Ruh sağlığını korumanın en iyi ve en kolay yollarından biri nedir diye sorulsa? Hiç tereddüt etmeden, “bilinçaltına sürekli güzel hayaller ve fiiller yüklemektir” derim.
Çünkü insan beyni gerçekle hayali birbirinden ayırt edemiyor. Bu ilk bakışta bir kusur gibi gözükse de aslında büyük bir nimet.İnsanın vücut mekanizması, beyinden gelen sinyallere göre hareket eder. Mesela bir insan sabah uyanır uyanmaz uykusunu alamadığını, gününün kötü gideceğini, zaten havanın da güzel olmadığını vs. düşünerek güne başlasa, kendini ispatlayan kehanet gibi günü iyi geçmez. Ama uyandığında kendi kendine gününün çok güzel geçeceğini, bugün yeni fırsatlarla karşılaşabileceğini ve bu durumun kendisini memnun edeceğini düşünerek güne başlasa, bu sefer çok daha huzurlu ve mutlu olarak günü yaşamaya devam eder.
İnsan beynine sürekli iyi hayaller ve umutlar yüklemeyi âdet haline getirirse, bir süre sonra gerçekten işlerin yolunda gittiğini, şans dediği şeyin kendisine de isabet etmeye başladığını, yakındığı bir yığın tersliğin artık kendisine eski sıklıkta uğramadığını fark eder.İnsanın en büyük düşmanı kendi ürettiği olumsuz tasavvurudur. İnsan tabiatı gereği kolayca karamsarlık üretmeye meyillidir. Zihnimizin en kolay ürettiği şey vehimdir. Aynı kıssada olduğu gibi…Öğretmen bir gün öğrencilerine mutlu olmanın yollarını anlatırken: “Şimdi herkes gözlerini kapatsın ve kendisini dilediği bir şey olarak düşlesin” demiş.Kısa bir süre sonra öğrencilerden biri irkilerek gözlerini açmış. Hocası sormuş: “Ne oldu evladım?” Öğrenci: “Ben kendimi bir kuş olarak düşledim. Havada süzülerek uçuyordum. Bir de baktım aşağıda bir avcı var. Beni avlamak için tüfeğini bana doğrultunca korkup sıçradım.” Hocası: “A evladım! Hayal senin hayalin, düş senin düşün. Hayalinin içinde o avcıyı niye sokuyorsun? Sen hayal etmesen o avcı nasıl girsin senin hayal dünyana!…Mutlu olmak ve mutluluğun imkânlarını oluşturmak daha çok çaba istediği için daha yorucu geliyor tabii olarak. Yakalanan anlık mutlulukların sürekliliği, temiz ve olumlu düşünmeyi sürdürmekle mümkündür. Sürekli olumlu düşünmek elbette sizin başınıza bir takım olumsuz ve can sıkıcı olayların gelmeyeceği, aksiliklerin yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Ama sürekli olumlu düşünerek siz onların, hayatınızı zehir etmesini engellemiş oluyor ve belâları en az hasarla atlatabilir hale geliyorsunuz.Âlemlere Rahmet Peygamberimiz (asm) bir hadisinde “Bana cennet ehli gösterildi. Cennet halkının ekseriyeti ‘bühül’ olanlardı” buyurmuş. Sahabe: “Bühül kimdir Ya Rasulallah?”diye sorduklarında, Peygamberimiz(asm): “Kafalarının arkasında kötü niyet ve fikir taşımayanlardır” cevabını vermiş.Mevlana “Al yüzlülük, Allah’tan razı olmanın fıtri halidir” demiştir. Yüzü güleç ve canlı olan insan, halinden memnundur. Yani Allah’ın ona takdir ettiğine razıdır. Olumsuz düşünmez. Olumsuz düşünmediği için de her nereye varsa hoş karşılanır ve işi görülür. Böylece de şanslı bir insan olmuş olur.Kendinize sürekli iyi şeyler telkin etmeyi disiplin haline getirdiğiniz gün, değiştiğinizi de göreceksiniz. Yeter ki bu noktada tembellik, savsaklama ve gevşeklik göstermeyin.Nasıl ki biz doktorlar eklemlerinde hareketsizlik nedeniyle kireçlenme meydana gelmiş olan hastalara düzenli egzersizler önerirsek ve bu egzersizlerde o bölgedeki kireçlenmelere iyi gelirse, aynen öyle bende sürekli kendimize vereceğimiz olumlu telkinlerin hayat kalitemizi artıracağını ve daha huzurlu ve mutlu bir hayat süreceğimizi iddia ediyorum. Yeter ki iç konuşmalarımız ve hayata bakış açımız sürekli olumlu olsun. Öyle olmasaydı Cenab-ı Hak: “Ben kulumun beni sandığı gibiyim” buyurur muydu?
Not: İzmir’de özellikle hapishanelerle ilgili özel ve güzel faaliyetlerde bulunan gazetemiz yazarlarından H. Muharrem Okur ağabeyin yeni faaliyetleri sizleri bilmem ama beni şevke getiriyor. “Cüz de bulunmayan külde bulunur” sırrınca kendisine destek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Destekle ilgili bilgiler Muharrem ağabeyin makalelerinde ve gazetemizin ilanlarında bulabilirsiniz. Hayırlara vesile olmanız dileğiyle…