Üstad Bediüzzaman Said Nursî yaşadığı her dönemde yöneticilerin olumlu icraatlarını taktir etmiş; uygun olmayanlar için ise ikazlarda bulunmuştur.
Bu çerçevede hakikati en yüksek düzeyde tutarak, teklif edilen maaşları geri çevirerek doğru gittiği yoldan asla taviz vermemiştir. Onun hakikatleri söylemekten ve neşretmekten başka bir misyonu olmamıştır.
Bediüzzaman hazretleri bütün bunları yaparken de hiçbir zaman şiddete başvurmamış, talebelerini de şiddetten katiyetle menetmiştir. Hukuk ve müsbet hareket içerisinde kalarak hak aramayı tesis etmiştir. Hapishanelere gönderilmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmamasına rağmen pek çok hukuksuz ve keyfî muameleyle zulmen oralara atılmıştır.
Diğer taraftan, Üstad Hazretleri “Konuşan yalnız hakikattir” başlıklı mektubunda da belirttiği gibi kendisine türlü türlü zulümler ve işkenceler edilmesini adil kadere bırakarak, kendisini hapsetmek isteyenlere, bilmeyerek de olsa iman hakiketlerinin neşv-ü nema bulmasına hizmet ettiklerinden dolayı hakkını helâl etmiştir.
Yine Kastamonu Lâhikasındaki bir mektubunda, mahkemenin uzun uzadıya tetkikatı neticesinde hiçbir menfi icraata rastlamadığını ancak “Kendilerini ve mahkemelerini ebedî mahcub edecek bir bahane buldular...” sözüyle ifade ettiği gibi bahane ile 5-6 ay ceza verildiğini ifade eder.
Neticede ise bu tetkikatlar bitirilmemiş ve Bediüzzaman Said Nursî hazretleri hapishaneden hapishaneye gönderilmiştir. Sonuç olarak iman hakiketleri gönüllerde ve tüm dünyada neşv-ü nema bulmuş, o zulümleri yapanlar ise kendilerini ebedi olarak mahcup etmişlerdir.
*
Bu haftaki mektubumuza geçiyoruz.
Medrese-i Yusufiye ekibine binler selâmlar. Uzun bir süredir cezaevindeki birçok arkadaşımız göndermiş olduğunuz Risale-i Nurlardan istifade etmekle birlikte, her daim duâlarımız sizinle.
Burada koğuşumuzun kalabalık olduğu için Risale-i Nurlardan daha fazla istifade edebilmek adına bir takım daha külliyatı tarafıma gönderebilir misiniz.
(Bizimle irtibat için tel: 0532 471 53 52)