TERÖR KAVRAMININ İÇİNİ BOŞALTMAKTAN ARTIK VAZGEÇİLMELİ. BU KONUDA KARARI SADECE BAĞIMSIZ YARGI VERİR. YARGI SİYASî MESAJLARA İTİBAR ETMEMELİ.
HUKUKÇULAR: İKTİDAR MUHALİF OLAN HERKESİ TERÖRLE SUÇLAYIP DÜŞMAN HUKUKU UYGULUYOR VE YARGIYA BASKI YAPIYOR.
CEZA HUKUKÇUSU PROF. DR. İZZET ÖZGENÇ: “ Yargının siyasî mesajlardan etkilenmemesi gerekir. Bu mesajlardan sonra gidip de işlem yapmaması gerekir. Eğer ‘terörist’ suçlaması şahıslara ya da gruplara yöneltilirse, o şahısların ve grupların ‘Ben terörist olarak ilan edildim’ diyerek şikâyet hakkı vardır.”

AVUKAT BİLGİN YEŞİLBOĞAZ: “Cebir ve şiddet unsurlarının bulunmadığı eylemleri ‘terör’ olarak nitelemekten artık vazgeçilmeli. Bu konuda kararı ancak bağımsız yargı verebilir. Siyasal iktidarın bu şekilde söylemi yargıya müdahaledir, kişilik haklarına saldırıdır, bu da bir suçtur.”

AVUKAT DOĞAN ERKAN: “İktidarın kime terörist dediğinin terör hukuku bakımından hiç önemi yok, olmaması gerekir. Ama ne yazık ki yargı, iktidarın terörist ilan ettiği kişiye ertesi gün soruşturma başlatabiliyor. Bu değişmeli. Yargıçları sadece hukuk kuralları bağlamalı.”

***
Kimse siyasetçinin sözüyle terörist olmaz
Prof. İzzet Özgenç, “Kimse siyasetçinin sözüyle terörist olmaz. Bir kişinin ortaya koyduğu eylemin suç olduğuna ve bu suçun da terörizmle ilişkilendirilebileceğine ancak yargı karar verir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en son öğrencileri “terörist” olarak nitelemesi, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kebapçıları da “terörist” listesine alması, iktidarın “düşman ceza hukuku” uyguladığı eleştirilerine yol açtı. DW Türkçe’de yer alan haberde, hukukçulara göre “terörist” söylemini genişleten iktidar suç işliyor, yargıyı baskılıyor. Türkiye’de yargının siyasetçilerin sözüyle hareket edip, kimseye “terörist” suçlaması yöneltemeyeceğine dikkat çeken hukukçular, toplumun değişik kesimlerine yöneltilen “terörist” suçlamasının evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmayan “düşman ceza hukukunun” Türkiye’de hayat bulması anlamına geldiğine işaret ediyor.

Siyasetçi, STK’lı, öğrenci, kebapçı....
Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile kebapçılar aynı gün iktidarın “terörist” suçlamasının hedefi oldu. Önce MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada “Vatandaşlarımızın günlük iaşe çabasını istismar edip pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır” ifadelerini kullandı. Bahçeli’nin bu açıklamasına kebapçılardan “Terörist olma sırası bize mi geldi?” tepkisi yağarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli’den birkaç saat sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör protestosunu sürdüren öğrencileri hedef aldı. Erdoğan “Rektörünün arabasının üzerinde tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye’yi kabullenemiyorum. Bize böyle öğrenci gerekmez. Rektörünüz aracın içinde, siz önünü kesiyor, üzerinde tepiniyorsunuz. Bunlar, üniversite içine sızmış teröristlerdir” dedi. Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi’nde 10 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. 3 kişi ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, valilik soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.

Hukuk şikayet hakkını güvenceye almıştır
Ceza hukuku; iktidarın ya da başka bir grubun, kişinin “terörist” suçlamasına hedef olan herkesin bu suçlamaya karşı şikâyet hakkı olduğunu yasal güvenceye bağlamış durumda. Ceza hukukçusu Prof. İzzet Özgenç, “terörist” suçlamasının hukuktaki karşılığına ilişkin açıklama yaparken, “Kimse siyasetçinin sözüyle terörist olmaz. Bir kişinin ortaya koyduğu eylemin suç olduğuna ve bu suçun da terörizmle ilişkilendirilebileceğine ancak yargı karar verir. Yargının siyasî mesajlardan etkilenmemesi gerekir. Bu mesajlardan sonra gidip de işlem yapmaması gerekir. Eğer, ‘terörist’ suçlaması şahıslara ya da gruplara yöneltilirse, o şahısların ve grupların –ben terörist olarak ilân edildim- diyerek şikayet hakkı vardır” diye konuşuyor. Bu arada, avukat Bilgin Yeşilboğaz da, bu hukuku, “Devlet, kendisine düşman gördüğü toplum kesimlerine karşı müdahale hakkını meşru görüyor” sözleriyle tanımlarken, iktidarın “terörizm” ve “terörist” kavramlarının içini boşalttığından yakınıyor. Yeşilboğaz, iktidarın “terörist” suçlaması yönelttiği toplum kesimlerinin eylemlerinde şiddet ve yönlendirme olmadığını söylüyor.