BERAAT EDEN KAVALA’NIN TEKRAR GÖZALTINA ALINMASI, HUKUK TARTIŞMASINI YİNE ALEVLENDİRDİ.
Osman Kavala hakkında tutuklama kararı
Demokrasi ittifakı
Prof. Dr. Murat Somer: “Beraat kararları sivil toplumun ve muhalefetin başarısı. Ama hâlâ alınacak çok yol var. Yargı ancak demokrasiye geri döndükten, kuvvetler ayrılığı yeniden tesis edildikten sonra düzelebilir. Demokrasi ittifakı şart.”
Kliklerin kavgası
Av. Erdal Doğan: “Davalar siyasî saikle açılıyor ve yeniden gözaltına alma kararları siyasî bir kavganın ve yargı içindeki kliklerin kavgası halinde cereyan ediyor. Gezi davasında hedef sivil toplum muhalefeti.”
***
Yargı, demokrasiye dönüşle düzelir
Euronews Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Murat Somer, “Yargı ancak siyasal sistemde demokrasiye geri döndükten, yani kuvvetler ayrılığı yeniden tesis edildikten sonra yapılacak gerçek reformlarla düzelebilir” dedi.
Gezi Dâvâsı’nın 6’ncı karar duruşması Salı günü (18 Şubat 2020) Silivri’de bulunan 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 2013 yılında Gezi Parkı protestolarına ilişkin yürütülen dâvâda mahkeme, 16 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, mahkeme salonunda bulunan dokuz sanığın beraatına karar verdi. Yurtdışında bulunan yedi sanık hakkındaki yakalama kararı kaldırılırken, dosyaları da ayrıldı.
Öte yandan, Gezi Parkı eylemleri gerekçesiyle 840 gündür tutuklu bulunan ve hakkında tahliye kararı verilen iş insanı Osman Kavala’nın, hakkında isnat edilen bütün suçlardan beraat etmesinin ardından Silivri Cezaevinden tahliye edilmesi beklenirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında kendisinin gözaltına alınması kararı verildiğini duyurdu.
SİYASÎ SAİKLE DÂVÂ AÇILIYOR
Dink Cinayeti Dâvâsı’nda da müdahil avukatlık yapmış olan avukat Erdal Doğan, “Açılan dâvâlar siyasî saikle açılıyor ve yeniden gözaltına alınma kararları siyasî bir kavganın ve yargı içindeki kliklerin kavgası halinde cereyan ediyor. Osman Kavala ve onunla birlikte yargılanan sanıkların kendilerine istinat edilen suçlarla ilgili hukukî ve maddî bir dayanak olmadığı baştan beri belliydi. Bu dâvâda öngörülen husus daha çok sivil toplum muhalefetine ve örgütlenmeye yönelik, yargıyı araç olarak kullanarak karşı bir hamlede bulunulmasıydı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, kararın verilmesine dek gelen süreçte toplumun farklı kesimlerinin dâvâyı sahiplenmesi ve “adaletsizliklere karşı adalet arayışı mücadelesinin” geniş bir tabana yayılması da itici bir güç oldu. Gezi Dâvâsı’ndan beraat çıkması ise, konunun uzmanlarına göre, Türkiye’de adalet sistemindeki sorunların bir anda düzeldiği anlamına gelmiyor.
Euronews’in haberine göre müdafi avukatı Aslı Kazan, “Bu verilen kararlar Türkiye’de en azından benim açımdan adalete duyduğum güvensizliği aşmama neden olmadı. Bu soruşturmanın adliyenin dehlizlerinde bunca yıl saklanmış olması bir soru işareti. Yargı, adalete uygun bir karar verdi diyemem” diyor.
DEĞİŞİME DAİR ÜMİT VERMİYOR
Koç Üniversitesi’nden siyaset bilimci Prof. Murat Somer’e göre, Gezi Dâvâsı’nda verilen karar, “Türkiye’de demokrasi ve hukuk isteyen sivil topluma ve çoğunluğa daha çok güvenmemiz gerektiği anlamına geliyor, ama adalet sisteminde bir değişim konusunda hiçbir ümit vermiyor”.
Prof. Somer, “Yargı ancak siyasal sistemde demokrasiye geri döndükten, yani kuvvetler ayrılığı yeniden tesis edildikten sonra yapılacak gerçek reformlarla düzelebilir. Nitekim iktidar sözcülerinin beraat kararını “eleştirmek” yerine “suçlayan” açıklamalar yapmaları ve arkasından da Osman Kavala’nın yeniden tutuklanması bunu açıkça gösteriyor. Bu açıklamalar en hafifinden ve alenen yargıya baskı olarak yorumlanabileceği gibi, iktidarın ikinci karardan önceden haberdar olduğu anlamına da geliyor olabilir” diyor.
Ancak, Somer, demokrasiye geri dönüşten önce atılacak kozmetik adımların, yargıda büyük bir değişiklik oluşturmayacağı kanısında: “Yargı – çok partili demokrasiye geçildiğinden beri görülmediği kadar — bağımsızlığını ve kurumsallığını yitirmiş durumda. Önce kuvvetler ayrılığının restore edilmesi, daha sonra da son yıllardaki ikinci kadrolaşma dalgasının etkisini ortadan kaldıracak bir eğitim ve liyakat reformu gerekecek.”