"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanlar siyasette nasıl kandırılıyor?

Şükrü BULUT
18 Haziran 2025, Çarşamba
Makalemizin başlığını beğenmeyen okuyucularımız, başlığı değiştirebilirler.

“Kandırmak” kelimesinin yerine “iğfal,” “manipülasyon,” “hile,” “alet etme” gibi kelimeleri de koyabilirler. Risale-i Nur’u dikkatlice mütalâa eden okuyucularımız, kastettiğimiz manayı, Külliyat’ın birçok yerinde hatırlarlar.

Bâtıl bir meslek veya hareketin, bütünüyle bâtıl olmadığını da biliyoruz. Çoğu kez, insaniyet düşmanlarının, bir doğru mânâya veya hakîkate dayanarak mesleklerini icra ettikleri hakikatine Bediüzzaman bir mektubunda latifçe işaret ediyor:

“Misyonerler ve Hıristiyan ruhanîleri, hem Nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, herhalde şimal cereyanı, İslâm ve İsevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avama müsaadekâr ve vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile burjuvaları avamın yardımına davet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde Müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.” (Emirdağ Lâhikası-1, s. 139.) 

Yukarıdaki üç cümlede belirtilen hakikati anlayabilmek için, Said Nursî’nin düşman telâkkîsini bilmek gerekiyor. (“Şimal Cereyanı,” yani küresel inkâr-ı ulûhiyet hareketi) Dünya çapında cemaat şeklinde organize olmuş bu düşmanın karşısına, bir devletin çıkması mümkün değil. Hatta Hıristiyanlar ve Müslümanlar ayrı ayrı mücadeleye kalkıştıklarında mağlup oluyorlar. Bu iki semavî dinin, dehşetli küresel dinsizlik karşısında ittifak etmelerinin şart olduğunu ise, bir başka mektubunda zikrediyor.

İttifakın iki kanadı olan; Hıristiyanlarla, Risale-i Nur perspektifinden bakabilen Müslümanların ittifaklarını bozup, bilhassa siyaset ve hayat meselelerinde Müslümanları yanlarına çeken Marksistlerin, birçok cephede bizi mağlup ettiklerini de itiraf edelim. Çevrenizde; siyasetin dinsizliğe, adaletsizliğe ve ahlâksızlığa (Neoliberallerin tezgâhı) alet edilmesine tepki gösteren yüzlerce gencimizin kendilerini sosyalistlere yakın hissetmelerinin altında da bu mananın olduğunu biliyoruz. 

Davalarının bütünlüğünü göremeyen bir kısım Müslümanların muhakemelerine yapılan manevî baskına, başka meselelerde de karşılaşıyoruz. Meselâ istibdat döneminde, komünistlerin organizeli olarak Sovyetler’deki Müslümanları bedava hacca gönderip, Türkiye’deki dinî yasakları kendi lehlerine kullanmaları gibi… Buna benzer bir hadiseyi 1987 haccında yaşamıştık. Barzanistan’daki Müslümanları beleşçe hacca getiren organizasyon, bütün hacılara, pahalı kumaştan peşmerge kıyafetleri giydirmişti. Hem Medine-i Münevvere’de hem de Mekke’de farklı kimliklerini (İttihad-ı İslâm’a karşı duruş kimliğini) dünya Müslümanlarına göstermeye çalışıyorlardı. Aynı hileyi komünist Çin de yapıyordu…

Müslümanların zekât, sadaka ve hacc ibadetlerini kullanarak onları yanlarına çekmeye çalışan Bolşeviklerin, zamanımızda da aynı fitneyi oynadıklarını müşahede ediyoruz. Bazen hürriyet ve demokrasi meselesini, bazen sosyal devlet meselesini, bazen burjuvaziye itiraz meselesini, bazen ABD ve AB düşmanlıklarını ve şimdilerde “Filistin” meselesini kullanarak Müslüman kamuoyunu iğfale çalışan küresel cereyanlara karşı ancak Bediüzzaman’ın eserlerinde verdiği formüllerle mücadele edilebilir.

Bu mevzunun farklı alt başlıklar halinde ve genişçe ele alınmasının zarurî olduğuna biz de inanıyoruz. Lâkin köşemiz, imkânlarımız, seriü’s-seyr zamane çocukları olmamız; bizi, işaretlerle yetinmemize âdeta mecbur ediyor. İnkâr-ı ulûhiyetin ve hürriyet perdesi altındaki zındıklıkların mahiyetleri bellidir. Allah’a imanın tam karşısındaki bu iki cereyanın bize yaklaşması ve Hristiyanlarla ittifaklarımızı engellemesi ve hatta bizdeki mü’minleri de çeşitli hilelerle mefluç bırakması, acilen tedbir almamızı gerektiriyor. Allah’a inanan bir mü’minin, Allah’ın emirlerinden taviz vermesi mümkün mü? Zıtların birleşmesi imkânsızlığı nisbetinde, bir Müslüman, Marksizm felsefesine inanmış birisiyle asla fikir birliğine gidemez. Bu; itikatta olduğu gibi, sosyal hayatta, ahlâkta, siyasette ve gelenekte de böyledir. (Marksistler tarihe ve geleneğe düşmandırlar)

Buradaki öncelikli paradigma, cemaat halindeki harekettir. Dinsizler kendi cemaatlerinde en ince detaya kadar organize olurlarken, Müslümanların, önce kendi aralarında; sonra da doğru Hıristiyanlığı esas alan Nasara ile acilen ittifaka gitmeleri, onları küresel düzeydeki dehşetli güçlere galip getirecektir.

Filistin meselesinde de hüküm aynıdır. Filistin’in tüm semavî dinler için mukaddes olduğunu kabul ettiğimizde, ister istemez, Hristiyan dünyasıyla insaniyet cephesinde bir araya geleceğiz. İslâm’ın önderliği ve Kilise’nin de kabulüyle birçok global meselede veya cephede inşaallah dinsizlere galebe edebiliriz.

İmkânımız olursa, yarım kalan bu konuyu inşaallah devam ettiririz.

Okunma Sayısı: 1429
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    20.6.2025 09:07:59

    Rabbi rahimimizden niyazım şu:Ya rab,bize bizden miş gibi görünen,dinini istismar edip faiz,israf ve zina gibi günah-ı kebirelerini teşvik edeni,israfı itibar sayanı,zinayı suç olmaktan çıkaranı,siyonist katillere her trülü yardım ve yataklık edeni,din kardeşlerine tuzak kurup belde,ülkelerini mahvettirenleri ve onlara destek olanalrı ıslah eyle,ıslah olmayacakalrı kahhar ismi celilinle kahreyle.

  • Selamet Arslan

    18.6.2025 20:04:59

    Ahirzaman fitnesinin en önemli özelliği kandırmakla iş görmek. Nurcular çok dikkatli olmalı.

  • Rehanur

    18.6.2025 19:49:20

    Hocam, sosyalistlerin müsbetini menfisini de bi araanlatırsanız harika olur.

  • S.topuz

    18.6.2025 18:55:41

    "Bir vechi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî hârikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal'ı öldürebilecek, mesleğini de-ğiştirecek; ancak hârika ve mu'cizatlı ve umumun mak-bulü bir zât olabilir ki: O zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dır. İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâm'ın kılıncı ile maktûl olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiy-yunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevîsini öldürecek ve inkâr-ı uluhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvede-cek ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler, din-i İsevî'nin hakikatını hakikat-i İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek. Hattâ "Hazret-i İsa Aleyhisse-lâm gelir. Hazret-i Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi' olur." diye rivayeti bu ittifaka ve hakikat-i Kur'aniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine işaret eder." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 587

  • Raşit örenel

    18.6.2025 18:50:49

    450 kelimeyle ifade edilemeyecek daha pek çok mesele var.

  • Salih baş

    18.6.2025 17:49:32

    Murat bey dinlerarası diyaloğ da ne demek

  • Enes

    18.6.2025 17:18:54

    Sosyal devleti esas almadığı halde Müslümanları manipüle eden Marksistlerin yaptıkları, gençlerimize maalesef iman cihetiyle menfi tesir ediyor.

  • Arda Yıldız

    18.6.2025 16:22:10

    Murat Uyar bey, Ataistlik %50 artmıştır diyorsunuz. Hangi istatistik bunu söylüyor? Siyasal islamcıların hanesine yazılan şeyleri cemaatlerin de hanesine yazmak icap etmez mi? Dolayısı ile nurcuların da hanesine yazmak gerekmez mi?

  • Murat Uyar

    18.6.2025 14:24:10

    Gerçekten tam isabet olmuş. Ne yazık ki bu aldatıcı ve istismara dayalı siyaset anlayışı, dinle arasına mesafe koymuş, hakikatten uzak bir neslin yetişmesine zemin hazırladı. Türkiye'de ateist gençlerin sayısında %50’lik bir artış var. Bu durum, doğrudan siyasal İslamcıların hanesine yazılması gereken acı bir gerçektir. Siyasetin kirli elleriyle yozlaştırılan dini değerler, küresel dinsizlik cereyanlarına adeta bir kapı araladı. Üstadın bu küresel dinsizlik karşısında sunduğu çözüm — yani iman hakikatlerine sarılmak ve dinler arası ittifak kurmak — insanlık için belki de tek çıkış yoludur. Ancak bu hakikati en iyi bilenler, ne yazık ki küresel dinsizlik cephesidir; deccaliyet bu yüzden, Risale-i Nur’un doğduğu bu toprakları, yani Türkiye’yi ve özellikle Türk milletini siyasetin aldatıcı cazibesiyle hipnoz etmekte, hem sağdan hem soldan kuşatarak inançsız ve etkisiz bir topluma dönüştürmek istemektedir. Ama ümit varız… İnşallah Üstad buna engel olacak!

  • Sinan

    18.6.2025 12:31:37

    Nurcuların müslümanları yerli ve harici münafıklardan koruması istikametinde güzel bir ders olmuş. Kalbinize ve dimağınıza sağlık diliyorum, hocam.

  • Osman Gökmen

    18.6.2025 00:42:40

    Bakın istenilirse zaman mekan konu alaka bağlam bütünlüğü dikkate alındığında anlaşılır olunabiliniyor .Kolay gelsin

  • Orhan

    18.6.2025 00:24:18

    Çokça tartışılması ve konuşulması lazım gelen,önemli bir mesele. Anlatılması da ve anlaşılması da zor lakin.

  • Enes

    18.6.2025 00:15:03

    Hocam kaleminize sağlık. Çevremde büyük derecede ihtiyaç duyulan bir mesele. Çok sıkıntılı idi, örneklerle açıklamışsınız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı

En Çok Okunanlar