"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dayatmayla birlik olur mu?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Mayıs 2019, Çarşamba
19 Mayıs’ta yazdığımız gibi, o günkü resmî tören ve söylemler de, iktidar medyasındaki yayınlar da resmî ideolojinin ve Nutuk eksenli resmî tarihin dayattığı çerçevede şekillendi.

Anahaber, manşet ve birinci sayfalar, 28 Şubat medyasının yaptıklarından farksızdı.

Konuşmalardaki birlik mesaj ve görüntüleri de yine o çerçeveye hapsedilerek verildi. İstiklâl Savaşı ve zafer, yine tek kişiye mal edildi. Ve ona endeksli bir “birlik” vurgusu yapıldı.

Bu dönemde de gizlenmeye devam edilen tarihî gerçeklere rağmen. İşte bir örneği:

“Bandırma Vapurunda Mustafa Kemal’e eşlik eden 25’i subay ve gerisi mürettebat 50 yolcunun içinden başbakanlar, bakanlar, generaller, diplomatlar çıktı, idamla yargılananlar, idam edilenler oldu. Bazıları ise unutuldu, unutturuldu ya da unutulmayı tercih etti.” 

(Yıldıray Oğur, Karar, 18 Mayıs 2019)

Oğur, yazısında “idamla yargılanan, idam edilen, unutulan, unutturulan ya da unutulmayı tercih eden” bu isimlerden bazılarını anlatıyor, ama toplum bunlardan habersiz.

Çünkü Nutuk mahreçli resmî tarih, Bandırma Vapuru ve Samsun’a ilk adım olayını da tamamen tek şahıs ekseninde anlatıyor.

Samsun’a çıkıştan sonraki sürecin ve İstiklâl Savaşının diğer safahatını olduğu gibi.

Kurtuluş Savaşı kumandanları başta olmak üzere o dönemde çok büyük hizmet ve gayretleri olan birçok ismin, zaferi müteakip cumhuriyet adı altında tek parti rejimine geçildikten sonra tasfiye edilmesi de, yol açtığı trajik sonuçlarla beraber karartılıyor.

Böyle bir tablodan “birlik” çıkabilir mi?

Asırlık resmî ideoloji dayatması 16.5 yıllık AKP iktidarınca da sürdürülürken, İslam ve Osmanlı tarihinin sembol şahsiyetlerini buna alet etmeye yönelik söylemler 19 Mayıs’ta yine tekrarlandı. Gençler Alparslan, Selâhaddin Eyyubî, Ertuğrul Gazi, Fatih, Yavuz ve Abdülhamid Han’la birlikte zikredilen M. Kemal’in izinde gitmeye davet edildi.

Buna karşı Erdoğan yıllar önce “Beni illâ birilerine benzetecekseniz Atatürk’ten başlayın, Kanunî’lere, Yavuz’lara, Fatih’lere, Osman Gazi’lere gidin” dediğinde verdiğimiz “M. Kemal’in bu isimlerle nasıl bir ortak noktası var? Bir defa dünya görüşleri tamamen farklı” cevabını tekrarlıyoruz (Müflis Proje Kemalizm, s. 108).

Okunma Sayısı: 3328
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    22.5.2019 14:54:59

    Resmi ideoloji ve tarih dayatmasıyla birlik olmayacağını bizler gibi iktidar cephesi de gayet iyi biliyor. Peki ısrar neden? İktidar, güç ve saltanatın ibkası içindir, derim. Tek Adam referansı ve güzellemesi de mevcut tekçi sisteme bir anlamda meşruiyet kazandırma girişimidir. Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğüne, milletin meclisine istinat eden devlette meşruiyet kaynağı bellidir: Millet iradesi, millet hakimiyeti. Şimdiki sistem malum CHS. Parlamenter demokrasi değil. 16 Nisan halk oylaması ile onu terk ettik. O günden bugüne sorunlar daha da çetrefilleşti. Uçmak ve şahlanmak arası ne hayaller kurmuştuk! Demek hayali hakikat zannetmişiz! Oysa hakikat, demokrasi ve hukuktu. Sorunların çözümü için yeniden gerçeğe yani demokrasi ve hukuka dönmek zorundayız. Yoksa dayatmayla bir yere kadar gider sonra önü alınmayacak kriz ve kaos hallerini yaşamak zorunda kalırız. Canlı örneklerini yaşamıyor da değiliz.

  • Gündüz Alp-2

    22.5.2019 14:34:49

    Bugüne kadar onlarca kez "...ruhu" diye birliktelik girişimleri oldu. Ama ne hikmetse bu ruhlara fatiha okuyanlar da yine -başta iktidar cephesi ve ortağı olmak üzere- menfi ve menfaatçi siyaset takip eden siyasetçiler oldular. Zira bir türlü demokrat olamayan bu siyasetçiler için "birlik" lidere biat eden taraftarlar, "millet iradesi" kendilerine oy veren kitleler... olarak görüldü ve gösterildi. Her bakımdan sorunlu olan bu siyasal görüş ve bu görüşe istinat eden yönetim anlayışı devam ettirildiği sürece toplumsal birlik ve barışı temin, tesis, temadi ettirmek hayli zordur. Çünkü dün şiddetle tenkit ederek yerdiklerini bugün öven, referans gösteren ikircikli bir siyasal zihniyetin birlik adına doğru adımlar atacağına fazla ihtimal verilmemelidir. Tek Adam'ı ve tek parti dönemini İkinci Adam üzerinden şiddetle eleştiren iktidar cephesi bugün (ibretlik bir vak'adır ki) kendilerinin ona benzetilmesini istiyorlar. İbret alana!

  • Gündüz Alp

    22.5.2019 14:22:37

    Sayın Güleçyüz, "dayatmayla" birlik olmadığı gibi "gelin birlik olalım!" demekle de birlik olunmuyor. Zira toplumsal birlik ve beraberlik ile barış ve huzurun onlarca bileşeni bir arada olmalı ki barış ve birlik olsun. "Tahrip kolay tamir zordur" gerçeğinde ifade edildiği gibi onlarca yılda tesis edilen birlik ve barış bazen bir tek kelime, cümle ya da sözle kolayca bozulabilir. Meselâ, kendi ittifakları dışındaki toplum kesimleri için iktidar ve ortağının ısrar ve inatla kullandığı "zillet" sözü, toplumsal birlik ve barışı bozmaya yeter. Hele insanları birbirine düşman hale getiren bu tür sözlerin yönetici konumundaki kişilerce bilerek ve kasten söylenmesi, toplumda onlarca yıl sürecek düşmanlık, kin, nefret ve öfkeye sebep olmaktadır. Oysa "ayrılıkta azap birliktelikte rahmet" olduğunu hepimiz pekala biliyoruz. Fakat ah şu menfi ve menfaatçi siyaset! Doğru bildiklerimizi bile yapmaya mani oluyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı