"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kavl-i adl

Nurenda Yaşar Coşkun
01 Mayıs 2025, Perşembe
Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız ergenlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz. Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir. (Enam Suresi: 152)

Bazı güzel hasletler, kavle sirayet eder. Mesela müstakim olmak, dilde sıdkı netice verir. Muhabbet, dile taltif olarak yansır. Tevazunun dildeki izdüşümü, samimiyettir. Aynen bunun gibi adaletin de kavl üzerine tesiri vardır.

Yukardaki ayet âdil konuşmayı emrederken, bu emre yakınları da dahil etmiştir.  Söz konusu yakınlar olunca, kişi nasıl ki adaleti tavır olarak takınması gerekiyorsa kavle de adaleti giydirmeli ve âdil konuşmalıdır. İnsanların, âdil olmakta en çok zorlandığı kişiler yakınlarıdır. Aynı şekilde, yakınlık arttıkça âdil konuşmakta zorlaşır ve ihmal edilir.

Efendimizin (asm) “Allah'tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun” buyruğu yakınlık arttıkça adalet imtihanının arttığının bir göstergesidir. En çok hak oluşabilecek durumlar yakınlığın arttığı durumlar ve en çok hakkın geçebileceği kişiler ise yakınlardır. Adalet, hakkı, hak sahibine teslim etmektir. Zıddı ise zulümdür. Zulüm, hakkı alıkoymaktır. Hakkı olanı vermemek ya da hakkı gasp etmek zulüm olduğu gibi hakkı olanı konuşmamak da zulümdür. Mesela ana babaya ‘kerim söz’ söylemek bir emirdir ve onların da hakkıdır. Bu hakkı çiğnemek zulümdür, kavl-i adlden uzaklaşmaktır. Yine sorumluluğu altında yetim ya da ihtiyaç sahibi bulunanlara ‘ma’ruf söz’ söylemek bir emirdir, onların hakkı budur. Aksi bir kavl üslubu zulümdür.

Âdil konuşmak, diğer bir mana ile ölçülü konuşmaktır. Hududu belli, sınırları aşmayan bir konuşma üslubudur. Mesela, insanların tövbe kapısı açıkken, onların hata veya günahları ile ilgili ileri geri konuşmak kavl-i adle yakışmaz. Yine kerih görülen gıybet bir hududsuzluktur. Kavl-i adle muhalefettir. Gıybet yapılan kimse orada değildir ve kendini anlatma ve savunma gibi bir gücü yokken, gıybet ile hakkı gasbedilir. Yalan ise kavl-i adle en büyük muhalefettir. Hakikatin hakkına girmektir. Bu yüzden kavl-i adlin mümkün olmadığı durumda, susmak en müstakim yoldur. Yine fitne zamanlarında da hak ve batıl birbirine karışıp, yalancılar çoğalır. Kavl-i adl zorlaştığı için fitne zamanı susmak en hakikatli yoldur. Öte yandan zulüm zamanı ise susmak, zalimin zulmüne rızadır. Kavl-i adl gereği mazluma destek olup zalime karşı çıkmak istikamettir.

Sonuç olarak kavl-i adl, hakkaniyetli ve haddi koruyan bir kavldir. Kişiye istikamet kazandıran ve onu, zulmetmekten koruyan bir takva dilidir. 

Okunma Sayısı: 343
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı