyemizi kontrol altında tutarak, virüsün psikolojimizde yol açabileceği kalıcı zararlara nasıl karşı koyabiliriz? Uzman Psikolog Simru Kavak, Koronafobi’den korunmanın basit, ama etkili tedbirini anlattı, önemli uyarılar ve tavsiyelerde bulundu:
Haber kaynağı, korku kaynağı olmasın
Gerçekçi olmayan korkuyu, gerçekçi olmayan haberler tetikler. Öncelikle bu süreçte yalnızca güvenilir haber kaynaklarını takip etmeye özen gösterin. En hızlı yayılan virüs, paniktir, korunmaya dikkat. Panik duygusu, virüsün kendisinden daha hızlı yayılır. Panik yapmamaya ve sizi paniğe sevk eden konuşmalardan ve kişilerden uzak kalmaya gayret edin. Gerekiyorsa bir süre, konuşurken huzursuz hissettiğiniz kişilere veya takip ettiğiniz kaynaklara mesafe koymaktan bir zarar gelmez.

Her tedbir dozunda güzel
İlgili birimlerce paylaşılan güvenlik ve sağlık tedbirlerini takip etmenin yeterli olduğunu unutmayın. Ellerinizi zaten düzenli yıkayıp dezenfekte ediyorsanız ya da güvenli mesafeleri korumaya özen gösteriyorsanız, kendi üzerinizde geçerliliği ispatlanmamış ek güvenlik tedbirlerini uygulama baskısı oluşturmak, sadece kaygı seviyenizi arttıracaktır. Örneğin her kanalda gördüğünüz tavsiye edilen gıdaların hepsini tüketmeye çalışmak,büyük ihtimalle sizi virüsten korumak yerine başka rahatsızlıklara itecektir.”
***
Tehlikeyi ciddiye alalım
İtalya’da bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan Senem Önen adlı bir Türk, sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, Türkiye’ye koronavirüse karşı daha ciddî tedbirler almaya çağırdı. Senem, sosyal medyada yoğun ilgi gören mesajında şöyle dedi: “Türkiye’de televizyonlarda bazı şeyler dönüyor. “Yok İtalya’da evlerine ayakkabıyla giriyolar, çok makarna tüketiyorlar o yüzden oldu vs.” bunlar gerçekliği olmayan şeyler. İtalya’da neden yayıldı? Şöyle; ilk vakalar tesbit edildikten sonra okullarda eğitime ara verildi. Halen tatil edildi ibaresi kullanılıyor. Bir tatil durumu söz konusu değil. Aileler çocuklarını alıp alış veriş merkezlerine gittiler. Bir şey yokmuş gibi restoranlara gittiler. Arkadaşlarıyla görüşmeye devam ettiler. İnanılmaz büyük bir hızla yayılabilen, bulaşabilen bir virüsten bahsediyoruz. Sosyal yaşantılarına hiçbir şey olmamış gibi devam ettiği için İtalyanlar, bir anda vak’a sayısı yükseldi.
Daha sonra Milano bölgesinin ‘kırmızı bölge’ ilân edilmesi durumu olunca bunu duyanlar evlerinden kaçtılar. Onların arasında virüs taşıyanlar vardı. O sebeple diğer yerlere de yayıldı.”

Türkiye’de ne yapılması lazım?
Senem şunları söyledi: “Mümkün olduğunca herkesin evinde durması gerekiyor. Ben hala sosyal medyada arkadaşlarımın aynı şekilde yaşantılarının devam ettiğini görüyorum. “Elimizi yüzümüzü kolonyaladık mikropların yüzde seksenini öldürdük. Dolaşmaya devam edelim” diyorlar. Yok böyle bir şey. Hastalığın grip gibi algılanması da çok ciddî bir hata. Grip değil grip gibi denmesinin tek sebebi virüs kaynaklı olması. Çok ağır ilerliyor, yakalanan kişi nefes darlığından, boğularak ölüyor. Siz burada İtalyanların paylaştığı videoları görüyorsunuz. “Balkonlardan balkonlara müzik yapıyorlar. Bir şekilde morallerini yüksek tutmaya çalışıyorlar.” Ama hastanelerden gelen videoları görmüyorsunuz. Yatak kapasitelerinin nasıl yetersiz kaldığını göremiyorsunuz. İnsanların ailelerinden uzak tek başlarına nasıl öldüklerini görmüyorsunuz. Yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyuluyor. Bu insanlar solunum cihazlarına bağlı duruyorlar. 300 yatak kapasitesi olan yere 3000 kişiyi götürürseniz elbette yatak yetersiz kalacak ve elbette ki birilerini seçmek zorunda kalacaklar. Şu an doktorlar insan seçiyorlar. Kimi kurtarabiliriz, kimi kurtaramayız diye. Durumun Türkiye’de bu seviyeye gelmemesi için evlerinizde durmanız gerekiyor.”