Doç. Dr. Deniz Şenol Sert, Şubat ayında Edirne’de yaşanan mülteci krizini değerlendirerek “Türkiye’nin göç politikası, politikasızlıktı” dedi.
HABER: SÜREYYA NUR İŞLER
[email protected]
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından düzenlenen online seminerde Türkiye ile AB arasındaki mülteci uzlaşısının geleceği tartışıldı. Moderatörlüğünü Gökhan Kilit’in yaptığı seminere, İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Ayhan Kaya, İstanbul Okan Üniversitesinden Fikret Erkut Emcioğlu, Türk-Alman Üniversitesinden Prof. Dr. Murat Erdoğan, Özyeğin Üniversitesinden Doç. Dr. Deniz Şenol Sert, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden Doç. Dr. Başak Yavçan ve İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas katıldı.
AB ile ilişkilerde mülteciler temel omurga
Türk-Alman Üniversitesinden Prof. Dr. Murat Erdoğan, şöyle konuştu: “Yaklaşık 5-6 yıldır bu ilişkilerin temel omurgası haline gelmiş mülteciler konusunda konuşuyoruz.Türkiye AB ilişkilerinde insan hakları demokrasi gibi konular neredeyse tamamen ötelendi ve biz sabah akşam Avrupa Birliği’ne mülteci konusunu tartışıyoruz. Neticede Türkiye-AB ilişkileri zemini bu mülteci konusuna kaydı.”
Toplumda ‘Arab-fobia’ hakim
Mültecilere yönelik uzun vadeli entegrasyon konusunda AB ile ilişkileri ele alan Prof. Dr. Ayhan Kaya da şöyle konuştu: “Pandemi mültecilerin ötekileştirilmesine, dışlanmasına daha da fazla zemin hazırladı. 2017’den sonra karşılaştığımız birtakım ırkçılığa varan, benim “Arab-fobia” dediğim Arap karşılığı karşılıklı bir yaklaşımın toplumun belli kesimlerin egemen olmaya başladığını gördük. Bu insanlar gidecek olsa da kalacak olsa da uyum konusunda yatırım yapmak Türkiye açısından her iki durumda da büyük bir kazanım olacaktır.”
Türkiye’nin göç politikası, politikasızlıktı
Şubat ayında Edirne’de yaşanan mülteci krizini değerlendiren Doç. Dr. Deniz Şenol Sert ise şöyle konuştu: “Türkiye’nin göç politikası, politikasızlıktı. Türkiye’nin bazı yapısal problemleri var ve bu yapısal problemlerinin altını çizmek gerekiyor. Pandeminin bize gösterdiği önemli şeylerden bir tanesi de şu; her alanda herkes için hak temelli, insan haklarına saygılı, yapısal bazı değişiklikleri artık konuşmamız gerekiyor” dedi.
Siyasi sebepler ilişkileri tıkıyor
Doç. Dr. Başak Yavçan ise şöyle konuştu: “AB, Türkiye ve mülteci mutabakatının ne yöne evrileceği konusu bir muamma. Çünkü Türkiye sadece göç konusunda işbirliği yapılan bir üçüncü ülke değil. Aynı zamanda üyelik süreci de devam eden bir ülke. Üçüncü ülkelere verilen pek çok tavizler Türkiye’ye dönüştürüldüğünde bu Türkiye’yi bir ödüllendirme mekanizması olarak görülmesine sebep olduğu için bu yolu tıkıyor.”
Mutabakat gözden geçirilmeli
Erkut Emcioğlu, “Avrupa birliği ile 2016 mutabakatını nereye doğru evrileceğine baktığımızda yaşanan bütün olaylarda şeffaflık gerekiyor. Mülteci antlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi aşamasında Türkiye ilk mutabakatta olduğu gibi sınırlarını kontrol edeceğini taahhüt edecek. Buna karşılık yapılması gereken şey AB’nin belirlediği bir kotayla Türkiye’den gönüllü yerleştirme yapması lâzım” şeklinde konuştu.
Kamunun meselesi
Çiğdem Nas, mülteci sorunun iyileşmesinin kamunun bir meselesi olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Mülteci krizinde çatışmacı yaklaşımdan ziyade işbirlikçi bir yaklaşım izlenilmeli. Çünkü bu sorun ortak bir sorun, bütün insanlığın sorunudur ve aynı zamanda mültecilerin durumunun iyileşmesi kamusal bir meseledir.”