"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefekkür ve tedavi

Nurenda Yaşar Coşkun
12 Nisan 2020, Pazar
“Biz âyetlerimizi hem âfakta (dış dünyada), hem kendi nefislerinde onlara göstermekteyiz, (göstereceğiz); öyle ki, şüphesiz O’nun (Kur’ân’ın ve Resulullah’ın) Hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun... Her şeyin üzerinde Rabbi’nin şahit olması yetmez mi? (Fussilet 53.)

Her insan zaman zaman ruhuna bir yöneliş yapar. Kendini değerlendirmeye alır, daha iyi tanımaya çalışır, zayıflıklarını bulur, iç hesaplaşmasını yapar, bazı kararlar da alır. Buna enfüsî tefekkür denir. Bu doğru bir yoldur, ancak eksiktir, tamamlanmamıştır. Kur’ân-ı Kerîmin işin içinde olmadığı bir enfüsi tefekkür nâkıstır.

Âyet-i kerime de âyetlerin, nefise gösterilmesinden bahseder. Bu enfüsî tefekkürün yapılma usûlü için bir ipucudur. İnsan Cenab-ı Hakk’ın takdiriyle bazı olayları yaşayacak ve o yaşadığı olayların âyetle bağlantısını kuracaktır. Dolayısıyla her değerlendirmede bizden beklenen“ kendini âyetle keşfet veya tedavi et“ hakikatidir.

Hem ibadet sevabı açısından, hem de hayatımıza çok yönlü ve zamanlı etkisi açısından enfüsî tefekkür mutlaka Kur’ân’a temas etmelidir.

Her tefekkürde âyete giden bir yol vardır. Kur’ân-ı Kerîm çok geniş bir eczanedir. Her asra bakan eczaları olduğu gibi, her kula bakan da tedavileri vardır. Kul hastalığını enfüsî tefekkürle fark eder. Fakat hastalığı fark etmek, onu tedavi etmez. Tedavi için arayışa girmesi gerekir.

Enfüsî tefekkürün hemen ardından âyet tefekkürü gelmelidir. Aksi takdirde ruhî ve manevî hastalıklar geçici ve nakıs yöntemlerle tedavi edilecek, hatta bazen hiç edilmeyecek, ya da kişi kendini ve yaralarını unutmak için gaflete dalacaktır. Doğru tedavi Rahmanî olmalıdır.

Kur’ân’da kendi yaralarımıza tedavi bulmak o kadar kolay değildir. Bu yüzden her asırda o asrın insanını iyi tanıyan ve o asrın hastalıklarını çok iyi bilen bir müceddide ve o müceddidin yetiştirdiği manevî hekimlere ihtiyaç vardır.

Kendi nefislerimizde, yaralarımızda, zayıflıklarımızda, komplekslerimizde âyetlere giden yolu bulmak zorundayız. Bu tekâmül sürecimiz için olmazsa olmazdır. Tedavisiz kalmış her vak’a gelecekte daha büyük ve aşılması güç halleri netice verecektir. Daha da kötüsü insanın saadet-i ebediyesini tehlikeye atacaktır. Çünkü şeytan iç âlemin tedavi edilmemiş hastalıklarıyla çok uğraşır. Oraları sürekli işlettirir. Hem bu dünya, hem diğer dünyamız tehlikeye girer.

Sonuç olarak iyi bir keşif iyi bir tedaviyi beraberinde getirmelidir.

Okunma Sayısı: 1733
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı