"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Damgalama marazı

M. Latif SALİHOĞLU
11 Mayıs 2018, Cuma
Belli periyotlarla seçime gidilmesi, demokrasinin vazgeçilmez, ihmale gelmez, hatta olmazsa olmaz şartlarından biridir.

Demokrasiye ciddî taraftar olanlar, demokratik nizamın işleyişini inanarak savunanlar, bu noktadaki “seçim” şartını asla küçümseyip hafife, basite almaz, alamaz. Dahası, gereği ne ise onu da yapmaya, yahut yaptırmaya vargücüyle çalışır, çabalar.

Bu meselede “takiyye” yapanların durumu ise farklı, hatta çok farklı. Hem o kadar farklı ki, gerçekte neye inanıp inanmadığı, hakikatte neyi savunup savunmadığı bile net bir şekilde belli olmuyor.

Meselâ şöyle ki: Karşınızdaki şahıs, bakıyorsunuz bir taraftan “Cumhuriyet iyidir. Demokrasi lâzımdır. Seçime gidilsin. Millet kimi tercih ediyorsa, yönetime o gelsin” diyor; bir taraftan da tutup “Seçim harptir. Harp hiledir. Şu partiye oy verenler haindir. Bu partiye oy verenler düşmandır. O partiye destek verenler teröristtir” demekten de geri durmuyor.

İşte bu zihniyet, açık, net ve berrak değil, aksine bulanık, marazlı, hastalıklıdır. Dahası, ikiyüzlüdür. Ciddiyetsiz ve samimiyetsizdir. 

En hafif tâbirle “takiyye” yapıyor.

Çünkü, açıktan Cumhuriyete lâf söylemediği ve Demokrasiye razı göründüğü halde, iç âleminde ve hususî ortamlarda tam tersi bir kulvarda yürür, hatta fırsat bulursa koşmaya âdeta can atar. Öyle ki, hızını alamayıp, ağzından her biri kocaman birer “itiraf” şeklinde tuhaf sözler kaçırır. İçindekini dışa vurur. Haliyle de, pot üstüne pot kırar.

Meselâ: Cumhuriyeti bir “parantez” olarak görür ve gösterir. Demokrasi için “küfür rejimi” tâbirini kullanır. Seçime gitmek ile harbe gitmeyi birbirine karıştırır. Zaruret durumdaki “harp hilesi” fetvâsını, tutup “seçim hilesi”ne bir kılıf ve gerekçe yapar. Farklı partilere oy verecek kişiler hakkında ağza alınmayacak küfür ve hakaret dolu sözleri sarf eder. Vesaire...

Siyasî tarafgirliğin alabildiğine bozduğu, lider fanatizminin olabildiğince dejenere ettiği bu türden bozulmuş “damgacı” tipleri görünce, aslında normal bir “insan” ile karşı karşıya olmadığınızı anlıyor ve ona göre araya mesafe koyabiliyorsunuz. Asıl zor, sıkıcı ve incitici olan husus, bu tip dengesizlerin özellikle seçim zamanlarında prim yapması, üst kademedekiler tarafından itibar görmesi, yani tekdir yerine takdir edilmesidir.

Oysa, bunlar gerçekte sırf itibar sûikastına yarayan azgınlaşmış militanlardır. Özellikle liderlik makamında bulunanların, hem damgacılıktan uzak durmaları, hem de damgacıları kendilerinden uzak tutmaları ülke ve millet menfaatinedir. Aksi halde, huzura susamış ve sükûnete muhtaç olan aziz milletimizin hür iradesiyle bunlara gereken dersi vermesi kaçınılmaz hale gelecektir.

GÜNÜN TARİHİ: 11 Mayıs 1838

M. Kemalin serveti

Menkul ve gayr-ı menkulleriyle büyük bir servete sahip olan M. Kemal, ölümünden 5 ay evvel yazmış olduğu bir vasiyetnâme ile bu büyük mirasın varisini belirlemiş oldu.

Servetinin ve mirasının hemen tamamını kurucusu olduğu Halk Fırkasına bağışlayan M. Kemal, 11 Mayıs 1938'de Meclis'ten bu yönde bir kararın çıkmasını da sağlayarak, miras devrini bir bakıma garanti altına almış oldu.

Yaklaşık bir sene kadar evvel bu yöndeki resmî işlemlerin başlatılmasını talep eden M. Kemal, 11 Mayıs'ta ise Meclis vasıtasıyla son noktayı koydu. Servetin dokümü ve devrine dair bilgiler, ana hatlarıyla şöyledir:

Arazilerinin toplam büyüklüğü 154 bin 729 dönümü geçiyordu. Ankara, Silifke, Tarsus, Dörtyol ve Yalova’da büyük çiftlikleri vardı.

İş Bankası’nda  toplam nakit 73 bin lira. Bunun dışında 1,5 milyonu aşan nakit para vardı... Ulus Matbaası’nı ile çevresindeki bütün bina ve arsaları Halk Partisi’ne, Hipodrom ve Stad çevresindeki arsaları ve Ankara’daki otel ile altındaki dükkânları da Ankara Belediyesi’ne bağışladı. Partiye, ayrıca 45 daire, 7 ağıl, 6 mandıra, 8 ahır, 7 ambar, 4 samanlık, 6 hangar, 4 lokanta ve gazino ve 2 fırın ile 2 sera hibe edildi. Ayrıca 13 bin koyun, 443 sığır, 69 at, 2450 tavuk, 16 traktör, 13 biçer-döver, 5 kamyon, 2 otomobil, 19 araba ve 1 adet deniz motoru.

***

@salihoglulatif:

Millet o derece dolmuş, öylesine bıkmış-usanmış ki, âdeta bir yanardağ gibi patlayarak, ülke ve dünyanın her tarafına milyonlarca T A M A M-T A M A M lavlarını püskürdü.

(8 Mayıs 2018)

Okunma Sayısı: 6061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    11.5.2018 06:28:44

    Damgalama marazına tutulanlar ,bu maraza muptela oların ruh halini bugün tam tarif ve tespit etmek zor iş...Sırtını iktidara dayamanın getirdiği serbestlik ve rahatlık bu tiplere her türlü haltı işlettiriyor.Karalama ve damgalamada sınır tanımıyor .Hayatlarının normal devamı için verilen üç kuvvetleri fesade uğramış,istikameti kaybetmiş,her çeşit günahı işler hale gelmişlerdir.Bu tiplerde ölçü yoktur.Mihenk yoktur.Hak hukuk yoktur.Vicdan dumura uğra mış insaf çürümüştür.Akıl ve mantıkla pek alış verişleri yok.His,heva ve heves,çıkar ve keyfilik bunların her tarafını sarmıştır.Basiretten mahrum ,bugünü bile doğru dürürt görmeyen ve doğru değerlendiremeyen şaşkınlardır .Hayatımda bu kadar körlük,zülum karşısında bu kadar duyarsızlık ve lakaytlık hiç görme. dim.Zihinlerdeki körlük,unutkan lık hiç bu kadar görülmemiş,akli melekeler hiç bu kadar devre dışı kalmamıştır. Bir kısım siyasi tarafgirlklerde hakkı idrak özelliği kaybolmuştur.İnşaallah bu feci hal bir an evvel sona erer.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı