Uzunca bir süredir hasta olan ve son günlerinde Bursa’da yoğun bakımda bulunan, Bediüzzaman’ı gören son şahitlerden Rahmi Erdem Ağabey 87 yaşında Hakkın rahmetine kavuştu.
İSMAİL TEZER - İSTANBUL YENİ ASYA
Cenazesi dün, Bursa Osmangazi ilçesindeki Mihraplı Camii’nde Cuma namazı sonrası kalabalık bir cemaat tarafından kılınan cenaze namazının ardından dualarla defnedildi.
Rahmi Erdem kimdir?
Rahmi Erdem, 1938 senesinde Konya’nın Bozkır ilçesinde dünyaya geldi. 1952 yılında ortaokul talebesiyken bir kitapçı vitrininde gördüğü Eşref Edip’in “Bediüzzaman Said Nur ve Nurculuk” kitabı ile ilk defa Risale-i Nur camiasını tanıdı.
1955 yılında Ziraat Mektebi’nde okumak üzere Adana’ya giden Rahmi Erdem, aynı sene içinde Risale-i Nur’la daha yakından tanıştı. 1958’de Isparta’da bulunan Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret edip duasını aldı. Zübeyir Gündüzalp’le ve Bediüzzaman’ın diğer yakın talebeleriyle tanışınca hiç kesilmeyecek olan Nur hizmetleri serüveni başlamış oldu. Rahmi Erdem, Mustafa Polat’ın vefatının ardından bir müddet Gazetemiz Yeni Asya’nın Umumî Neşriyat Müdürlüğü vazifesini de yürütmüştür.
Yayınlanmış bazı eserleri: Davam, Beyaz Gölgeler, Mahzun Madalya, Bediüzzaman’ın Alperenleri, Bediüzzaman ve Talebelerinin Hukuk Mücadelesi.
“HAYATIMDA BÜYÜK BİR ÇIĞIR”
Risale-i Nur’la tanışmasını “hayatında büyük bir çığır” olarak ifade eden Rahmi Erdem o yılları kendi ifadeleriyle şöyle anlatmıştı:
“Aziz ve necib Üstadımıza şu bedbaht ve karanlık asırda tebaiyet, muhakkak ki şereflerin en büyüğüdür. Bütün mesele sadakat ve ona lâyık olabilmektir. Cenab-ı Hak cümlemizi daim etsin, âmin.
“Dindar bir ailenin çocuğuyum. 1952 yılında ortaokul talebesi iken kazamızın küçük kitabevinin vitrininde Eşref Edip’in Bediüzzaman Said Nur ve Nurculuk adlı kitabında gördüğüm o kapak resmi bana tesir etmiş, amcama o kitabı aldırmıştım.
“Diyarbakır’da vatanî vazifesini yapan ve hafız-ı Kur’ân olan dayım Risale-i Nurların Kur’ân hattı nüshalarını alıp getirmiş, köyde bana okutmuş, epey malûmat edinmiştim. Dayımın teşviki ile Risale-i Nurlara bağlanmış, bütün arzumla bu eserlerin yeni harflerle tab’ını bekler olmuştum.
“Nihayet 1956 yılında dayım bana Sözler’ın ilk baskısını, Adana Ziraat Meslek Lisesine gönderdi. Hayatımda büyük bir çığır açan Kur’ânî hizmet devri böylece başlamış oldu.
“O âna kadar ailemden aldığım taklidî iman dersleri şuura ve tahkike kalbolmuş, İlâhî kulluk vazifesini, zevk ve şevkle ifa etmeye başlamıştım.”
(Son Şahitler, 4. Cild, s. 254)